AHNEF BİN KAYS’DAN ÖĞÜTLER
Ahnef Bin Kays Tâbiînin meşhurlarından ve hadîs âlimlerinden. İsmi, Dehhâk bin Husayn et-Temîmî es-Sa’dî’dir. Künyesi Ebû Bahr, lakabı Ahnef’tir. Ayağının eğik olması yâhut da ayaklarını arkası üzerine basarak yürümesinden dolayı Ahnef denilmiş ve bu lakab ile şöhret bulmuştur.
BUYURDU Kİ:
“Ben şu hususlara çok dikkat ederim. Bunları, istifade edeceklere söylerim. Başkasına değil. Birincisi; beni aralarına almak istemeyenlerin aralarına girmem. İkincisi; beni çağırmayan makam ve mevki sahiplerinin kapısına gitmem. İnsanların muhtâc oldukları şeyi bana bağışlamalarını uygun görmem.”
“Size, sıkıntısı ve zorluğu olmayan, övülecek bir şey söyleyeyim mi? Güzel ahlâk, çirkin ve beğenilmeyen şeyi terk etmek. En kötü hastalık da; alçak ve düşük ahlâk, çirkin sözleri söylemekdir.”
“Şerefli ve asil kimse, sözünde durur. Akıllı olan, yalan söylemez. Mümin olan, gıybet etmez.”
“Edep ve fazîlet sahiplerine göre; babalar, çoluk çocuğuna, ölüler dirilere, sırf Allahü teâlânın rızâsı için, iyi ve faydalı şeyler hazırlamaktan daha üstün bir şey bırakmamıştır.”
“Çok gülmek, heybeti; çok şaka, vakar ve şahsiyeti giderir. İnsan ne ile beraberse, onunla bilinir. Meselâ bir kimse çok güler ve şaka yaparsa, hafîf olarak bilinir.”
“Bizim bulunduğumuz yerde kadınlardan, yiyecek ve içeceklerden konuşmayınız. Çünkü, en sevmediğimiz kimse, avret yerlerinden ve yiyip içtiğinden bahsedenlerdir.”
“Kişinin, sevdiği yemeği terkedebilmesi, ağırbaşlılık ve şahsiyet yüksekliğindendir.” Ahnef bin Kays’a hilmin ne olduğunu sordular. Cevap olarak;
“Alçak gönüllü ve sabırlı olmak.” buyurdu.
“Bir kimse bana düşmanlık etse, ben ona şu üç halden biriyle karşılık veririm. Bu kimse benden yaşlı ise ona saygı duyar, karşılık vermem. Benden küçük ise onun için kötü muâmele yapmaya tenezzül etmem. Akranım ise ona af ve iyilikle muâmele ederim.”
“Bir söze sabretmeyen çok söz işitir.”
“Hasetçi kimse için rahat yoktur.”
“Mürüvvet; güzel dostluk, doğru konuşmak, her yerde ve her an Allahü teâlâyı hatırlamaktır.”
“Edebin başı akıllıca hareket etmektir. Yapılmayan, yerine getirilmeyen sözde hayır yoktur. Cömertlik olmayınca malın, vefâ olmayınca arkadaşın hayrı yoktur.”
“Hilm, yumuşaklık bana insanlardan daha çok yardımcıdır.”
“İdrâr yolundan akıp gelen insan, nasıl kibirli olur, şaşıyorum.”
“Aranızdaki düşük ve bayağı kimselere ikrâm ediniz, onlara hediyede bulununuz. Çünkü onlar, sizi dünyâda ve âhirette, utanacak duruma düşmekten ve ateşten alıkoymaktadırlar. İnsan, utanılacak ve âteşe düşmeye sebep olan şeyleri onlarda görerek, bunlardan kendisini korur.”
“Bir sıkıntımı ve başıma gelen bir musîbeti, gözleri görmeyen âmâ birisine şikâyet ettim. Bu durumu ona sitem ettim. Bunun üzerine beni üç defâ susturdu. Dedi ki:
“Ey Ahnef bin Kays! Başına gelen musîbeti hiçbir kula şikâyet etme. Çünkü şikâyet ettiğin kişi, bunu söylemekle kendisini üzeceğin bir dost veya kendisini sevindireceğin bir düşmanın olabilir.”
“Allah’ım! Eğer beni bağışlarsan. Sen buna zâten lâyıksın. Eğer azâb edersen ben de buna zâten lâyıkım.”
Ona; “Ey Ahnef bin Kays! Sen çok yavaşsın.” denildi. Buyurdu ki:
“Fakat üç şeyde acele ediyorum. Namaz vakti geldiğinde, hemen vaktinde kılarım. Cenâzem var ise, zamânında defnederim. Kızımı dengi isteyince, onunla evlendiririm.”
“Arkadaşlık çok ince bir şeydir. Onu korumazsan zarar gelebilir. Dâimâ kızgınlığın zamânında kendine sâhip olarak onu koru ki, sana haksızlık eden gelip, senden özür dilesin. Olan ile yetin. Fazlasını arama. Akadaşının kusuruna bakma.”
Hazret-i Muâviye, Ahnef bin Kays’ı yanına çağırdı. Gelince;
“Ey Ebü’l-Bahr! Çocuklar hakkında ne dersin?” diye sordu. Ahnef bin Kays hazretleri; “Onlar gönlümüzün meyveleridir. Onlara her türlü şefkat ve kolaylığı gösteriniz. Onların sevgi dolu hareketlerinden memnun ol. Onlara bir şeyi zorlaştırma. Bu yüzden onları hayatlarından bezdirip, usandırma!” buyurdu.
“Şu üç hususa tahammül etmek, arkadaşlık haklarındandır: Kızıldığında, azarlandığında, dil sürçmelerinde.”
–