Bayraktar Bayraklı'nın hurafe tefsiri

Adam 7 yıl çalışmış ve hurafesiz(!) bir tefsir yazmış. Yazdığı tefsirin hurafesiz olduğunun delili ise hiçbir kaynaktan istifade etmemesi, tamamen kendi yorumlamasıymış!
   Peki, senin başlı başına içinde bulunmuş olduğun hurafelerini nereye koyacağız?
   Tefsirin güvenilirliğini test etmek için belli başlı ayetlere bakmak yeterli oluyor zaten. Bu nedenle sizlere bir takipçimizin çalışmasıyla bu hurafe eser(!)den bir kaç hususu arz edeceğiz.

   Daha birinci ciltte “İnançlar arasında müşterek noktalar” diye başlayan  Bayraklı’nın bu başlığını “biraz düşünün” bir yerlerden hatırlayacaksınız.
   Hayrettin Karaman’ın “Polemik değil, diyalog” adlı kitabından mı yoksa Zaman yazarı “Ahmed Şahin”in konuşmalarında mı görmüştük bu ifadeleri. Süleyman Ateş’i hiç katmadık çünkü o müşterek felan aramıyor direk dolduruyor cennete!
   Evet, biz bu ifadeleri ve yorumlamaları diyalogcuların fikir babalarından duymuştuk… Ve bu konuda reddiyeler yaptığımız için artık sözü çok fazla uzatma ihtiyacı görmüyoruz.

   Daha ilk ayetlerden tefsir adı verilen ifsat çalışmasının nasıl hurafelerle dolduğu aşikar…
   Bayraklı’nın her sayfası hurafelerle dolu diyebileceğimiz çalışmasının şefaat kısmında “var mı, yok mu, insan mı melek mi, dünyada mı ahirette mi” gibi bir çok çelişkiye düşerken konuyu şöyle kapatıyor:

   Bayraktar diyor ki: Peygamberin gelmiş geçmiş günahları affolunduğu halde şefaat edeceğine dair bir delil yok! Bu inancımız doğrudur ama delilimiz yok!
   Öncelikle delilin olmadığı bir hususta kendini nasıl doğru görebilirsin ki? Burada zaten başlı başına bir sapıklık içinde olduğu anlaşılıyor. Yani bir konuda delil yoksa “bizim inancımızla” o şey meşru mu oluyor? Hayır…
   Ama konu bu değil, konu Bayraktar’ın bu konuda bir delil bulamaması! Kur’an-ı Kerim’i 7 yıl uğraşmış ve tefsir etmiş ama şu ayetleri görememiş maalesef: “Resul size neyi verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının, Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr 7)
“Kim Resul’e itaat ederse gerçekte Allah’a itaat etmiş olur…” (Nisa 80)
  Allahu Teala defalarca “gidin Resulüme müracaat edin, O neyi verirse alın, itaat edin, O’na itaat bana itaat, O’na isyan bana isyandır” diyor , bizim müfessir(!) de Kur’an-ı Kerimde bulamadığına dert yanıyor. Halbuki Kur’an-ı Kerimi Peygamberimiz tefsir eder. O’nun hayatı ve sünneti, ayetler hakkındaki ifadeleri gerçek bir tefsir kaynağıdır bizim için. Ama Bayraklı “tam bir hurafe” yazacağı için hiçbir şeyden istifade etmemiş maalesef.

TEVESSÜL GİZLİ ŞİRKMİŞ!

   Yukarıda değindiğimiz üzere hurafeler doldurmak için onca kapak ve kağıdı zayi eden Bayraklı’nın “tarikat ve tevessül” hakkında da böyle düşünmesi normal. Çünkü Kuran ve sünnet ışığında düşünmüyorlar, sadece düşünüyorlar… Başı açık namaz kılmak günah değildir diyen adamdan daha neyi bekleyeceksiniz ki?


   Son olarak şunu söylemek gerekir, eli kalem tutan herkes bir tefsir yazabilir mi? Elbette yazamaz. Hele günümüzdeki bu laptop alimleri hiç yazamaz. Tefsir ilminin bir çok şartları vardır. Eski müfessirlere baktığımızda bu şartları fazlasıyla taşıdığını görmekteyiz. İşte o şartlar:

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ