Müridlerin Nefs ile mücahede edebi
1-Cenab-ı Hakkın: “Ben insanları ve cinleri ancak ve ancak bana kulluk etsinler için yarattım” (Zariyat 56) ayeti kerimesine imtisal ederek (boyun eğerek) kulluktan başka diğer sebeplerden ve maksatlardan niyetini temizlemelidir.
2-Bütün günahlardan tövbe guslüyle gusledip, kendisinin ölü olduğunu düşünerek, bu guslü aynı zamanda ölünün yıkanması gibi saymalıdır.İki rekat namaz kılıp dünyadan dünyadan ve tekrar yeryüzüne çıkmaktan ümidini kesmelidir.
Mürid aldığı her nefesi son nefes sayıp, namazlarında ve zikir halakasında gafil olmamalıdır ki, Mevla’sından gafleti sırasında ruhu bedenden çıkmasın.
3-Devamlı abdestli olmalıdır.
4-Gece -gündüz, ayakta-otururken, yürürken-dururken her daim fakat gönül kırıklığı ile Allah’ı zikretmelidir.
5-Vukuf-i Kalibiy’e yani zikir esnasında kalbin Allah’a yönelmesine (velevki helada olsa) devam etmelidir.
6-Aihret ile de ilgili olsa havatırı (kalbe gelen bütün düşünceleri) atmalıdır.
7-Her zaman kalp ile devamlı Allah’ın rızasını istekli olmalıdır.
8-Kalbini rabıta yapmak suretiyle mürşidin kalbine devamlı raptetmek (bağlamak) ve feyiz taleb etmek için mürşidin kalbinden ayrılmamalıdır.
9-Şeriatın gerektirdiğinin yani emir ve yasakların gereği veya onlara uygun söz olmadıkça söz söylememeli ve boş sözlerden kaçınmalıdır.
10-Yemeği azaltmalıdır.Yediği şey hayvani yiyeceklerin dışında olsa daha iyidir.(Çünkü yenen et, insana o hayvanın özelliklerinden verir.Bu özelliklerin en büyüğü şehvettir)
11-Uykuyu azaltmalıdır.(5 saat yetiyor) Cenab-ı Hakkın gördüğünü bilip edep ile yatmalıdır.(Bacakları tam uzatmamalı ve kırmalı sağ yan üstüne sünnet üzerine uyumalıdır.)
12-Kalbi Haktan gafil olandan mümkün mertebe uzak durmalıdır.
(Ancak kimin gafil olduğunu bilemediğimiz için insanlara önyargı ile yaklaşamayız.Burada kestedilen mana gafil olmaya sebebiyet verecek kimselerden uzak durmaktır. Yani dünyevi ve uhrevi faydası olmayan birliktelikler gaflete sebebiyet verir.Ama böyle birini gördüğümüzde yolumuzu mu çevireceğiz? Hayır…Bir Mevlana gibi yaklaşacağız insanlara.Biz kendimizi ondan aşağı ve ondan daha gafil göreceğiz….)
13-Eğer imkanı varsa ihlaslı ve gafil olmayan temiz bir müridin pişirdiği haram karışmamış pahalı ve çok lezzetli olmayan helal ve temiz yiyeceklerden yemelidir. Müridin yemesi edep üzere olup, aç gözlülük ve gafletten kaçınarak olmalıdır.Çünkü gaflet varken kişinin yediği lokması gaflet, huzur yani Mevla ile beraberlik anında yenen lokma ise huzur getirir. Eğer yemeğin üzerine rabıtayla beraber silsile-i şerife okursa, son derece nurlanmış olur.
Aynı şekilde her gece silsile-i şerifeyi okuyup, kötülükle emreden nefsin mahvolması (kötü huyların ve alışkanlıkların ortadan kalkmaması) için silsiledeki meşayıhı vesile kılıp , Allah’tan yardım taleb etmesi müstehaptır.
14-Allah’u Teala’nın rızasından başka tüm istekler ve maksatları terk edip himmeti (gayreti, niyeti ve maksadını) muhafaza etmelidir.Şu şekilde ki; faydayı elde etmek ve zarardan kurtulmak için gayret etmeyip teslimiyet kapısına başını koymalıdır.Çünkü kulluktan başka bir şey kastedilmemelidir.
15-Mübah, sünnet ve vacip olan amellerin cüzlerinden her büzde Rasulullah Efendimize tabi olmaya niyet etmelidir.
16-Allah’u Teala’nın varlığı yanında kendi varlığını yok saymalıdır. Bunda en kuvvetli şey ölümü temenni etmektir.Nefsin isteklerinin aksine dünyevi basit menfaatlere ait amelini hırs ve ümidini kesmek için aldığı nefeslerinden her bir nefeste ölümü güzel görmektir. Eğer böyle yapmazsa, ebedi olarak kalbinden dünya sevgisi gitmez. Dünya sevgisi ise herbir hatanın başıdır.
17-Mürid o kadar tevazulu olmalıdır ki kendisini tasavvuf yolunu tutan kişi saymayıp bilakis ısırgan bir köpek gibi saymalı, insanlar zarar görmesin diye kendisinin hapsedilmesini vacip görmelidir.
18-Varlığından ve amellerinden dolayı üzülmelidir.
19-Allah’u Teala Hazretleri’nin fazlı keremine yapışmalıdır.
20-Mürşidine muhabbetinin ve ihlasının çok olması gerekir.
21-Allah, dostlarına bir bakış ile normal bir insanı Beyazıd-ı Bistami hazretlerin’in makamına ulaştıran bir güç vermiştir.Mürid bu bakışı temenni ve ümit etmelidir.
Dervişlik insanın iç aleminde yaşandığı için dünyevi çalışmaları ona zarar veremez. Ancak o dünya kalbine girerse onu batırır. Yani bir derviş de iş adamı olabileceği gibi bir iş adamı da derviş olabilir. Nice fabrikatörler vardır ki ellerinden geçen milyarlar onların kalplerinde değersiz bir kağıttan farksızdır. Yeter ki dünya içimize girmesin…
Mürid, halk ile olan münasebetlerinde dengeyi gözetmelidir. Fitneye sebebiyet verecek hal ve hareketlerden sakınmalıdır.
www.ihvanlar.net