Tadil-i Erkân nedir? Tadil-i Erkan nasıl yapılır?
Ta’dîl-i erkân ne demektir?
Namazın rükunlarını birbirine eşit ve denk bir şekilde yapmaya ta’dîl, namazın içindeki farzlara rükun ve çoğuluna erkân denir. Ta’dîl-i erkân namazın farzlarından ya da vâciplerinden olduğu halde ne yazık ki genelde bilinmiyor, bilinmediği için uygulanmıyor ve namazlar eksik kalıyor.
İmâm-ı Şâfi ile İmâm-ı Yusuf’a göre namazı ta’dîl-i erkân ile kılmak farzdır. Bu iki büyük müctehidin ictihadına göre ta’dîl-i erkânsız namaz kılan kimse namazın farzlarından birini terk ettiği için namazı geçersizdir ve iâdesi yani tekrar kılması farzdır.
İmâm-ı A’zam ile İmâm-ı Muhammed’e göre de namazı ta’dîl-i erkân ile kılmak vâcibdir. Bu iki büyük müctehidin ictihadına göre namazda unutarak ta’dîl-i erkânı terk eden kimsenin sehiv yani yanılgı secdesi yapması vâcib, kasten terk eden kimsenin ise namazı iâde etmesi vâcibdir.
Ta’dîl-i erkân nasıl yapılır?
Namazın içinde beş yerde ta’dîl-i erkân vardır; 1-Rükûda 2-Kavmede 3-Birinci secdede 4-Celsede 5-İkinci secdede. Namazı ta’dîl-i erkân ile güzelce kılabilmek için,
Rükû ve secdelerde acele etmeyip âzâların tam sakinleşmesini beklemeli ve en az bir defa tesbih edecek kadar beklemelidir. Rükûdan doğrulup ayağa kalkmaya kavme ve iki secde arasında biraz oturmaya da celse denir. Kavmede acele etmeyip ayakta biraz dimdik durmalı ve celsede de biraz oturup iki secdeyi hemen peşi peşine yapmamalıdır.
Daha fazla yük taşıyacağı için, çok katlı binaların direkleri daha kalın demirlerle ve daha kaliteli betonlarla güçlendirildiği gibi, dinin direği olan ve dini taşıyacak olan namazın da ta’dîl-i erkân ile daha fazla güçlendirilmesi zorunludur. Aksi halde binalar çöktüğü gibi din de çöker ve altında kalan insanların hem mânevî hayatı hem de gelecekleri söner.
Ebû Hureyre radıyallahu anhü diyor ki:
Bir kişi mescide gelip namaz kıldı, sonra Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in yanına
geldi ve ona selâm verdi. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) selâmına mukâbelede bulunduktan sonra:
“Kalk ve namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurdu.
O kişi dönüp yeniden namaz kıldı, sonra tekrar Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in yanına geldi ve selâm verdi. Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yine:
“Kalk ve namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurdu ve bu iş üç defa tekrarlandı. Üçüncü de o kişi:
“Seni hak Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, ben
daha güzelini bilmiyorum, sen bana öğretir misin?” dedi. Bunun üzerine,
Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu:
“Namaza kalktığın zaman önce güzelce abdestini al. Sonra Kıble’ye dön, tekbir al ve sonra Kur’an’dan bildiklerinden kolayına geleni oku. Sonra tatmin (âzâların sâkin) oluncaya kadar rükû yap. Sonra rükûdan kalk ve (âzâların sâkin oluncaya kadar) dimdik ayakta dur. Sonra tatmin oluncaya kadar secde yap, sonra secdeden kalk ve tatmin oluncaya kadar (iki secde arasında) otur. Sonra namazlarının hepsini bu şekilde kıl. (Buhârî-Müslim-Ebû Dâvûd-Tirmizî-Nesâî-İbni Mâce)
Adı Hallâd İbni Râfi olan bu kişi ya yeni müslüman olduğu ya da uzaktan
Medine’ye geldiği için diğer sahâbeler gibi namazı ta’dîl-i erkânı ile güzelce kılmasını bilmiyordu. Daha fazla yük taşıyacağı için çok katlı binaların direkleri daha kalın demirlerle ve daha kaliteli betonlarla güçlendirildiği gibi dinin direği olan ve dini taşıyacak olan namazın da ta’dîl-i erkânla güçlendirilmesi gerektiğinden, En büyük mânevî eğitimci olan Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki defa, “Kalk
ve namaz kıl, çünkü sen namaz kılmadın” buyurduğu halde yine aynı şekilde namaz kıldığını görünce ve üçüncüde “Ben daha güzelini bilmiyorum” diye itiraf edince, ta’dîl-i erkân ile nasıl namaz kılacağını ayrıntıları ile anlattı ve “Sonra namazlarının hepsini bu şekilde kıl” buyurdu.
www.ihvanlar.net