وَبَشِّرِ الَّذِين آمَنُواْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِن ثَمَرَةٍ رِّزْقاً قَالُوا هَذَا الَّذِي رُزِقْنَا مِن قَبْلُ وَأُتُوا بِهِ مُتَشَابِهاً وَلَهُمْ فِيهَا أَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ

İman edip de iyi salih amel (Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan ibadet ve güzel işler) işleyenlere içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele! O cennetlerdeki bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikçe: Bundan önce dünyada bize verilenlerdendir bu, derler. Bu rızıklar onlara (bazı yönden dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için cennette tertemiz eşler de vardır. Ve onlar orada ebedi kalıcılardır.

(Bu ayette, dünyada Müslüman olup Allah’ın rızasını kazanaak amel ve hasenatta bulunup mümin olarak ahirete göçen kimselerin alacakları mükafatalr anlatılmış, orada cennetliklere verilen nimetlerin dünyadakine benzediğine işaret edilmiştir. Ancak, ahiret nimetlerinin dünyadakilerle aynı olduğu düşünülmemelidir. Nitekim Buhari’nin “Bedü’l-halk” bahsinde rivayet ettiği birhadiste “Cennet ehline gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, kalplerinden bile geçmeyen nimetler verilir” denmiştir)