Allah dostlarını inkar etmek, Kur’an’ı inkar etmektir
Dünya üzerinde ahlaksızlığı körükleyen Siyonizm ve maşaları, Peygamberimiz ve Eshabının yaşadığı İslam’ın tarihten günümüze bekçileri olan ve bozulmaların önüne geçip Şeytan’ın askerlerine karşı savaşan Allah dostlarına karşı kara propaganda yürütüyorlar.
90 yıl önce asıp kesmeyle bitiremeyeceklerini anladıkları Allah dostlarının itibarını şimdi sözde “tevhid mücadelesi” veren İngiliz coşturması Vehhabi kafaların yorumladığı “İslam” kılıfıyla bitirmeye çalışıyorlar.
Yani astık kestik bitmedi o zaman ne yapalım? Kur’an-ı Kerimdeki ayetleri“şeyhlerin, velilerin” aleyhine yorumlayalım da Müslümanların nezdinde itibarları kalmasın. En azından kafalarında bir soru işareti oluşsun istiyorlar.
Allah dostlarını inkar ederken “din” kılıfını kullanmaları ve Kur’an ayetlerini yorumlamaları ne kadar doğru şimdi buna bakacağız.
Allah dostlarını inkar edenler aslında Kur’an-ı Kerimi inkar ediyorlar, onlara savaş açanlar aslında Allah’a savaş açıyorlar farkında değiller. Şimdi sizlere bu ahlaksızların batıl iddialarını Kur’an-ı Kerimden delillerle yerle bir edeceğiz.
ALLAH DOSTU (EVLİYAULLAH) VELİLER
Ayette açık açık, net bir şekilde “Allah’ın evliyalarından” yani Allah dostlarından bahsetmektedir.
“Bilesiniz ki, Allah’ın evliyalarına hiçbir korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de. Onlar iman etmiş ve Allah’a karşı gelmekten sakınmış olanlardır. Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır. Allah’ın sözlerinde hiçbir değişme yoktur. İşte bu büyük başarıdır.” (Yunus 62, 63, 64)
Buna rağmen nasıl olur da Allah dostlarına dil uzatırlar, onları tenkit ederler? Allahu Teala “Dünya hayatında da, ahirette de onlar için müjde vardır” buyuruyor. Onların Allah’ın (Celle Celaluhu) himayesinde olduğunu görmüyorlar mı?
Bunlara aldanan kardeşlerimiz, aman yazık etmeyin kendinize. Allah’ın dostlarına dil uzatmayın, onlar ayette geçtiği üzere Allah’ın himayesindeler. İmam-ı Rabbani hazretlerinin buyurduğu gibi “onlar iki tarafı keskin kılıç gibi”dir. Olan size olur…
NASIL ALLAH DOSTLU OLDULAR?
Peki, Yunus Suresi 62’de geçen Evliyaullah, nasıl Allah dostu oldu? Şimdi Kur’an-ı Kerimdeki ayetlerden buna bir göz atalım:
Yukarıdaki ayet Yunus 63’te geçtiği üzere ilk sıralanan şartlar “iman” etmek“takva” sahibi olmak. Yani Allahu Teala’nın yasaklarından hatta şüpheli şeylerden son derece kaçınarak, şeriata sıkı sıkıya sarılmak. Anlıyoruz ki, takva sahibi olmayandan, şeriattan taviz verenden Allah dostu yani evliyaullah olmaz.
Nefis terbiyesi, kalp temizliği:
“Nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir.” (Şems Suresi 9)
“Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer.” (Leyl Suresi 14, 15)
Ayeti Kerimelerde bahsedilen kurtuluşun şartlarından birisi “nefsi tezkiye”dir. Nefsini kötü huylardan arındıran kişi kurtuluşun yani evliyaullah olup Allah’ın güvencesine girecektir. Sadece nefsi tezkiye ederek sevilmeyen ahlaktan arınmak da kâfi değildir. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere “Rabbinin adını anmak” yani Allah’ı zikretmek de gereklidir.
İşte bu iki unsur zaten tasavvufun temelini oluşturmaktadır. Nefsi tezkiye, kalbi tasfiye…
Nefsi tezkiye, nefsin isteklerine karşı gelerek onu dizginlemek, haram olan şeylerden tamamıyla uzak tutmak ve mübah olan şeylerden de kısarak dizginleri ele almak suretiyle olur. Nefis size hâkimken, siz nefsinize hâkim olursunuz.
Kalbi tasfiye de Allah’ı gizli aşikâr kalpten zikrederek (anarak), Allah’tan başka herşeyi kalpten çıkarmak ve Allah’ın sevgisini yerleştirmek suretiyle olur.
“Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. “Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru” derler.”(Al-i imran 191)
Allahu Teâlâ’ya dost olabilmek için O’nu çok zikretmek gerekmektedir. Seven, sevdiğini çok anar. O yüzden Kur’an-ı Kerim’de en büyük ibadetlerden biri olarak beyan edilen ve cihat hakkında bile buyrulmayan “çokça yapılmasını emrettiği”Allah’ın zikredilmesi “zikrullah” gereklidir. Allah dostlarına baktığımız zaman kendileri her hallerinde Allah’ın adını dillerinden düşürmediği, her halde Allah’ı andıkları gibi kendilerine tabi olanlara da telkin etmekte, zikir dersi vermektedirler.
Bu makama nasıl ulaşmışlardır? Yine Kur’an cevap veriyor:
“Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Rad 28)
Allahu Teala nefsi mutmain olan (Allah’ın dostluğuna kavuşan) kullarını şu şekilde beyan etmektedir:
“Ey huzur içinde olan nefis! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! Kullarımın arasına gir, Cennetime gir.” (Fecr 27,28,29,30)
Bakınız bütün bunlar nefsi mutmain olmuş, kalbi de tasfiye olarak Allah’ın zikriyle huzura kavuşmuş, Allah’a dost olan insanların özelliklerini beyan ediyor.
KURTULUŞ, HÜSRAN
Nefis tezkiyesi ve kalbin tasfiyesinden başka özelliklerde mevcuttur. Asr suresinde şöyle bildirilmektedir:
“Asr’a yemin olsun ki, insan gerçekten hüsrandadır. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (Onlar hüsranda değillerdir)” (Asr Suresi)
Bu ayetlerde de Hüsrana düşmeyen ve kurtulaşa erenlerin bazı özellikleri sayıldı. İman etmek, salih amel, (emri bil maruf) olan hakkı ve sabrı tesviye etmek.
Allah dostlarının da ömürlerini bu sayılan hasletlere adadığını görüyoruz. Salih amelde en öndeler, hiçbir yerde ve zamanda, kim olursa olun hakkı tavsiye ederek emri bil marufu terk etmiyorlar, günahlara ve belalara karşı da sabrı tavsiye ediyorlar.
İMANIN TADINI TATMIŞLARDIR
“Üç haslet vardır. Bunlar kimde varsa imanın tadını duyar: Allah ve Resûlünü bu ikisi dışında kalan herşeyden ve herkesten daha çok sevmek, bir kulu sırf Allah rızası için sevmek, Allah, imansızlıktan kurtarıp İslâm’ı nasib ettikten sonra tekrar küfre, inançsızlığa düşmekten, ateşe atılmaktan korktuğu gibi korkmak.” (Buhârî, İman 9, 14, İkrâh 1; Müslim, İman 67, (43); Tirmizî, İman 10, (2626); Nesâî, İman 3, (8, 96); İbnu Mâce, Fiten 23, (4033).
Hadis-i şerifte belirtilen tüm hasletler onlarda mevcuttur. Onlar sevdiğini Allah için severler, Allah için kızarlar nefislerini ortaya koymazlar.
KÖTÜ AHLAK ONLARDA YOKTUR
Kur’an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde sayılan “gıybet, dedikodu, yalan, iftira, kul hakkı, lakap” gibi ahlaksızlıkların hiçbiri onlarda olmadığı gibi “edep, haya” ve insan ilişkilerinde zirvededirler.
Onlarda kötü ahlaktan eser görülmeyeceği gibi güzel ahlakta bir numunedirler. Şu ayet-i kerimelerin bahsettiği güzel ahlakın hepsini üzerlerinde toplamışlardır:
-Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Rum 38)Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Resülüne davet edildiklerinde, mü’minlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir. (Nur 51)
Mü’minler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekatı öderler. Onlar ki, ırzlarını korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar. (Mü’minun 1-6)
Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz. (Hac 77)
Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Al-i İmran 104)
Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar. Onlar sana indirilene de, senden önce indirilenlere de inanırlar. Ahirete de kesin olarak inanırlar. İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır. (Bakara 2 – 5)
ALLAH’IN DÜŞMANLARINA DÜŞMANDIRLAR
Onlar Kur’an-ı Kerimde de geçtiği üzere başta Allah’a düşman olan şeytana ve kafirlere karşı son derece düşman olup, kafirlerle dostluk etmezler. Yahudi ve Hıristiyanları dost olarak görmezler. Allah’a şirk koşanlarla aynı mekanda bile bulunmaktan sakınır, kafirlerin örf ve adetlerine muhalefet ederler.
PEYGAMBERİMİZE EN GÜZEL İTAAT
Yine Kur’an-ı Kerim pek çok ayette Peygamberimize uyulmasını, ona itaat edilmesini, ona isyan edilmemesini, O’nda güzel bir örnek olduğunu beyan eder. Allah dostları bu sahada da zirve olup, Peygamberimizin yaşayışını canlı olarak yansıtan örnekler olmuşlardır. Üzerlerindeki kisveden tutun da toplum içindeki durumlarına, insanlarla olan ilişkilerine varıncaya kadar Peygamberimizin hal ve tavırlarını onlarda görmek mümkündür…
BU YÜZDEN ALLAH DOSTLARI
Günümüzde hayatta olanlardan tutun geçmişte yaşamış olanlara kadar hepsi yukarıda sayılan faziletleri cem etmişler, bütün kötü ahlaklardan da beri olmuşlardır. Zaten bu sebeple Allah’ın dostları olmuşlardır.
Allah dostlarını inkar etmek Kur’an ayetlerini inkar etmektir. Ayetler inkar edilemeyeceğine göre Allah dostu olup olmadığını bilmediğiniz bir kişiye bile şayet Allah dostu deniyorsa O’nun hayatını ve yaşayışını şeriata göre tenkit süzgecinden geçirirsiniz. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz. Bu bir şeyi değiştirmez.
Kişi Allah dostuysa bir takım kişilerin “değil” demesiyle o “evliyaullah” olmaktan çıkmaz, kişi evliyaullah değilse bütün ahali “bu Allah dostu” dese bir şey ifade etmez.
Dolayısıyla şayet ölçünüz Kur’an ise işte size ayetler. Ayetler açıkça Allah dostlarına işaret ediyor. Allah dostlarının varlığını inkar edemezsiniz. İnkar ediyorsanız Kur’an’ı inkar ediyorsunuz demektir.
www.ihvanlar.net