ÜÇ KIZ KARDEŞİN HAYRAN BIRAKAN DİKKATİ
Helal olduğuna güvenmediği hiçbir şeyi yemeyen ve kullanmayan Mudğa, Muhha ve Zübde adında üç kardeş vardı. Bu kardeşler, geçimlerini de kendileri çalışarak sağlıyordu. Pamuk yetiştiriyor, bunları toplayıp satıyor veya eğirip iplik yaparak satıyorlardı. Böylece helal kazanılmış bir varlıkla ömürlerini sürdürüyorlardı.
Ahmet bin Hanbel’in sohbet meclislerine katılan Muhha’nın şüpheli şeylere dair incelikli soruları büyük imamı şaşırtıyor, titizliğiyle hayran bırakıyordu. Mesela bir keresinde şöyle bir soru sordu: “Biz damlarımızın üstünde oturur iplik eğiririz, yanımızdan her tarafı aydınlatan devlet adamlarına ait meşaleler geçer. Işıkları üzerimize düşer. Bu ışıkların altında iplik eğirmemiz caiz midir?” İmam-ı Ahmet bu soru üzerine hayretlere düştü.
Soruyu soranın sıradan bir kişi olmadığı belliydi. Cevap vermeden önce: “Allah Teala sana afiyet ihsan etsin, sen kimsin?” dedi. Muhha Bişr’in kız kardeşi olduğunu söyledi. Büyük imam Bişr’i çok iyi tanır ve sever, sohbetinde bulunmak için bizzat gidip evinde ziyaret ederdi. Muhha’ya gözyaşları içerisinde şu cevabı verdi: “Hakiki veren sahibi olan Bişr evinizden çıkmıştır. Siz de bu meşalelerin altında iplik eğirmeyiniz.”
Muhha, yalnızca helal yaşamayı öyle çok önemsiyordu ki, ay ışığında eğirdiği yünle, lamba ışığında eğirdiği yün arasında fiyat farkı olup olmayacağını da sormuştu İmam’a. Ay ışığında yün eğirmenin bir maliyeti yoktu, öyleyse mum ışığında eğirdiği ipten daha ucuza mı satmalıydı?
Yine bir keresin de: “Pamuğumu topladım. Ve dolaşmaya başladım. Salih olan bir topluluk ile karşılaştım. Onların ateşinde ipimi eğirdim. Bir süre sonra ateşler söndü Allah’ın bundan razı olmadığını anladım. Ben bunun vebalinden nasıl kurtulabilirim?” Sorusuyla geldi Ahmet bin Hanbel’e O topluluğa pamuktan iki ölçü kadar vermesini tavsiye etti İmam da.
Diğer kardeşleri Zübde’nin ise şöyle dediği rivayet edilir: “Kula en çok zarar veren şey günah ise onu rahatlatan şey de tövbe etmek olduğu halde, insanların neden zor olanı kolay olanla gidermediğini anlayamıyorum.”
Mudğa, Muhha ve Zübde’yi yakından tanıyan Ahmed bin Hanbel, onlar hakkında “Kim vera yolunu en ince noktasına kadar takip etmek isterse Birş-i Hafi’nin kız kardeşlerine gitsin. Onların tartıştıkları mevzuları dinlesin. Ve onların metodunu sabırla takip etsin.” demiştir.