Dargın Müslümanları barıştırmanın önemi
Farklı atomlardan ve ruh-nefis gibi karşıt duygulardan yaratıldığı için karmaşık bir yapıya sahip olan insan, zaman gelir kendi iç dünyasında çelişkiye düşer ve duyguları arasında uyum sağlayamaz. Kendi iç dünyasında çelişkiye düşen ve duyguları arasında uyum sağlayamayan insanın, yakınları ve çevresi ile sürekli uyum içinde yaşaması düşünülemez. Eşler, kardeşler, akrabalar, komşular, arkadaşlar ve toplumlar arasında zaman zaman yaşanan tatsız
olaylar, tartışmalar, kırgınlıklar ve dargınlıklar insanın iç yapısından, yani nefsânî duyguların ruhsal duygulara üstünlük sağlamasından kaynaklanan olumsuzluklardır. Sonuçta nice aile yuvaları yıkılır, çocuklar sokağa terk edilir, akrabalık bağları kopar, komşuluk hakları çiğnenir ve toplumsal barış zedelenir.
Peki, bunun çözümü nedir?
Yüce Allah buyuruyor:
Mü’minler ancak kardeştir. O halde kardeşlerinizin arasını düzeltin
ve Allah’tan korkun ki rahmete (cennete) kavuşasınız. (Hucûrat – 10)
Batan geminin yolcularından bir kısmı korkunç dalgalarla boğuşarak ve kendi imkânları ile sahile çıkmayı başarsa da, genelde büyük çoğunluk dış yardım olmadan sahile çıkmayı başaramaz. İnsanların bir kısmı da nefislerinin onur, benlik, kin, kıskançlık ve intikam gibi duygularını aşarak sağduyuları ile dargın olduğu kimseler ile barışmayı başarsa da, genelde büyük çoğunluk nefsânî duygularını aşamaz ve dış yardım olmadan dargın olduğu kimseler ile barışamaz.
Bu nedenle Yüce Allah “kardeşlerinizin arasını düzeltin” buyurarak dış
yardımın gerekliliğine işaret ediyor ve bizi din kardeşlerimizin arasını bulmak için göreve dâvet ediyor.
Yüce Rabbimizin “kardeşlerinizin arasını düzeltin” emrini uygulamak
için hepimiz en yakınlarımızdan başlayarak, çevremizdeki küskünleri ve araları açık olan din kardeşlerimizi barışçı, uzlaştırıcı ve iki tarafa güven verici bir yaklaşımla barıştırmaya ve aralarını bulmaya çalışalım.
Sakın ha!
Karşıdan bakıp ve bana ne diye din kardeşliği görevimizi ihmal etmeyelim ve Allah’tan korkup rahmetine ve o güzelim cennete kavuşalım.
Yüce Allah buyuruyor:
Onların (küskünlerin) aralarını adâletle düzeltin ve her zaman âdil olun. Çünkü Allah âdil olanları sever. (Hucûrat – 9)
Arabuluculuk görevini üstlenenlerin, kimin haklı ve kimin haksız olduğunu araştırmaları ve haksızlığa uğrayanların haklarını almalarına yardımcı olmaları için Yüce Allah “aralarını adâletle düzeltin ve her zaman âdil olun” buyuruyor. Arabulucular tarafsız ve âdil davranma konusunda iki tarafa bu izlenimi verebilirlerse, kuşkusuz daha başarılı olurlar ve gerçekten çok sevap kazanırlar.
Çünkü ara açmak, yuva yıkmak ve din kardeşleri arasına fitne, fesat
sokmak ne derecede günah ise, arabuluculuk yapmak, bu konuda çaba
sarf etmek ve dargınları barıştırmak da aynı derecede sevaptır.
Peygamberimiz (s.a.v.) bir gün sahabelerine:
“Size (nâfile) oruçtan, namazdan ve sadakadan daha faziletli bir
şeyi haber vereyim mi?” dedi. (Sahabeler) “Evet ya Resûlallah!” deyince, “(Dargın olan) iki kişinin arasını düzeltmektir” buyurdu. (Ebû Dâvûd – Tirmizî)
Dargınları kırgınları barıştırmak ve aralarındaki ihtilaflı sorunları İlâhi adâlete uygun bir şekilde çözüme kavuşturmak için çalışıp çabalamak farz-ı kifâye olduğundan, Kuşkusuz farz olan ibâdetlerin dışında, nâfile namazdan, oruçtan, umreden, Kur’an okumaktan ve zikir yapmaktan daha faziletlidir.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Bir kimse (ara buluculuk yapıp) insanların arasını düzeltirse, Allah
da onun işini düzeltir. (Ara buluculuk yaparken) konuştuğu her
kelimesine bir köle âzad etmiş gibi sevap verir ve geçmiş günahları bağışlanmış olarak geri döner. (İsbehânî)
“Kolay olanı her kişi yapar, güç olanı ise ancak er kişi yapar” derler.
Ara açmak ve yuva yıkmak kolay olduğu için, onu her kişi yapar. Ara bulmak ve dargınları barıştırmak ise güç olduğu için onu ancak er kişiler yapar. İşte bu er kişilerden biri de, İstanbul’da medfûn olan Ebû Eyyüb (Eyyüb Sultan) hazretleridir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Hz.Ebû Eyyüb’e:
“Ya Ebâ Eyyüb! Sana çok kârlı (mânevî) bir ticareti haber vereyim
mi?” dedi. Hz. Ebû Eyyüb evet deyince;
Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki: İnsanların arası bozulduğu zaman, sen aralarını düzelt ve araları açıldığı zaman, sen aralarını bul, yaklaştır. (Taberânî- Bezzar)