İcma Hakkında Eubekir Sifil Hocaefendi

Ben icma takmam, icma olsa da uymam, icam da ne ki” diyenlere Ebubekir Sifil Hocaefendi’den uyarı:

Modern zamanlarda İslam’ın şu veya bu isim altında reformasyona tabi tutulması talebinde bulunanların, murad-ı İlahînin tesbiti konusunda İcma’ın herhangi bir önem ve fonksiyonu bulunmadığını söylerken, farkında olarak veya olmayarak zaman zaman İcma ile ihticac ettikleri bir vakıadır.

Bu insanlar İslam’ın reforme edilmesi gerektiği görüşünü dile getirdikleri her platformda, bu görüşün sadece kendilerine ait bireysel bir duruşu ifade etmediğini, aksine kendileri gibi düşünen başkalarının da mevcut olduğunu her fırsatta söyleme ihtiyacı hissediyorsa, bu durum, onların, bilinç altında İcma’ı bağlayıcı bir delil olarak gördüklerinin önemli bir göstergesidir.

Bir görüşün birçok kimse tarafından paylaşılıyor olması eğer o görüşe kuvvet kazandıran bir unsur olarak görülmeli ise, neden İslam Hukuku’nun 15 asırlık icmaları için de aynı şey geçerli olmasın? Üstelik varlığını asırlarca korumuş bulunan bu icma(lar), içinde, -Efendimiz (s.a.v) tarafından “en hayırlı nesiller” olarak nitelendirilmiş- Sahabe’nin ve onlardan sonra gelen kuşakların ortak kanaatlerini yansıtması olarak anlaşılması halinde dahi ayrı bir anlam ifade edecektir. Öte yandan, Mezhep imamları ve alimler tarafından hakkında farklı görüşler benimsenmiş olan -ihtilaflı- meselelerin oluşturduğu alanın da ilgi çekici biçimde aynı çevrelerce mızmızlanma gerekçesi olarak kullanıldığını görüyoruz.

Bu kesimin, hem İcma, hem de ihtilaflar vakıasına aynı biçimde itiraz etmeleri, kendi içinde ironik bir çelişkinin işareti olmakla kalmıyor, aynı zamanda bu meseleyi ne denli sathi bir bakış açısıyla değerlendirdiklerini de gösteriyor. İcma konusundaki itirazları, modem tavrın Kur’an ve Sünnet konusundaki argümanları ile bir arada değerlendirdiğimizde ortaya şöyle bir manzara çıkıyor: Kuran ayetlerinin -ahkâm ayetlerini kastediyorum- nasıl anlaşılması gerektiği konusunda alabildiğine “serbestçi”; Sünnet’i bize nakleden hadisler konusunda -haber-i vahid oldukları vb. gerekçelerle- yine alabildiğine ’redci’ olan bu anlayış marifetiyle bu iki temel kaynak ‘buharlaşmış” durumda, tema ise zaten aklımızı binlerce yıl öncesinde “dondurmak” anlamına geleceği için geçersiz!

Geriye kalan ise sadece “kişisel” yorumlar… Temel kaynaklan üzerinde böyle “aymazca” oynanan bir dinin, sahiciliğini, otantikliğini ve fonksiyonunu muhafaza edebileceğini kim söyleyebilir?Böyle bir yaklaşımla Allah Teala’nın bizden ne istediğini hangi “şaşmaz” ölçü tayin edecektir?…

Ebubekir Sifil Hoca( İslâm Ve Modern Çağ-1 / “İcma’ın Mahiyeti ve Epistomolojik Değeri” başlıklı yazıdan…)

PAYLAŞ