Cübbeli Hocadan Namaz Ekonomi açıklaması
İzzet Çapa bizim merâmımızı anlamamış, ekonomiyle namaz ilişkisini biz Müslümanlar için söyledik. Çünkü Allâh-u Teâlâ’nın muhâtapları ve cennete girdirmek istedikleri ancak İslâm dînine îmân eden kullarıdır.
Amerika ve Avrupa kâfirleri namaz kılmakla ve haramlardan sakınmakla mükellef değildirler. Onların dünyâsı cennet, âkıbetleri ebedî cehennem olduğundan cezâları âhirete te’hîr edilmiştir.
Amerika ve Avrupa kâfirlerine namaz sorulacak yerde mazlûm dünyâ halklarına yaptıkları sömürülerin cezâları dünyâda verilecek olsaydı dünyâda gezip dolaşan bir kâfir kalmazdı ama Allâh-u Teâlâ İbrâhîm Sûresi’nde onların yaptıklarından gâfil olmadığını velâkin cezâlarını büyük güne te’hîr ettiğini bildirmektedir.
İzzet Çapa gibi Müslüman olanlar bu vazîfeleri yapmakla mükellef olduklarından dolayı Allâh-u Teâlâ Müslümanları cehennemde yakmamak için namaz kılmadıkları takdîrde, zinâ, rüşvet, ihâleye fesat karıştırmak, adam kayırmacılık ve adaletsizlik gibi günahlara bulaştıkları zaman dünyâda cezâlandırarak tevbeye teşvîk eder ve günahları bırakmalarını murâd eder. Ama Müslümanlar hem günâha devam eder hem de tevbe etmezlerse o zaman iki tarafta da çektikleri câza yanlarına kâr kalır.
Ancak şunu ifâde edelim ki; İslâm’ın zarûrî hükümlerine îmân eden bir kimse namaz kılmasa da, alnını bir kere secdeye koymasa da, hiçbir hayrı olmasa da ve bütün haramları yapsa da îmân dâiresinden çıkmaz ve cehenneme girse de ebedî kalmaz. Zerre kadar îmânla ölenin sonu cennettir! Bâri îmânımıza mukayyed olalım!
Bu sıralar büyük emekler harcayarak “Fakirlik ve Zenginlik Sebepleri” ismiyle hazırladığım bir kitabım piyasaya çıktı. Onu okuyanların göreceği üzere; ekonominin düzelmesi genel mânâda haramlardan sakınılmasıyla alâkalıdır. Dolayısıyla o kitabımda madde madde ele aldığım üzere Müslümanlar yalandan, hırsızlıktan, emânete hıyânetten, stokçuluktan ve insanların birbirine zarar verdiği tüm yasaklardan uzak durdukları takdirde ayrıca tevekkül, kanaat ve rızâ sıfatlarına sâhip olduklarında bugün yaşanan olumsuzlukların ortadan kalkacağı açıkça görülecektir.
Allâh-u Teâlâ’nın: “Şükrederseniz elbette nimetlerimi artırırım.” (İbrâhîm Sûresi: 7) âyetini duymayan herhâlde yoktur. Şükür ise yemeği yedikten sonra “Ya Rabbi şükür!” deyip sonra her günahı işlemekten ibâret olamaz.
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’nin buyurduğu gibi; şükür İslâm’ın tümünü yaşamaktan ibârettir.
Demek ki; İslâm’ı ne kadar yaşarsak o kadar rahat edeceğimizi Kur’ân-ı Kerîm bildirmektedir. Artık âyetleri de inkâr edenleri iknâ etmek için uzun konuşmakla mükellef değiliz.
Cübbeli Ahmed Hocaefendi