EKONOMİK KRİZE BİR DE BÖYLE BAK!
Mümin her şeyden önce yaşadığı çağa, çağın ahval ve sıkıntılarına Allah (azze ve celle) ve Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)’nün gösterdiği zaviyeden bakabilen adam demektir. Kur’an-ı Hakim müminler için en düzgün yola hidayet eden bir rehber[1] ve bizi daraltan sıkıntılarımız için de bir şifa kaynağı[2] olduğuna göre hal çaremiz için ona bakmamız gerekir.
Katade (radıyallahu anh)’nin ifadesiyle Kur’an bize hastalığımızı da devamızı da göstermektedir: Hastalığımız günahlarımız, devamız ise istiğfardır.[3] Zira âyet-i kerimede belirtildiği üzere başımıza gelen her nevi musibet işlediğimiz günahlardan kaynaklanmaktadır.[4] Kur’an’a iman etmiş bir Müslümanın başına gelen olumsuzluklara mutlaka bu zaviyeden bakması gerekmektedir.
Fakat ne yazık ki madde ile münasebetimizin bir hayli fazlalaştığı çağımızda filhakika Allah (azze ve celle)’tan bir bela olarak gelen olumsuzlukların çareleri yine madde planında masaya yatırılarak aranmaktadır. Mesela şu an gündemi fazlasıyla meşgul eden ekonomik kriz…
Bütün televizyon kanallarının verdiği haberler, uzmanların yaptığı tahliller krizi duyurmuş olmak veya konuşmamış olmamak için birkaç kelam etmekten ibaret kalıyor. Mesele etrafında söylenen hiçbir şey sadra şifa olacak nitelikte değil. Çünkü bunların tamamı teşhisi konmamış bir hastalığın teşhir edilmesinden ibaret havanda su dövme faaliyetleri… Arızanın kökenine ineceksin kardeşim, kökenine…
Selef-i salihin zamanında “غلت الأسعار / fiyatlar yükseldi ” dendiğinde şöyle derlermiş hemen: “أخفضوها بالاستغفار /istiğfar ile onları düşürün.” Ne yazık ki maddeperest olmuş bir çağın insanları olarak bu gerçeği bir türlü kavrayamadık biz.
Allah (azze ve celle)’ın kanunlarına yok hükmü çekilmişken, akaid noktasındaki istikamet son derece bozulmuşken,
Okullarımızda ve şehirlerimizde zina bu denli yaygınlaşmışken,
Büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkemizde faizin bulaşmadığı ocak neredeyse kalmamışken,
Müslümanlarda “din, iman, ahiret” diye bir dert ve hassasiyet kalmamışken,
Erkeklerimizde iffet işportaya çıkmış ve kadınlarımızda haya yok denecek kadar azalmışken, kadın- erkek münasebetlerindeki fıkhi hükümlerle dalga geçilmişken,
İslam’ın güncellenmesi gerektiği savunulmuşken,
her platformda Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem)’ın bizden bir farkı olmayan sıradan bir insan olduğuna vurgu yapılıyorken ne bekliyorduk biz? Halimiz çok iyi olduğu için Cenab-ı Hak ödüllendirecek miydi bizleri? Tabii ki ekonomik kriz olacak, tabii ki elin gavuru pervasızca tehdit edecekti bizi.
Gücü, imkanı, kitlesi olan insanlara ve özellikle Diyanet’e sesleniyorum buradan: Ülkenin dört bir yanında toplu tövbe programları düzenleyerek tövbeye davet edin bizleri!
Kur’an-ı Hakim’in ifadesiyle: “Ey müminler topluca tövbe edin”[5] diye haykırarak kurtarın müminleri! Yunus (aleyhisselam)’un kavmi azabın geleceği sırada topluca tövbe ettikleri için kurtulmuşlardı,[6] bugün biz de kurtulabiliriz bu belalardan.
Yeter ki boş lakırdı mesabesindeki şu fuzuli laf ebeliklerini bırakarak arızanın menşeine odaklanalım. Ve meseleyi madde planındaki bu boş gürültülerle ele almanın da Şeytan’ın bir projesi olduğunu idrak edelim artık.
ÖMER FARUK KORKMAZ
———————————-
[1] İsra, 9
[2] Yunus, 57
[3] Beyhaki, Şu’abu’l-Îmân, No: 7146
[4] Şûrâ, 30
[5]Nur, 31
[6] Yunus, 98