Diyanet, bari Samsun Müftüsü’nü yedirmesin!

Türkiye’de, dertlerinin ne olduğunu uzun zamandır anlayamadığımız tuhaf bir topluluk var.

Kendi hayat tarzlarına müdahalede bulunulmasına -haklı olarak- karşı çıkarken, başkalarının yaşam biçimine burun sokmayı görev edinmiş hastalıklı bireylerden oluşuyor bu topluluk.

Mezkur zümrenin, ekseriyetle laik-Kemalist zihniyetteki elemanlardan müteşekkil olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Kendilerini ilgilendirmeyen birtakım doğruların dile getirilmesi bile bu zevatı fena halde rahatsız etmeye yetiyor.  

İşlerine gelmeyen bir hadise yaşandı mı, anında kızılca kıyamet kopartıyorlar, nasırlarına basılmışçasına hemen ayağa fırlıyorlar. 

Samsun İl Müftüsü Veysel Çakı’nın namazla ilgili geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamalarda da gördük bunu. 

Baksanıza, sırf “Allah’ın huzuruna çıkılamayacak kıyafetle camiye gelinmesi doğru değil. Düşük bel ve yırtık pantolonlar ibadete uygun düşmüyor”dediği için, laikçi tayfa oracıkta tefe koydu Veysel Hoca’yı.

Gördünüz, “namazda gözü olmayan” işbu tayfa, hocaefendinin altına imza atılacak sözlerine pespaye bir biçimde itiraz etti. Alnı secde görmemiş tipler, İslamî bir prensibin hatırlatılmasına dahi tahammülleri olmadığını bir defa daha gösterdi.

Müftü Bey’in sözleri, malum medyada olduğu gibi verilse yine neyse. Fazla üzerinde durmayıp geçeceğiz. Lakin adamlarda(!) utanma yok.

Geçmişte, keçisi çalınan bir müftüyü “Müftü keçi çaldı” diye lanse ettikleri yetmezmiş gibi, şimdi de bir başka müftüyü karalamaya çalışıyorlar.  

Kimisi müftünün sözlerini cımbızlıyor, kimisi ise tamamen çarpıtıyor.

Hocaefendi, “Kimseye düşük bel ve yırtık pantolonlarla camiye gelmeyin demem, ancak camiye gelen insan da toplum içine çıkabileceği ve kimseyi rahatsız etmeyen kıyafetle olmalı” diyor, ahlaksızlar “Müftü ‘Düşük bel kotla camiye gelmeyin’ dedi” diye eğip-büküyor. 

Müftü Bey “Rükuya eğildiğiniz zaman arka tarafınızın açılmamasına, cemaatin dikkatinin dağılmamasına özen gösterin” uyarısında bulunuyor, edepsizler “Müftü işi gücü bıraktı ‘çatal’a taktı. Asıl sapık bunlar. Erkeğin ‘çatal’ının görünmesi şehvet mi uyandırıyor sizde?” gibi ipe-sapa gelmez yaklaşımlarla kin kusuyor. 

Söylesenize, tertip ve düzen açısından gençlere şuurlu davranma tavsiyesinde bulunulmasının neresi “kıyafet tercihleri üzerinden dayatma”oluyor Allah aşkına?

Müftünün “dinin kriteri”ni gayet nazik bir üslupla izah etmesi, nasıl“Camiye girişte müftü kriteri” şeklinde iğrenç bir şekilde ters yüz ediliyor?

Şurası muhakkak ki, her yerin kendine özgü bir giyinme şekli vardır. Eğer camiye gidiyorsanız, kimseyi rahatsız etmeyecek, bilhassa Allah’ın huzuruna çıktığınızı hissettirecek bir kıyafet giymeniz gerekir. En basit iş görüşmesine bile gayet özenli gidilirken, Allah’ın huzuruna lakayt bir şekilde çıkılmaması lazım gelir.

Tabii ki bunları tescilli din düşmanlarının anlamasını beklemiyoruz. Bizim bu din düşmanlarından tek beklentimiz, anlamadıkları hususlara burunlarını sokmamaları. Bilmedikleri konularda yerli-yersiz ahkâm kesmemeleri.

Siz kendi hayatınızı dilediğiniz gibi yaşayın beyler! Ama dinlerinin gereklerini yerine getiren ve bunun için de İslamî kurallara riayet etmeye çalışan mütedeyyin insanlara da karışmayın lütfen.

Ne diyelim, cemaatine yalnızca tesettür ayetlerinin tefsirini aktardı diye malum medya tarafından lince uğrayan İhsan Şenocak’ı kurda-kuşa yem eden Diyanet, umarız Samsun Müftüsü Veysel Çakı’nın arkasında dimdik durur da alçakların hevesleri kursaklarında kalır.

Tek tesellimiz bu olsun bari.

Rasim Bolbol – Yeni Akit

PAYLAŞ