Tarikat/Cemaatlere taş atanlara Ebubekir Sifil Hocadan da cevap var
“İslamî görünümlü” suç örgütleri vesilesiyle yaşanan tartışma bağlamında birkaç noktaya dikkat çekmek istiyorum:
1. Bu profesyonel örgütlerin, insanımızda birebir karşılığı olan dinî motiflerle örülü bir dil kullanarak ortaya çıkması ve taban edinmesi şaşırtıcı olmamalıdır.
2. Kadim düşmanlarımızın bu topraklar üzerindeki emeli sürdükçe, 2 asırdan beri kullandıkları “içten çökertme” metotlarına her gün yenilerini ekleyerek yola devam etmeleri eşyanın tabiatındadır. Maşaya değil, onu tutan ele yoğunlaşmak gerekir.
3. Bu vakıa, “maşayı tutan eller”le bir ilişkisi olmayan, el’an bu toprakların İslamî kimliğinin tabii varisi/temsilcisi durumundaki cemaat ve tarikatlar üzerinde oluşturulmak istenen olumsuz algının çirkin bir manipülasyon çabası olduğunun anlaşılmasında önemlidir.
4. O eller sadece o maşaları değil, başkalarını da tutuyor. İnsanımızın din algısının dönüştürülmesini misyon edinmiş kimi çevrelerin, aynı zamanda insanımızı; genetik kodlarına, aidiyetlerine, kültürüne, kimliğine yabancılaştırmaya dönük ısrarlı çabaları iyi okunmalıdır.
5. Dinlerarası diyalog çalışmalarını başlatan/sürdüren FETÖ, A.O. gibi örgütlerle selefsiz, mezhepsiz, tarikatsız, cemaatsiz “seküler müslüman” sektler oluşturmayı hedefleyen modernist, mealci kesimin din anlayışındaki ilginç kesişmeleri gözden kaçırmak büyük bir hata olur.
6. Bu kesimin “cemaat/tarikat karşıtı” söylemle bir yandan “gelenek”e indirgediği dinî kimliği modern değerler lehine yıpratırken öte yandan İbrahimîlik, Nuhîlik, Deizm, Evrim, Reenkarnasyon… vd. seküler modern projelere yandaş/paydaş olması elbette tesadüf değildir.
7. Şimdilerde kanal kanal gezip cemaatları/tarikatları gözden düşürmek için bütün hünerlerini sergileyen bir kısım ilahiyatçılar söz konusu olduğunda, bu ülkede yaşanan “askerî darbeler serisi” rezaletinin son halkasının fetvacılarını hatırlamamak mümkün değil. O ilahiyatçılar bir de kitap yazmıştı darbecilerin yaptığı işin “İslam’ın gereği” olduğunu ve “irtica” ile “gerçek İslam’ın bir ilişkisi olmadığını anlatmak için!! Kimse onlara bakarak bütün ilahiyat camiasını “darbeci” ilan etmeyi düşünmedi bu ülkede.
8. Şimdinin seküler fetvacıları “irtica” yerine “gelenek”, “uydurulmuş din” gibi güncellenmiş kavramlarla insanımızın genetiğiyle oynuyor. Bu söylemin; darbecilerin, masonların FETÖ ve A.O. gibi örgütlerin terviç ettiği İslam anlayışıyla örtüşmesi tesadüf değil.,
9. Cemaatları/tarikatlar da gerektiğinde özeleştiri yapmaktan kaçınmamalıdır. Varisi oldukları mirasın ağırlığıyla mütenasip olarak özellikle çağı müstakim çizgide anlayıp yorumlama kapasitesine sahip, İslamî İlimler alanında otorite kadrolar yetiştirmeyi hedeflemelidirler.
10. Sahih İslamî çizginin ihya, neşir ve idamesi buna bağlıdır. İçe kapalı, dünyadan habersiz, İslamî İlimler tahsili adına “giriş” seviyesi metinlerin tedrisiyle sınırlı müfredatlarla yetinmek sürdürülebilir değildir. Önce bakış açısının, sonra müfredatın değişmesi gerekir.
11. Seküler çağın müslümanları vakumlamasının önünde bir set gibi durması gereken bu yapılar -en azından bir kısmı- dünyevîleşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Dünyevîleşme deyip geçmeyin; inandığını yaşamayı bırakıp, yaşadığına inanma süreci böyle başlıyor.
Ebubekir Sifil Hocaefendi