Maddi Zenginlik İsteyenler İçin Manevi Reçete
Maddi Zenginlik İsteyenler İçin Manevi Reçete
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Her kim günde yüz kere:
لاَ إِلٰــهَ إِلاَّ اللّٰهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ الْمُبِينُ
“Eserleriyle aşikâr, hakîki mevcut ve yegâne pâdişâh olan Allah’tan başka hiç bir ilâh yoktur” derse, bu zikir kendisi için fakirlikten kurtuluş, kabir yalnızlığında yoldaş olur. Bununla zenginliği celbeder ve cennetin kapısını çalar. (Zebîdî, İthâf:5/131; Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ:8/280)
Esed İbni Vedâ’a (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim, her gün, yüz kere:
لاَ حَوْلَ وَ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللّٰهِ
derse, fakirlik, ebediyen ona isâbet etmez.” (İbni Ebi’d-Dünya, Terğîb 2/ 449)
Ebû Mûsâ el-Eş’arî (Radıyallâhu Anh) buyurmuştur ki: “Bir kere Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e abdest suyu getirdim, O, abdest alırken:
اَللّٰـــهُمَّ اغْفِرْ لِى ذَنْبِى وَوَ سِّعْ لِى فِى دَارِى وَبَارِكْ لِى فِى رِزْقِى
“Ey Allahım benim günahımı bağışla, evimi genişlet ve rızkımı bereketlendir.” diye duâ etti. Ben: “Ey Allah’ın Nebîsi! Senin şöyle şöyle duâ ettiğini duydum.” deyince, “Bu duâlar hiç bir şeyi bıraktılar mı? (yani bu duâların dünya ve âhiret hususunda temas etmedikleri bir hayır kaldı mı?)” buyurdular.” (Nesâî, Amelü’l-yevmi ve’l-leyle:80)
Hazreti Ali (Radıyallâhu anh)dan rivâyet edildiğine göre, Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim ömrünün uzatılmasını, düşmanına karşı yardım edilmesini, rızkının genişletilmesini ve kötü şekilde ölmekten korunmasını isterse, sabah ve akşam üç kere:
سُبْحَانَ اللّٰهِ مِلْءَ الْمِيزَانِ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ
لاَ إِلٰــهَ إِلاَّ اللّٰهُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ
وَاللّٰهُ أَكْبَرُ مِلْءَ الْمِيزَانِ وَ مُنْتَهَــى الْعِلْمِ وَ مَبْلَغَ الرِّضَا وَزِنَةَ الْعَرْشِ
“Mîzânı dolusunca, sonsuz ilmince, rızâsı miktarınca ve arşının ağırlığınca Allah’ı tesbîh ederim, tevhîd ederim ve tekbîr ederim” desin.”(Kenzü’l-‘Ummâl, No:4955)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) yatağına yatmak üzere geldiğinde şöyle derdi:
اَللّٰــهُــمَّ رَبَّ السَّمٰوَاتِ وَ رَبَّ اْلأَرْضِ وَ رَبَّ كُلِّ شَىْءٍ فَالِقَ الْحَبِّ وَ النَّوٰى مُنْزِلَ التَّوْرَاةِ وَ اْلإِنْجِيلِ وَ الْقُرْاٰنِ؛ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ كُلِّ ذِى شَرٍّ أَنْتَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهِ أَنْتَ اْلأَوَّلُ فَلَيْسَ قَبْلَكَ شَىْءٌ وَ أَنْتَ اْلاٰخِرُ فَلَيْسَ بَعْدَكَ شَىْءٌ وَ أَنْتَ الظَّاهِرُ فَلَيْسَ فَوْقَكَ شَىْءٌ وَ أَنْتَ الْبَاطِنُ فَلَيْسَ دُونَكَ شَىْءٌ.
إِقْضِ عَنِّى الدَّيْنَ وَ أَغْنِنِى مِنَ الْفَقْرِ
“Ey göklerin Rabbi, yerlerin Rabbi ve her şeyin Rabbi olan Allâhım! Tane ve çekirdeği patlatarak bitiren, Tevrat, İncîl ve Kur’ân-ı Kerîm’i indiren Allâhım! Perçeminden Senin tuttuğun her şerlinin şerrinden Sana sığınırım.
Her şeyin evveli Sensin; Senden evvel hiç bir şey yoktur. Her şeyin sonu Sensin; Senden sonra da bir şey yoktur. Zâhir (âyetleriyle açık olan) sensin; Senin fevkinde bir şey yoktur (hiç bir şey Senin kadar açık olamaz, çünkü en açık âyetler Senin varlığına ve birliğine delâlet etmektedir.) Bâtın (zâtıyla gizli) Sensin; Senin dûnunda bir şey yoktur (kimse Senin ilmine ve idrâkine mâni ve engel olamaz). Bana borcumu ödettir ve beni fakirlikten (kurtararak) zengin kıl.” (Müslim, Zikir:61; Ebû Dâvûd:5051; Tirmizî:3460; İbni Mâce:3873; İmam Ahmed:2/381; İbni Hibbân:7/427)
İbni Mes’ûd (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edildiğine göre, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Her kim her gece “Vâkı’a” sûresini okursa, ona aslâ fakirlik isâbet etmez.” (İbni Sünnî:680)
İhya’da zikredildiğine göre, Cumadan sonra şu duâyı okumak da müstehâbdır:
اَللّٰــهُمَّ يَا غَنِىُّ يَا حَمِيدُ يَا مُبْدِئُ يَا مُعِيدُ يَا رَحِيمُ يَا وَدُودُ! أَعْنِنِى بِحَلاَلِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَ بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ
“Ey zengin olan, bütün hamdler kendisine âit olan, Ey yoktan yaratan ve tekrar iâde edecek olan, Ey çok acıyan ve (dostlarını) çok seven Allâhım! Beni, helâlinle haramından ve fazl-u kereminle, senden başkaların(a muhtaç olmam) dan müstağni kıl.”
Bu duâyı en az üç, ortası beş, yedi, on bir kere okuyabilir. Meşâyıhtan bazısı bu duâyı yetmiş kere okuyanın kısa zamanda zengin olacağını nakletmişlerdir.
Mükâteb (sahibiyle belli bir ücrette anlaşıp onu ödediği zaman âzâd olacağına dâir anlaşan yazışmalı) bir köle Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)a gelerek, ağası ile anlaşmış olduğu parayı ödemekten âciz kaldığını arz ettiğinde, Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) ona:
“Rasûlullah(Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in bana öğrettiği bir takım kelimeleri sana öğreteyim mi ki; üzerinde Uhud dağı kadar borç olsa da, elbette bu kelimeler sayesinde, Allâh-u Te’âlâ onları sana ödettirir.” buyurmuş ve sonra yukarıda geçen bu duâyı:
اَللّٰــهُمَّ يَا غَنِىُّ يَا حَمِيدُ يَا مُبْدِئُ يَا مُعِيدُ يَا رَحِيمُ يَا وَدُودُ! أَعْنِنِى بِحَلاَلِكَ عَنْ حَرَامِكَ وَ بِفَضْلِكَ عَمَّنْ سِوَاكَ
ona öğretmiştir. (Tirmizî, Deavât:111; İthaf:3/271)
عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمَا: قَالَ رَسُولُ اللّٰهِ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ لَزِمَ اْلاِسْتِغْفَارَ، جَعَلَ اللّٰهُ لَهُ مِنْ كُلِّ ضِيقٍ مَخْرَجًا وَ مِنْ كُلِّ هُمٍّ فَرَجًا وَ رَزَقَهُ مِنْ حَيْثُ لاَ يَحْتَسِبُ
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in şöyle buyurduğunu rivâyet etmiştir: “Allah (Azze ve Celle) istiğfâra devam eden kimsenin her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her kederi için bir ferahlık sağlar ve onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır.” (Ebû Dâvûd, Vitir:26; İbni Mâce, Edeb:57; Ahmed İbni Hanbel:1/248)