ŞEYTAN’IN KADİM AHDİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
Allah (azze ve celle) insanoğlunu belli bir fıtrat üzere yarattı. Vaz ettiği kanunlar ve gönderdiği kitaplarla da bu fıtrata uygun işler yapmasını emretti insü cinne. Bu hakikat bir hadis-i kudsîde şöyle dillendirilmektedir:
“Ben kullarımın tamamını hanifler olarak yarattım. Şeytanlar onlara geldi ve kendilerini dinlerinden saptırdı. Helal kıldığım şeyleri onlara haram kıldılar ve bana şirk koşmayı telkin ettiler.”[1] Ayrıca Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’ nün tüm doğanların fıtrat üzere doğduğunu haber veren hadisi de [2] fıtratın yaratılışımızdaki vazgeçilmezliğini ortaya koyuyor.
Hadis-i kudsî’de de ifade buyrulduğu üzere Şeytan (lar)’ın bütün gayretleri bu fıtratı değiştirmek hedefine matuftur. Zira İblis Adem (aleyhisselam)’e secde etmeme cürmüyle başlattığı isyan ve tuğyan hareketinin misyonunu şöyle dile getirmişti:
“Yemin ederim ki, kullarından belli bir pay edineceğim” demiştir. “Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler” (dedi). Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.”[3]
İnsanlık yaratılandan beri kainatta meydana gelen bütün cürümlerin temelinde yatan gerçek bu ayettedir. İnsanoğlu Allah (azze ve celle) ’ın emrinden çıkıp şeytanı dinlediği an ona pay vermiş olmakta ve yaratılmış olduğu fıtrata aykırı davranmaktadır. Geçmiş ümmetlerin helak olmasına sebep olan terazide hile, toplu isyanlar, cumartesi yasağını çiğneme, putlara tapınma, ebedî kalacakmış gibi dünyaya taparcacına imar etme, zina, livata, hırsızlık gibi bilcümle günahlar hep bu ahdin bir tezahürüydü.
Kadim zamanda yaptığı ahde sadık kalabilmek için fıtratı değiştirmeye çalışan İblis bu noktada insanoğlundan bir pay alma peşinde olmuştur her dem. Bu,kıyamete kadar değişmeyecek bir kanundur da aynı zamanda.
Ne yazık ki insanoğlu kendisine her türlü nimeti bahşeden ve onu müstakim bir fıtrat üzere yaratan Allah (azze ve celle) ’a ibadet etmek yerine nefis veşeytanın azgın arzularının kurbanı olmuş ve olmaktadır. Cenab-ı Hak bu hakikati bir ayet-i kerimede şöyle ifade buyurur: “Andolsun İblis, onlar hakkındaki tahminini doğruya çıkardı. İnanan bir zümrenin dışında hepsi ona uydular”[4]
Göz açtığımız her gün ve eriştiğimiz her zaman diliminde Şeytan’ın bu ahdini gerçekleştirmesine yardımcı olacak ve “fırtratta cedelleşme” tabiriyle ifade edilebilecek bir proje ile karşı karşıya kalıyoruz. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” başlığı altında gündemimize taşınan son proje ise Şeytan’ı bile mesai yaptırmayacak cinsten. Sırf ama sırf, insana yaratıldığı fıtrata uygun vazifeler yükleyen Allah (azze ve celle) ’ın dediği olmasın diye insanı insanlıktan çıkaracak işlere baş vuran bu azgın topluluk külliyen helak olmamıza sebep olacak.
Bu çılgın projeler eşliğinde neslimiz ve istikbalimiz büyük bir kıyım ve yıkıma hazırlanırken büründüğümüz bu sessizlik gazab-ı ilâhîyi celb edecek üzerimize. Ekseriyetini Müslümanların oluşturduğu topraklardaki bu cılız karşı koyuş Benî İsrâil’deki kafirlerin Davud ve İsa (aleyhimesselam)’nün diliyle lanetlenmiş bir topluluk olmalarının sebebini anlatan şu ayet-i kerimeyi hatırlatsın bizlere:
“Onlar, işledikleri kötülükten, birbirini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Andolsun yaptıkları ne kötüdür!” [5]
ÖMER FARUK KORKMAZ
————————————
[1] Müslim, “Kitâbu’l-Cenne ve Sıfati Na’îmiha ve Ahkâmihim” No: 2865, Ahmed b. Hanbel, Müsned, XIX, 32, No: 17484, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, No: 2933, el-Mu’cemu’l-Kebîr, No: 987, Bezzâr, Müsned, No: 3491, İbn Hibbân, Sahih, No: 654
[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, XII/104, No: 7181, Mâlik, Muvatta, “Kitâbu’l-Cenâiz”, No: 571, Buhârî, “Kitâbu’l-Cenâiz,” No: 1293, Ebu Nuaym, Müsned, No: 2062, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, No: 1984, el-Mu’cemu’l-Kebîr, No: 826, Bezzâr, Müsned, No: 4515, İbn Hibbân, Sahih, No: 128
[3] Nisâ, 118,119
[4] Sebe, 20
[5] Maide, 79