Hazretleri Ne demektir? Allah için kullanılabilir mi?
Bildiğiniz gibi biz Müslümanlar bir Peygamberden, bir sahabeden, bir alimden bahsederken başına veya sonuna “Hazretleri” ifadesi ekleriz. Allahu Teala derken de “Hazreti Allah” veya “Allahu Teala Hazretleri” ifadelerini kullanırız.
İlimden habersiz cahil selefi &vehhabi takımı bunun da bir şirk olduğunu iddia eder. Hatta şöyle zırvalarlar: “Efendine de Hazret diyorsun Allah’a da hazret diyorsun, efendini Allah ile bir tutuyorsun”
Hani bunlar tarikat ehlini “cahil sofi” diyerek aşağılamaya çalışırlar ya, kendileri zır zır zır cahildir haberleri yoktur.
KELİMENİN KÖKÜ
Bu kelime “hazara” kökünden gelmektedir. “hazır oldu” manasındadır. Hazretleri derken bu mana kastediliyorsa: bir kişiyi andığınız zaman, isminin geçmesi sebebiyle, orada anılmış olmasından dolayı “hazır” olur. İllaki zatıyla hazır olması şart değildir.
“Hazret, hazretleri”Osmanlı Türkçesinde ise “saygı” ifadesiyle kullanılan bir kelimedir.
Hazreti Peygamber, Hazreti Ali gibi…
Bu kelimede bir bir saygınlık ifadesi vardır. Yani “saygı değer, saygıya layık olan” gibi manalar çıkar. Osmanlı’da hilafet makamındaki sultan ve bazı paşalar için kullanılmıştır. Halk arasında daha çok din çerçevesinde kullanılmaktadır.
Peygamberler, sahabeler, Kur’an ve Allah dostları (evliyaullah) Kur’an-ı Kerimde övüldüğü için “hazretleri” ifadesi bu sayılanlar hakkında daha çok kullanılmaktadır.
ALLAH İÇİN KULLANILIR MI?
Peki, Peygamberler veya Allah dostları için kullanılan bu ifade Allah (Celle Celaluhu) için kullanılır mı?
Allahu Teala’nın “uluhiyetine” ait “zati” sıfatları olduğu gibi “subuti” sıfatları da mevcuttur. Zatına ait vahdaniyet (bir olmak), kıdem (evveli olmamak) beka (sonu olmamak) gibi sıfatları başka kimse de olamayacağı gibi, kimse bu sıfatlarla da mevsuf olamaz.
Subuti sıfatlarından Semi (işitmek) basar (görmek) gibi sıfatlar ise yaratılanlara da vermiş olduğu sıfatlardır.
Yani Allah işitti de deriz, adam işitti de deriz. İşitme sıfatının kulda olması ya da kulun işitme sıfatından bahsedilmesi Allah ile eş tutulması manasına gelmez.
Çünkü insanın işitmesinden bahsettiğimiz zaman sınırlanmış bir işitme anlaşılır. İnsan her şeyi duyamaz. Kulak yapısı ancak çevresindeki sesleri işitmeye müsaittir.
Allahu Teala’nın işitmesinden bahsettiğimiz zaman ise “Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Hucurat 1) ayetlerinde olduğu gibi gizliyi aşikârı işitmek, kendisinden hiçbir şeyin gizli kalmaması anlaşılır.
Yani sıfat ve övgüler atfedilen kişiye göre mana kazanmaktadır.
Mesela: Allah u Teala AZİZ’dir. Bir çok ayeti kerimede “ve hüvel Aziz’ül Hakim” geçmektedir. Ancak bakınız Rabbimiz Yusuf Suresinde kraldan bahsederken “aziz” ifadesini kullanıyor. (Yusuf suresi 30, 51)
Peki, Aziz olan Allahu Teala ise, Rabbimiz neden bir kral için aziz ifadesini kullanmıştır?
Çünkü “aziz” kelimesiyle bir ülke yöneticisi kastediliyor ise kendisine verilen krallıkta güç sahibi bir insan anlaşılır.
Bir insana “aziz” derseniz onun büyük bir zat olduğunu kastetmiş olursunuz.
Aziz derken Allahu Teala’dan bahsediyorsak “hiç yenilmeyen galip, ceza verme gücüne sahip olan” ilahımız anlaşılır.
Bu konuda bir çok misal verilebilir.
Yani “Hazretleri” derken bir insandan bahsediyorsak, bu insanın Allahu Teala indinde değerli olduğu anlaşılır.
“Hazreti Allah” diyorsak Yüceler yücesi, eşi benzeri olmayan Allah demiş oluruz.
Yukarıda dediğimiz gibi ifadeler kişiler ile anlam kazanıyor.
MEŞRU MUDUR?
“Yüce olan, aziz olan Allah” gibi türkçe ifadeleri kullanmak nasıl meşru ise Türkçeye yerleşen hazretleri kelimesi de meşrudur.
Dolayısıyla bunda bir şerik (ortaklık) mevcut değildir. Kişiye hazretleri deyince ilahlaştırılmış olmuyor. Bu iddia tamamen cehalet kaynaklı bir iddiadır.
Düştükleri cehalet bataklığında “şirk” çamuruyla kendilerine yaşam alanı imar edenlerin her çırpınışı, her hareketi ancak kirlenmelerine ve batmalarına sebep olacaktır…
www.ihvanlar.net