Evlenmenin hükmü nedir?
Evleneceklerin durumuna göre nikahın hükmü farz, vacip, sünnet, haram, mekruh veya mubah kısımlarına ayrılır.
1) Evlenmediği takdirde zinaya düşeceği kesin olan kimsenin evlenmesi farzdır. Ancak bunun için erkeğin mehri verecek ve eşinin geçimini sağlayacak güce sahip olması da gereklidir.
2) Yine evlenmezse zinaya düşme tehlikesi bulunan kimsenin – mehir ve nafakayı sağlayacak durumda ise – evlenmesi vaciptir. Hanefiler dışındaki çoğunluk fakihlere göre farz ile vacip arasında bir fark bulunmaz. (el-Kasanî, a.g.e., ll, 260 vd.; İbnü’l-Hümam, a.g.e., II, 342.)
3) Evlenince, eşine zulüm ve işkence yapacağı kesin olan kimsenin evlenmesi haramdır. Hem zinaya düşme ve hem de eşine zulüm yapma korkusu bulunan kimsede haramlık yönü tercih edilir. Çünkü bir konuda helal ve haram birleşince, prensip olarak haram üstün tutulur ve ondan kaçınmak gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerîm’de; “Evlenmeye güç yetiremeyenler, Allah kendilerini fazlu kereminden zenginletinceye kadar iffetlerini korusunlar.” (en-Nur,24/33.) buyurulur.
4) Eşine zulüm yapma ihtimali bulunan kimsenin evlenmesi mekruhtur. (el-Mevsili, el-ihtiyar, III, 82)
5) Cinsel bakımdan itidal halde bulunanların evlenmesi sünnettir. İtidal; evlenmezse zinaya düşeceğinden korkulmayan, evlenirse de eşine zulüm yapacağından endişe duyulmayan kimsenin durumunu ifade eder. Bir toplumda çoğunluğun bu durumda olması asıldır. Yukarıda zikrettiğimiz, evlenemeyen gençlere oruç tutmayı tavsiye eden ve evlilik konusunda aşırı çekimser kalmaya karar veren üç sahabeyi uyaran hadisler bunun delilidir.
Diğer yandan Hz. Peygamber ve ashabı kiram evlenmişler ve onlara uyanlar da bu sünneti sürdürmüşlerdir. Tercih edilen görüş budur. (el-Fetava’l-Hindiyye, l, 267.)
İmam Şafiî’ye (ö. 204/819) göre yukarıda belirttiğimiz itidal durumunda evlenmek mubah olup, mü’min evlenme veya, evlenmeme arasında serbest bırakılır. O’na göre, boş vakitleri ibadete ayırmak ve ilimle uğraşmak evlilikten daha üstündür. Dayandığı deliller şunlardır: Allahü Teala, Yahya Peygamberi överken “…efendi, nefsine hakim ve iffetli.” (Al-i İmran,3/39.) buyurarak, onun evlenmeye gücü yettiği halde kadınlardan uzak durduğuna işaret etmiştir. Eğer evlilik daha üstün olsaydı, bunu terketmek övülmezdi. Çoğunluk müctehitler ise bu örneğin daha önceki şeriat uygulaması olduğunu, İslam ümmetini bağlamadığını söylemişlerdir.
Şafiî’nin başka bir delili şu ayettir: “Haram olanlar dışındaki kadınlar, onları mallarınızdan harcayarak almak, onlarla evlenmek ve zina etmemek şartıyla size helal kılındı.” (en-Nisa, 4/24.) Bir şeyin helal olması mubah olması demektir. Çünkü helal ve mubah sözcükleri eş anlamlıdır. Buna göre evlilik; yeme, içme, alış-veriş gibi mubah olan fiillerdendir. (ez-Zühaylî, a.g.e., VII, 33,34; el-Askalanî, a.g.e., III, 228 vd.: Döndüren a.g.e.. s: 183-184)