Soru şu: ‘Vadedilmiş Topraklar’ı terk etsek mesele bitecek mi?
Hüseyin Likoğlu / Yeni Şafak Gazetesi
Terör devleti İsrail, 75 yıldır çocuk ve kadın öldürüyor, Filistin topraklarında. İsrail terör örgütü 75 yıl önce devletleştiği için 75 yıl diyoruz, yoksa katliam tarihleri daha eski. 1917’den beri bu terör örgütü, İslâm coğrafyasında kan döküyor, katliam yapıyor.
Dünyadaki birçok terör devletinin hamisi, kurucusu ve kullanıcısı Amerika Birleşik Devletleri’nden aldığı sınırsız destekle 15 gündür Gazze’de hedef gözetmeksizin çocuk, kadın, yaşlı demeden sivil öldüren İsrail, insanlık tarihinde eşi benzeri olmayan katliamlar gerçekleştirerek insanlık suçu işlemeye devam ediyor.
İsrail’i yöneten vahşi akıl, meseleyi 7 Ekim’de Hamas’ın saldırılarına indirgeyerek, sorunu ve tartışmaları başka yöne çekmeye çalışıyor. Oysa sorun ne bugünkü soykırım ne de 75 yıldır devam eden katliamlardır… İsrail’in hedefi ne tek başına Filistin’dir ne de Hamas veya diğer direniş örgütlenmeleridir.
İsrail sorunu neredeyse insanlık tarihi kadar derin bir sorundur. Kaynaklarda yer alan Milattan Önceki olayları bir tarafa bırakarak konuyu ele alacak olursak, Hristiyanlığın doğuşundan bu yana İsrailoğulları’nın yaşadığı her yer ve dönem olaylarla dolu.
HİTLER’İN KATLİAMLARI SAYESİNDE SİYONİSTLER YAHUDİ DEVLETİ KURDU
Yahudilerin kavga etmediği hiçbir Hristiyan medeniyeti yoktur. Roma İmparatorluğu’ndan günümüze kadar İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya… aklınıza gelen neredeyse bütün Hristiyan topluluklarla sorun yaşamış. Müslüman toplumlarla Yahudiler arasında kaynaklarda yer alan bilgilere bakıldığında çok büyük çaplı olayların yaşanmadığı görülür. Avrupa’dan kaçan Yahudilere Osmanlı Devleti’nin sahip çıkması bahsini hiç açmıyorum bile.
Bugünkü İsrail sorunu, bir grup Siyonist Yahudi’nin Filistin topraklarına yerleşmesiyle başlamış. Aynı Siyonist grubun Hitler ile arasında ne yaşandıysa Yahudilerin Filistin’e göçü arttı. Zira Hitler görünürde Yahudileri katletti, ancak bu katliam sayesinde Siyonistler İsrail’de Yahudi devleti kurdu.
Hitler’in katkılarıyla kurulan ve İslâm âleminin başına bela olan terör devleti İsrail’in 75 yılıdır bilinen, ilan edilen sınırları yok. Ne Birleşmiş Milletler ne de herhangi uluslararası bir kurum bunu sormuyor İsrail’e… Amerika Birleşik Devletleri ise bırakın bunu sormayı her gün sınırlarını genişletmesi için varını-yoğunu İsrail’e feda ediyor.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi bir televizyona verdiği röportajda “yerleşimci” terörünü savunarak, Filistinlilerden zorla aldıkları evlerin kendilerinin olduğunu söyledi. Büyükelçi, Milattan Önce Asurlular döneminde ayrıldıkları yerlerin hâlâ kendilerinin olduğunu düşünüyor.
KENDİLERİNDEN OLMAYAN HERKESİ ÖLDÜREN HABİS ZİHNİYET
İşte sorun tam da bu anlayıştan kaynaklanıyor. 75 yıldır Filistin topraklarında katliam yapan, çoluk çocuk demeden kendilerinden olmayan herkesi öldüren bu habis zihniyet, sapkın bir Yahudilik anlayışı geliştirmiş ve bu yüzden her şeyi kendine hak görüyor.
Bu sapkın Yahudilik anlayışını besleyen, bir de Hristiyanlığın sapkın versiyonu Evanjelizm var. Bu iki sapkın anlayışın birbirine benzer Mesih beklentisi var. Sapkın Yahudilere göre, Süleyman Tapınağı yeniden inşa edildikten sonra Davud’un soyundan bir Mesih gelecek. Sapkın Hristiyanlara göre ise en geç 2050 yılına kadar Hz. İsa yeryüzüne dönecek. Tabii bunun için Kudüs’ün Yahudiler aracılığıyla Müslümanlardan temizlenmesi gerekir.
Küçük bir sorun daha var tabii… Bu sapkın anlayışların hedeflerine ulaşabilmeleri için Yahudilerin kendilerine tanrı tarafından “Vadedilmiş Toprakları” ele geçirmesi gerekir. Bu topraklar neresi peki: Nil ile Fırat arasındaki tüm topraklar.
Asıl soruyu soralım: “Vadedilmiş Topraklar’da Yahudiler dışındaki tüm insanlar buraları terk ederse sorun çözülecek mi?” Sapkın anlayışın kodlarına göre, çekilmeleri yeterli değil, bu insanların öldürülmeleri ve yok edilmeleri gerekir. Yok edilmezlerse bekledikleri Mesih gelmeyecek.
Bu yüzden karşı karşıya olduğumuz sorun; taviz vererek, diplomasi yaparak çözülecek bir sorun değil. Sapkın bir inanışla karşı karşıyayız. Ne diyor katil devletin Savunma Bakanı: “Hayvanımsı insanlarla savaşıyoruz.” Evet, kendilerinden olmayan herkesi insan olarak bile görmüyorlar. Öldürdükleri her çocuk nedeniyle sevap kazandıklarına inanıyorlar. Söyledikleri her yalan sayesinde cennetteki yerlerini sağlamlaştırdıklarını düşünüyorlar.
Mesele ne Hamas ne Filistin… ‘Vadedilmiş Topraklar’ı terk etsek de bizi öldürmeye devam edecekler.