Allahu Teala rüyada görülür mü?
Mevcut olan her şeyin aynı zamanda da görülebilir olması şeklindeki kaide üzerinden hareket eden âlimler Allah Teâlâ’nın rüyada görülebileceğini söylemişlerdir.
Bu duruma göre her mümin imanı hasebince Rabbi’mizi bir şekilde görecektir. Ancak bu görünen şekil ve misalin asla Allah Azze ve Celle’nin bi zatihi zatı olduğu söylenemez.(1)
Görünen sadece bir tür kalbî müşahededen ibarettir. (2)
Bunu şöyle de izah edebiliriz: Bilindiği gibi Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) gördüğü bir takım rüyaları farklı şekillerde tabir etmiştir. Bu da hali hayatımızdaki bir takım şeylerin misal aleminde farklı şeylere tekabül etmesinden kaynaklanmaktadır. Rüyada görülen sütün İslam, ipin de Kur’anla tabir edilmesi gibi. Bunların bir birinin misli olduğunu söylemek mümkün değilse de misali olduğu söylenebilir. Şu halde Allah Azze ve Celle’nin görülmesi de onun bir misli kabilinden olmayıp misali kabilinden değerlendirilmelidir. (3)
Görülebileceğini savunanlar delil olarak Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)’in “Rabbimi rüyamda en güzel surette gördüm” şeklindeki hadisine dayanmaktadırlar. (4) Ayrıca “Biz sana gösterdiğimiz rüyayı ancak insanlara bir imtihan olsun diye gösterdik” (5) şeklindeki ayet-i kerime de Allah Teâlâ’nın Dünya’da görülebileceğini göstermektedir. Abdullah b. Abbas ve Cumhur sahabenin görüşü de budur. (6)
Rivayette de belirtildiği üzere Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem)bi zatihi rüyasında Allah Teâlâ’yı gördüğünü belirtmektedir. Lakin Allah Teâlâ’nın görülemeyeceğini savunanlar bu noktada şöyle bir soru sormaktadırlar: Rüyada görülen şey mutlaka belli bir surete bürünmüş bir şeydir. Allah Teâlâ ise suret ve şekilden münezzehtir. Şu halde Allah Teâlâ’nın rüyada görülebileceği nasıl söylenebilir? Bu soru şöyle cevaplandırılmaktadır: Bu hayal varlığıdır. Hayalde ilim süt şeklinde gözükebilirse de hakikatte onun bir suret ve şekli yoktur. Belli bir surette tecelli etmek o surete bürünmek ve hulul etmek anlamına gelmez.” (7)
Rivayet üzerinde konuşurken sergilenebilecek en doğru tavır, manasını Allah ’a tevdi edip her hangi bir şekil ve suret düşünmemektir. Selefin yolu da budur zaten. Allah Teâlâ şanına yakışır bir şekilde Nebi ’ye kendisini göstermiştir demeli ve sözü burada bitirmeliyiz.(8)
İki görüşün arasını cem açısından Ali el-Kâri’nin şu tahlilini aktaralım: Allah Teâlâ’nın görülebileceğini söyleyenler sıfatlarının tecelli etmesi anlamında bir görünürlükten bahsetmektedirler. Görülemeyeceğini iddia edenlerin kastı ise zatıyla tecelli etmesidir. (9)
Selef’ten bazılarının Allah Teâlâ’yı rüyalarında gördükleri nakledilmektedir. Sözgelimi İmam Ebu Hanife rüyasında Cenab-ı Hakk’ı gördüğü ve ona “Mahlûkatın senin azabından neyle kurtulabilecek” diye sorduğu,(10) Ahmed b. Hanbel rüyasında Allah Azze ve Celle’yi gördüğü ve ona “amellerin sana en yaklaştıranı nedir?” diye sorduğu, Kıraat imamlarından İmam Hamza’nın Allah Teâlâ’yı rüyasında gördüğü ve ona Kur’an okuduğu gibi nakiller bu rivayetler arasındadır. (11)
ÖMER FARUK KORKMAZ
______________________________________________________________
[1] Bu noktayı kavrayamayan ve bunun bir müşahededen ibaret olduğunu anlayamayan es-Sekkâf gibileri kesinlikle Allah Teâlâ’nın görülemeyeceğini iddia etmektedirler. Bkz. Hasen b. Ali es-Sekkâf, “Ru’yetullâh fi’d-Dünyâ ve’l-Âhire”, Daru’l-İmami’n-Nevevî, Ammân, Ürdün, 2007, B.II
[2]-Saduddin et-Taftazânî, “Şerhu’l-Akâid”, s. 135, Âsitâne, İstanbul, b.ve trh: yok
[3] Süleyman el-Uceylî, “a.g.e.”, s. 470
[4] el-Lâlekâi, “Şerhu Usûl-i İ’tikadi Ehli’s-Sünne ve’l-Cemaa”, No: 919, ed-Darekutnî, “Ru’yetullah”, No:227-8 vd. Tirmizi, “Sünen”, Tefsiru’l-Kur’an, No: 3234
[5] Kur’an, İsra, 60
[6] Muhammed Said Ramazan el-Bûtî, “Kübra’l-Yakîniyyâti’l-Kevniyye”, s. 174 Daru’l-Fikr, Dımeşk, 2010
[7]Muhammed Abdülaziz el-Ferhâri, “en-Nibrâs”, s. 368, Asitâne, İstanbul, 2009
[8] Muhammed Abdurrrahman el-Mübarekfûrî, “Tuhfetu’l-Ahvezî”, IX/102, Daru’l-Fikr
[9] Ali el-Kâri, “Şerhu’ş-Şifa”, I/430
[10] İbn Abidin, “Haşiyetu Reddi’l-Muhtâr”, I/144, Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut-Lübnan, 1994, B.I
[11] Abdullah Sıddık el-Gumari, “el-Hâvî fî Fetâvâ”, s. 70, Mektebetu’l-Kâhire, Mısır, 2008, B.III