HADİS-İ ŞERİFİ KAYNAĞINDAN SORANLAR
Nureddin-i Cerrahi Hazretlerinin mürşidi. Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerinin halifelerinden.
Üsküdar Tekkekapusu Tekkeiçi sokağında Selaminin yıkılmış olan tekkesinde medfun olan Köstendilli Ali Efendi’nin adı geçen tekkeye şeyh olması hadisesini Evronoszade Sami Bey şöyle anlatmıştır:
Zamanın padişahı, uzun müddet Medine’de kalan haremağalarından Beşir Ağa’ya sormuş:
”Bunca sene Ravda-ı Mutahhara’da (Peygamberimizin kabri şerifi)hizmet etmişsiniz, bu müddet zarfında hiçbir fevkaladelik görmediniz mi?”
Beşir Ağa: ”Evet Efendim” demiş. Bir gün şöyle bir vak’a oldu: Bir akşamüzeri türbenin kapılarını kaparken bir adam hızla içeri girdi. “Ben Köstedil kadısı Ali” dedi. Benden geç kaldığı için özür diledi ve ziyaret sebebi olarak bazı hadis hakkındaki iltibasın halli için huzur-u Peygamberiye’ye geldiğini söyledi.
Knedisini biraz bekledim ve beraber türbenin kapısını kapayıp çıktık.Yolda ben birisine selam verdim, hal hatır sorarken bir de arkama baktım ki hazret kaybolmuş.
Beşir Ağa’nın anlattığı bu vakıa üzerine padişah bu zatı arayıp bulmasını irade ediyor.
Bir gün Beşir Ağa Beyazıt meydanından geçerken kadıya rastlıyor. Köstendilli Ali Efendi:
“Sırrımı neden Padişaha ifşa eyledin?” diye sitem ediyor.
Beşir Ağa padişahın zoru ile anlattığını söylüyor ve saraya avdet edince vaziyeti Padişaha arzediyor. Köstendilli bu vazifeyi kabul etmek istemiyor. Fakat Şeyhülislam kendisine:
“İki şey reddedilmez, biri padişahın iradesi, diğeri şeyhülislamın mucibi.”
Hazret ister istemez vazifeyi kabul edip Üsküdar’ın yolunu tutuyor.