İlahiyatçı Yunus Apaydın’a Nikah mukaddestir cevabı
Diyanetin cuma hutbesindeki “evlilik mukaddes bir sözleşmedir” ifadelerini heef alan ilahiyatçı Yunus Apaydın evliliğin alelade bir icap kabul olduğunu söyleyerek evliliği küçümseyici bir paylaşım yaptı.
Bu paylaşıma Bedri Gencer Hocaefendi madde madde sıralayarak cevap verdi:
Toplum nasıl “din yorgunu” düşmesin? Twitter, her gün dinin (Amerika’nın) yeniden keşf edildiği bir mecra. Bugün de evliliğin (nikâh), aşağıdaki on sebeple mukaddes bir sözleşme (akd) olduğunu keşf etmeye sürüklendik:
1. A-İlahî rubûbiyet (rabbü’l-beyt -rabbü’l-âlemîn-), ahde (belâ ahdi) B-İnsanî rubûbiyet (rabbü’l-beyt -kethüda-), akde (nikâh akdi) dayanır. 2. Nikâh akdinin belâ ahdine, nikâhın imana dayanmasından dolayı şer‘an Müslüman bir erkek, Ehl-i Kitabdan bir kadınla evlenebilir,
Müslüman bir kadın, gayri müslim bir erkekle evlenemez. Bu yüzden irtidat halinde imanla birlikte nikâh da düşer, dolayısıyla imanla nikâh birlikte tecdid edilir. Eskiden camilerimizde perşembe geceleri yatsı namazından sonra “tecdid-i iman ve nikâh” duası yapılırdı.
3. Bu yüzden nikâh, hukukullah ile hukukul-ibadi, ibadat ile muamelatı birbirine bağlayan köprüdür. 4. Bu yüzden Peygamberimiz (s.a.v.) buyurur: “Evlenin, boşamayın. Zira talakta arş titrer.” Arş, şer‘in (şeriat) tersten yazılışıdır.
5. İlk nikâh (Hz. Âdem ile Hz. Havva arasında) Hz. Âdem’in mehir olarak Hz. Muhammed’e (s.a.v.) üç kere salât ü selâm getirmesiyle Cennette, Cuma günü kıyılmıştır (Kastallânî, Mevâhib, 2004, 1/76
6. Dua, ibadetin özüdür. O yüzden duayla kıyılan nikâh, diğer akitlerden farklı olarak ibadet hükmündedir.
7. Cimâ‘ ile cemaat kelimelerinin İngilizce communion kelimesinde birleşmesi, nikâhın, cemaatin ve şeâirin (şeîre (sacrament) kelimesinin cem‘i, cemaat (on kişi) ile ifa edilen dinî vecibeler) temeli olduğunu gösterir. Şeîre, şeriat, sacrament (şeîre), sacred (mukaddes) kelimesinden gelir.
8. Kitabîlik ve bekârlık (literacy, celibacy), ruhbanın, buna karşı ümmîlik ve nikâh, Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin iki karakteristiğidir. Bu yüzden O, (tıraş gibi sünnetlerden farklı olarak) “Nikâh, benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir” buyurmuştur. Dolayısıyla nikâh, baş sünnet-i müekkededir.
9. Osmanlı şehzade törenlerinde görüldüğü gibi nikâh, erkeklerde,bülûğun rüşde dönüştüğü mürüvvetin mürûet) üçüncü merhalesidir: 1. Hıtân (viladet), 2. Lihye (bülûğ), 3. Nikâh (rüşd). “Nikâhta keramet vardır” sözü, nikâhın mukaddesliğini ifada eder.
10. “Ecel ile nikâh günü şaşmaz” atasözünün belirttiği gibi, ecel ile nikâh saati, kaderin iki sabitesidir. Bu yüzden Mevlânâ gibi sûfîler, hem nikâh gecesine, hem ölüm gecesine “şeb-i arûs=gelin gecesi” derler.