Televizyonun beyni ele geçirme özelliği
Televizyonun en büyük silahının “tekrar” olduğunu biliyor muydunuz?
Mesela bakınız Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir şeyi üç kere tekrar ederek sahabelerine anlatırdı.
Şimdi bu tekniği, beynimizi ele geçirmek amacıyla televizyon yayınlarında kullanıyorlar.
Beyin hayal ile gerçeği ayırt edemiyor. Güzel bir düşünce ya da hayal bizi mutlu ederken tam aksi gerçek olmasa bile kötü birşey hakkında ya olursa diye düşünmek bile bizi mutsuz eder, korkutur. Mesela evinize hırsız girdiğini hayal edin. Korku ve heyecan hemen sizi sarmaya başlar. Film sektörü de bunun için vardır. İzlerken hiçbirimiz bu gerçek değil diye düşünmeyiz. Heyecanlanırız,üzülürüz,gerçekmiş gibi etkileniriz.
Beynimizin hafıza bölümü unutmaya programlı. Unutmak bir nimet.. Bir gün içerisinde bile bir çok şey konuşuyoruz, dinliyoruz, izliyoruz. Duyduğumuz ya da okuduğumuz bir şeyi önem derecesine göre üç saniyeden başlayarakbir kaç gün, bir kaç hafta içinde unutuyoruz. Ancak tekrarlanan bilgileri beyin kaydediyor.
Mesela bir film izlediniz, bir hırsızlık ya da cinayet haberi duydunuz, sizi çok etkiledi. Aklınızdan çıkmıyor. Her hatırladığınız da tekrar etmiş olduğunuz için beyin, önemlidir diye sizin için kaydediyor. Ya da dizi ve filmler de birbirine benzer konular sürekli işleniyorsa verilen mesajlar etkili ve kalıcı oluyor. Masal ve hikayelerin insanları etkilemesi de beynin gerçek ve hayali ayırt edememesinden kaynaklanıyor. Gerçek olmadığını biliyoruz ama dinlerken veya okurken gerçekmiş gibi algıladığımız için etkileniyoruz. Çocuklar masallardan çok etkilenir. Aynı masal ne kadr çok tekrar edilirse masalın içindeki mesajın kalıcılığı ve etki gücü artar.
Beyin için önemli bir bilgi de beynimizin sağ ve sol bölüm olam üzere iki bölümden oluşuyor. Sağ taraf yeni glen bilgilerle, sol taraf eski gelen bilgilerle çalışıyor. Gelen bilgiyi sağ taraf alıyor, bilgi tekrar edilmiyorsa bir süre sonra siliniyor. Bilgi tekrar ediliyorsa sol taraf kayda geçiyor. O artık bize ait bir bilgi olutyor. Eğer o bilgi davranışa sebep olacak bir bilgiyse bilgi davranışa dönüşüyor ve otomatik sisteme geçiyor. Artık düşünmeden yapıyoruz.
Şimdi televizyon başından kalkmadan yetişen bir nesli düşünün. Bu nesil nasıl zehirleniyor, ne ile zehirleniyor bunları da bir düşünün ve tehlikenin farkına varın.
1 saatlik film boyunca kaç kere cinseli dürten, öpüşme sahnesi, sarılma sahnesi, aşk sahnesi geçiyor? Bunların hepsi beyni etkilemek için yapılan tekrardır.
Film içinde bolca tekrar edilen sözler, sahneler, hareketler, tavırlar… Hep beynimizi etkileyip istenilen şeyin yerleşmesini sağlar.
Böylelikle uzaktan yapılandıran bir toplum haline geliriz ki, bu yapılandırmanın İslami olmayacağını da takdir edersiniz.
Tehlikenin farkına varmak demek öncelikle kendimizden başlayarak televizyondan uzaklaşmamız ve sonra çevremize de bu pozitif düşünceyi yaymamızdır.
Mahmud Efendi Hazretlerimizin dediği gibi: “Televizyon biz batırır, cehenneme yatırır.”
www.ihvanlar.net