Sünnet namazlarını kılmasanız da olur diyen hocanın arkasında namaz kılınır mı
İlmihal kitaplarına bakacak olursak, bir topluluk içinde kimin cemaate imamlık yapmaya daha layık olduğuyla ilgili kriterlerin, özelliklerin ayrıntılı bir şekilde sıralandığını görürüz. Bu da bir cemaate imam olmanın ne kadar önemli bir husus olduğunun göstergesidir.
Bizler de mutlaka arkasında namaza duracağımız imamların imkân dâhilinde ilim, amel, ihlas ve takva sahibi kimseler olduğuna dikkat etmeliyiz.
Sorunuza dönecek olursak, öncelikle bu şahsın bu sözü ne niyetle söylediğinin bilinmesi önemlidir. Eğer bu sözü söylerken niyeti, vakit namazlarının sünnetlerini küçük, önemsiz göstermekse, burada çok önemli bir problem var demektir.
Burada “sünnet” kavramını hafife alma, küçümseme gibi bir anlayıştan ötürü sünnet namazlarını terk etmek söz konusu ise, bir sünneti hafife almak, küçümsemek; (ALLAH muhafaza) kişiyi “küfre düşürme” durumudur. Ayrıca bu davranışın ahirette şefaatten mahrum olmaya sebep olacağını da unutmamak gerekir. Fakat “bu namazların kılınması sünnettir” deyip de kılmamak, böyle bir hafife alma sebebiyle değil de, sırf normal diğer sünnetler gibi anlaşılmasından kaynaklanan bir vicdanî rahatlık, dinî sorumluluk yükünün hafifliği ise, burada da üzerinde ayrıca durulması gereken çok mühim bir “doğru bilgi” ihtiyacı ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkar.
Bir ibadetin farz olmayışı, onu ibadet olmaktan çıkarmayacağı gibi, bir ibadetin farz-vacip değil de sünnet olduğunu söylemek, söz konusu ibadetin önemli olmadığı anlamına gelmez. İbadetlerin; şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir.
Her şeyden evvel, namazlardan önce ve sonra kılınan sünnetler bir yerde farz namazların tamamlayıcısı hükmündedir ve Peygamberimiz (S.A.V)’in şefaatine vesiledir. Bunun için bir kimse sünnetleri kılarak Peygamberimize olan bağlılığını göstermiş olur.
Ayrıca Cenab-ı Hakkın mahşer günü eksik gelen farz namazları sünnetlerle tamamlayacağı hususunda rivayetler bulunduğunu da hatırdan çıkarmamak gerekir.
Farz namazların eksik gelmesi durumunda, ahirette bu eksikliğin nafile ile tamamlanacağına dair hadis-i şerif şöyledir. Ebu Hureyre (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
“İnsanların kıyamet gününde amelleri arasında ilk hesaba çekilecekleri amel namazdır. Bu hesap güzel olursa kurtuluşa erdi demektir. Bu hesap bozuk olursa, hüsrana düştü demektir. Eğer farzında eksiklik çıkarsa Aziz ve Celil olan Rabbimiz bildiği halde meleklerine şöyle buyurur: Kulumun farz namazına bakınız. Onu tam mı yoksa eksik mi kılmış? Eğer o kimsenin farz namazı tam ise, onun için namaz sevabı tam olarak yazılır. Eğer farz namazından biraz eksik olursa, ALLAH Teâlâ şöyle emreder: Bu kulum için nafile namaz var mı? Bir bakınız. Şayet o kimse için nafile namaz var ise şöyle buyurur: Kulumun eksik olan farzını nafilesinden tamamlayınız. Sonra farz olan diğer ameller de bu şekilde ele alınır.”1
Sünnet namazları terk eden Müslümanlar, bir farzın-vacibin terki gibi günahkâr olmazlar. Ancak, sünnetlerin sevabından mahrum kalacakları gibi, müekked sünnetlerin mazeretsiz terkinden dolayı ihmal ile zarar etmiş olurlar. Ayrıca Hz. Peygamber (S.A.V.)’in azarlama ve darılmasına maruz kalırlar.
dipnot
(1) Ebû Dâvud, Salat: 144; Tirimizi, Salat:91; Muvatta, Sefer: 89; Ahmed b. Hanbel, 2/290, 425, 4/65, 103 5/72,377; Nesâî, Salat: 9, No:1232