İslami Dayanışma Oyunlarında skandal
İslami Dayanışma Oyunları tabelası altında çıplak kıyafetlerle dans etmek İslâm’a hakarettir. Bunu idrak edememek ise büyük bir hamâkattir.
2005 yılında Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde İslam İşbirliği Teşkîlâtı tarafından başlatılan ve bugüne kadar muhtelif İslam ülkelerinde devam eden Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bağlı Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi tarafından organize edilen İslami Dayanışma Oyunları’nda sırtı başı vesaire avret bölgeleri açık olan kızlarımızın erkeklerle dans ettirilmesi Siyonizm’in Müslüman gençleri İslam adı altında saptırmasının bâriz bir örneğidir. Bunu şiddetle kınıyoruz! Allâh’ın razı olmadığı işlere buğzediyoruz.
Zira Kur’ân-ı Kerîm kocaları ve babaları gibi mahremlerinin dışında kalan kimselerin yanında açılıp saçılmalarını yasaklamışken ve “Kadınlar ayaklarını yere kuvvetle vurmasınlar ki gizli zinetleri açığa çıkmasın” (Nûr Sûresi 31.) âyetiyle kadının ayağına taktığı halhal sesinin işitilmesini bile nehyetmişken İslam adı altında bu kıyafetleri ve dansları meşrulaştırmaya çalışmak Müslümanların düşünebileceği bir ifsad projesi olamaz.
Ben ilk duyduğumda; tesettüre riayet edilerek yüzmek, ok atmak ve at binmek gibi İslam’ın teşvik ettiği spor alanlarında bir yarışma olduğunu zannetmiştim, ama bu haberleri duyunca bu işin tamamen bir ifsat projesi olduğunu maalesef anladım.
Kim nasıl giyiniyor, ne şekilde spor yapıyor meselesi, şu anda bizim müdahale alanımıza giren bir husus olmamakla beraber, İslam adının yazıldığı tabelanın altında bunların yapılması Müslümanları çok rencide etmiştir.
Bir de İslam ülkeleri tarafından bu işin başlatılması, diğer bazı ülkelerde ise tamamen mayolu kıyafetlerle bu gösterilerin yapılması işi çığırından çıkarmıştır.
Bu spor oyunlarının adına “İslami Dayanışma Oyunları” denecek yerde “Halkı Müslüman Ülkelerin Dayanışma Oyunları” denseydi, biz yine giyinilen kıyafetleri ve dansları gayri meşru bulmakla beraber konuyu İslam’la irtibatlandırmadıkları için bu kadar tepki göstermeyebilirdik fakat “İslami Dayanışma” tabelası altında bunların yapılması tamamen dînimize hakarettir!
Yetkililerimizden ricâmız bu işe el atıp en azından tabeladan İslam isminin çıkartılması için gayret göstermeleridir.
Yöneticilerimizden birçoğunun bu detaydan haberi olmadığını düşünerek hüsn-ü niyetle kendilerine bu talebimizi arz ediyoruz ve elimizden bir şey gelmese de en azından îmanın orta derecesi olan dil ile reddiye yapma vazîfemizi îfâ etmek üzere Rabbimizi şâhid tutuyoruz ki: “Bu işler İslâm’a göre münkerdir, meşrû değildir, Rabbimizin râzı olmadığı hiçbir şeyden biz de râzı değiliz.”
Cübbeli Ahmet Hocaefendi