Şeytan Kalbe Nasıl girer ve Şeytan’dan nasıl korunulur?
Kalbin misali bir kalenin misaline benzer. Şeytan, kaleye girmek isteyen bir düşmandır. Onu kuşatıp sahip olmak ister. Kaleyi düşmandan korumak ancak kapılarını, giriş noktalarını ve kalede açılan delikleri korumak ve oralarda nöbet beklemek suretiyle mümkündür.Kalenin kapılarını şeytanın vesveselerinden korumak farzdır.
Şeytanın giriş noktaları ve kapıları insanın sıfatlarıdır.Bu sıfatlar pek çoktur. Bu kapılara ve geçitlere çok geniş yollar vardır.
Şeytanın zorladığı büyük kapılardan biri gazap (öfke) ve şehvettir. Çünkü öfke, aklın kandırıcısı ve helak edicisidir. Ne zaman aklın askeri zayıflarsa, şeytanın askeri hucuma geçer ve ne zaman insan öfkelenirse, şeytan onunla oynar, tıpkı çocukların topla oynadığı gibi.
Rivayet ediliyor ki İblis (Şeytanların atası), Hazreti Musa’ya rastladı ve ona şöyle dedi: ‘Ya Musa! Sen o kimsesin ki Allah Teala seni peygamberliğine seçmiş ve seninle konuşmuştur. Ben de Allah’ın bir mahlukuyum. Günah işledim ve tövbe etmek istiyorum. Bu bakımdan Rabbimin yanında bana şefaatçi ol ki Rabbim tevbemi kabul etsin’.
Musa (aleyhisselam) olur dedi sonra dağa çıkıp Rabbi ile konuştuktan sonra oradan inmek istedi. O vakit Allah Teala, Musa (aleyhisselam)’a ‘Ya Musa! Emanetini yerine getirdim. O halde git kendisine söyle, Tövbesinin kabul olunması için gitsin Adem’in mezarına (tazim) secdesinde bulunsun’. Bundan sonra Musa(aleyhisselam), İblis’e rastladıve dediki:’ Ya İblis! Senin dileğin kabul edildi. Tövbenin kabul edilmesi için,Adem’in kabrine secde etmekle emrolundun’.
Bu söz üzerine İblis öfkelenip böbürlendi ve dediki:’Adem hayatta iken ben ona tazim secdesi yapmadım.Kaldı ki şimdi ölüdür.Şimdi ben ona secde mi yapacağım?” Sonra dediki:’ Ya Musa! Sen Rabbin katında benim için şefaatte bulunduğun için senin bende bir hakkın vardır. O halde ( o hakkı ödemek için) sana şunları tavsiye ediyorum:Beni üç şeyin yanında hatırla!Böyle yaptığın takdirde seni o üç şeyde helak(mağlub) edemeyeceğim:
1.Öfkelendiğin zaman öfkenin benden geldiğini hatırla. Çünkü o an benim ruhum senin kalbinde, gözüm senin gözündedir ve ben sende, kanın dolaştığı yerde dolaşmaktayım. Öfkelendiğin zaman beni hatırla!Çünkü insanoğlu öfkelendiği zaman ben onun burnuna üflerim,o adeta ne yapacağını bilmeyen bir şaşkına döner.
2. Düşmanla karşı karşıya geldiğin zaman beni hatırla!Çünkü ben o anda Ademoğluna gelir,o na hanımını,çocuğunu hatırlatırım.O arkasını çevirip kaçıncaya kadar, yakasını bırakmam.
3. Sakın mahremin olmayan(yabancı yani sana nikahı düşen)bir kadınla bir arada oturma! Çünkü ben o kadının sana gönderilmiş elçisi olurum!S eninde ona gönderilmiş elçin olurum. Seni onunla,onu seninle fitnelendirinceye kadar elçilik vazifeme devam ederim.
Şeytan bu sözüyle şehvet, öfke ve harisliğe işaret etti.Çünkü düşmandan kaçmak dünyaya haris(meyilli-isteyici) olmaktan ileri gelir. Şeytan’ın Hazreti Adem’in ölüsünden secde etmekten kaçınması ise haseddir ve hasedde giriş noktalarının en büyüklerindendir.
Rivayet edildiğine göre veli zatlardan biri şeytana der ki:’Ademoğlunu nasıl mağlub ettiğini bana göster!’ Şeyan da ona şöyle cevap verir: ‘Ben öfke ve hevayı nefis anında onun yakasına yapışırım’
Şeytanın büyük kapılarından biride hased (çekememezlik) ve hırstır. Bu bakımdan kul ne zaman herş eye karşı haris ise,harisliği onun ayıplarını görmekten kör ve duymaktan da sağır eder.
Şeytanın büyük kapılarından bazılarını kısaca sayalım:
–Her ne kadar helal ve saf isede doyasıya yemek şeytanın girmeye çalıştığı kapılardan biridir. Çünkü doymak şehveti takviye eder.Şehvetler ise şeytanın silahlarıdır.
–Bu kapılardan biri de ev eşyası, elbise, evin süsü ve konforu sevmektir. Şeytan bu süsün, insanoğlunun kalbinde galip olduğunu görünce o kalbe yumurtlar, civcivler çıkarır ve böylece daimi bir şekilde insanı evi tamir etmeye davet eder. Evin tavanını ve duvarlarını süslemeye,odalarını genişletmeye teşvik eder. Elbisenin ve bineklerin süsüne davet eder ve bu hususta ömrü boyunca onu kendisine hizmetçi yapar.
–Yine bu kapılardan biri halkın elindekilere göz dikmek ve tamakhkarlık yapmaktır.Çünkü bu tamahkarlık kalbe galip geldi mi şeytan,malına göz diktiği kimseye karşı tasannu yapmasını ve süslü görünmesini, riya ve hilelerin çeşitlerine bürünerek yağcılık yapmasını kendisine süslü gösterir.Hatta insanın tamah ettiği şey sanki onun ilahı gibi olur.
–Şeytanın kapılarından biri aceleciliktir.Hayırlı işlerde kalkmayan beden İbadetlerde aceleci olur. Televizyonun karşısında saatlerce otururken rahatsız olmayan insan namaz kılarken acele eder ve çabuk bitirmenin yollarını arar. Camiden en önce çıkmanın çaresine bakar.Bu da şeytandandır. Peygamberimiz bu hususta; ”Acele şaytandandır” buyurmuştur..
–Bu büyük kapılardan biride cimrilik ve fakirlikten korkmaktır. Zira insanı infak etmekten (Allah için harcamaktan) ve sadaka vermekten, ancak cimriliğin ve fakirliğin korkusu meneder. İnsanı azık edinmeye, mal biriktirmeye ve elem verici azaba davet eden cimriliktir.İnsanın içine vereceği az bir paraya rağmen fakirlik korkusu ve malından eksilme korkusu gelir.Kimisi bunu yener kimisi bu vesveseye galip gelir.
–Şeytanın büyük kapılarından biride mezhepler için gösterilen taassub ve hasımlara karşı kin gütmek onlara istihza ve istihkar gözüyle bakmaktır.
–Şeytanın en büyük kapılarından biri de okumamış avam tabakasını Allah’ın zatı, sıfatları ve avamın aklının yetmediği yerlerde onları düşünmeye zorlamasıdır ki onları dinin esasında şek ve şüpheye düşürsün Allah’ın münezzeh olduğu hayalleri onların kafalarına yerleştirsin. Hz.Peygamber şöyle buyuruyor:
”Şeytan herhangi birinize gelerek der ki:
-Seni yaratan kim?
-Beni yaratan Allah Teala
-O halde Allah’ı kim yarattı?
Bu bakımdan sizden bir kimse böyle bir vesveseyi hissettiği zaman şöyle desin: ‘Ben Allah’a ve onun Resulune iman ettim’.Zira böyle demek ve inanmak, o vesveseyi kişinin kalbinden söküp atar.(Buhari,müslim)
–Büyük kapılardan biride müslümanlar hakkında su-i zan(kötü düşünmek)da bulunmaktır. Zanna dayanarak bir başkası hakkında şer ile hükmeden bir kimseyi şeytan,gıybeti yapılan adamın aleyhinde kışkırtır.
İşte bunlar şeytanın kalbe açılan giriş noktalarından bazılarıdır.Bu nun ilacı ise bütün bu giriş noktalarını, kalbi bu kötü sıfatlardan temizlemek suretiyle kapatmaktır.
”Allah’tan korkanlar,kendilerine şeytandan bir vesvese dokunduğu zaman Allah’ı ve azabı düşünürler. Bir de bakarsın ki onlar, doğru yolu bulup şeytanın vesvesesini atmışlardır bile…. (A’raf-201)