Hacca gitmeden ölenin “Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur.” hadisi ne demek?
Soru: “Kim kendisini Beytullah’a ulaştıracak kadar azık ve bineğe, yol vasıtasına sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur.” hadisini nasıl anlamalıyız? Haccın farz olduğunu bildiği halde imkânı olup da hacca gitmeyen kişi küfür üzere mi ölür?
Sağlıklı ve zengin olup hacca gitmek için herhangi bir engeli bulunmayan kimsenin haccı terketmesinde büyük bir vebal vardır. İslâmın beş esasından biri olan hac ibadetini yerine getirmediğinden dolayı imanı zayıflamış demektir. Bu duruma düşenlerin akıbeti tehlikelidir. İbadetin önemine binâen bu duruma düşülmemesi için, Hz. Ali (R.A.) den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz bizi şöyle uyarıyor:
“Kim kendisini Beytullah’a ulaştıracak kadar azık ve bineğe, yol vasıtasına sahip olduğu halde haccetmemişse onun Yahudi veya Hıristiyan olarak ölmesi arasında fark yoktur. Zira, Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: “Ona bir yol bulabilenlerin, gücü yetenlerin Beyti hac ve ziyaret etmesi ALLAH Teâlâ’nın insanlar üzerinde bir hakkıdır.”1-2
Yine bu manada Abdurrahman b. Sabit (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
“Bir Müslüman engelleyici bir hastalık, belirgin bir ihtiyaç ve zalim bir yönetici ve yönetim baskısı olmaksızın İslâm Dini’nin farz kıldığı haccı yapmadan ölürse o, iki ölüm halinden biri üzerinde: Dilerse Yahudi, dilerse Hristiyan olarak ölsün fark yoktur.”3 Buyurmuşlardır.
Bu iki hadis-i şerif, farz bir görev olduğuna inanıldığı halde mazeretsiz olarak haccı ertelemenin sonucunun ne kadar büyük bir tehlike olduğunu açıklamaktadır. Bu sebeple ölüm her an gelebileceğine ve sahip olunan imkânlar da yitirilebileceğine göre hac, bir an önce hayat programı içine alınmalıdır. Çünkü mezkur iki hadis-i şerifte hac yapmaya yetecek maddî imkânı olup da hacca gitmeyenler çok ağır bir üslupla tehdit edilmektedir: Hıristiyan veya Yahudi olarak ölme tehlikesi, yani küfür üzere ölmek. Bu ifade, tağliz yani “sakındırma ve korkutmada ağır ifade kullanma” gayesini gütmektedir:
Maddî imkâna rağmen farz olan haccı terk etmek, ya bunun farz olduğunu inkâr ve istihfaf yani hafife almaktan gelir, bu ise küfürdür, ya da emr-i ilâhî’ye isyandan gelir. Öyle ise küfre düşerek Yahudi veya Hıristiyan mertebesine inme tehlikesi ile baş başadır.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz de, haccı emreden âyet-i kerimeyi okuyarak, haccetmeyenin bu emr-i ilâhî’yi inkâr veya O’na isyan ettiğini ve dolayısıyla beyan ettiği tehdide delil getirmiş olmaktadır.
Hz. Ömer (R.A.) da şöyle demiştir: Düşündüm ki: Belli başlı şehir merkezlerine, birtakım görevli adamları göndereyim. Malî imkânı olup da hac yapmayan kimseleri tespit etsinler ve onlara cizye vergisini koysunlar. Onlar Müslüman değildir! Onlar Müslüman değildir!4
dipnot
(1-2) Âl-i İmrân sûresi:97; Tirmizî, Hac:3, No:812, 2/219
(3) İbn-i Ebi Şeybe, Musannef, Hac:269, No:1, 4/392; Darimi, Menasik:2; Beyhekî, es-Sünenül-Kübra, Hac, No:8743, 6/45
(4) Askalânî, Telhisul-Habir, 3/836, No:957