Ashabın Tevessülü (Duada aracı koyması)


İnkarcılara karşı deliller sıralamaya devam ediyoruz. Müslümanları şirkle suçlayanlar bilmeden bir hayra da vesile oluyorlar. Tabi bu hayrın onlara bir getirisi olmayacak. Onlar inkar ettikçe biz karşı çıkılmaz delilleri ortaya koyuyoruz. Böylelikle hem ağızlarına kilit vuruluyor hem de Müslümanlar şuurlanıyor… İlim meydana çıkıyor…
   Taberani (Rahimehullah) “Kebir”inde rivayet ettiğine göre Sevad ibni Karib (Radıyallahu anh) söylediği bir beyitte şöyle demiştir: (Türkçe meali)
“Şahitlik ederim ki Allah’tan gayri Rab yoktur,
Ve sen her gaybî haberde güvenilensin,
Şüphesiz sen vesile bakımından
Rasullerin Allah’a en yakınısın
Ey tertemiz kıymeti babaların oğlu,
Ey gönderilenlerin en hayırlısı
Sana gelen dini bize emret
Saç örglerini ağartacak kadar ağır da olsa!
Hiçbir şefaatçinin, Sevad bin Karib’den
Çekirdek kadar bir sıkıntıyı bile
Gideremeyeceği o günde sen ol bana şefaatçi.” (Taberani, el-Muc’meu’l Kebir, no:642, 7/92; İbni Hacer, Fethu’l Bari, no: 3653, 7/180)
   Yine Resulüllah’ın halası Safiye (Radıyalahu anha) Peygamberimizin vefatından sonra şöyle demiştir:
“Ey Allah’ın Resulü! Ümidimiz sensin,
Sen bize çok iyiydin, sert değildin.”
ÂMA SAHABE’YE RESULÜLLAH’IN ÖĞRETTİĞİ DUA
   Âma bir adam Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gelerek: “Ya Resulallah! Allah’a dua et de benim gözlerimi açsın” dedi. 
   Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: “İstersen dua edeyim, fakat sabredersen o daha hayırlıdır.” buyurdu.
   Adam: “Dua ediniz” dedi.
   Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de adama, adab ve erkanına riayet ederek güzelce abdest alıp şu duayı okuyarak Allah’a yalvarmasını emretti:
   “Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Bu hacetimin görülmesi için Rahmet Nebisi olan Peygamberin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise Sana yöneliyorum. Ey Allah! Onu bana şefaatçi kıl.”
   Adam bunu yapar yapmaz gözleri açılmış olarak geri döndü. (Tirmizi, Deavat: 119, no: 3578, 5/569; İbni Mace, İkamet: 189, no:1385, 1/441)
   Bu hadis-i şerifi Tirmizi (Rahimehullah) “Sahih”inde, İbni Mace (Rahimehullah) “Sünen”inde, Hakim (Rahimehullah) “el-Müstedrek” adlı eserinde sahih senetle rivayet etmişlerdir.
   Celaleddin es-Suyuti (Rahimehullah) da “El-Camiu’l-Kebir ve’s-Sağir”inde zikretmiştir.
   Tevessülü inkar edenler “bu olay ancak Resulüllah hayattayken olmuştur”diyemezler. Zira bu duayı ashab-ı kiram ve tabi’iler Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra da ihtiyaçlarının yerine getirilmesi için okumuşlardır.
   Taberani ve Beyhaki (Rahimehumullah)ın rivayet ettiğine göre: bir adam Hazreti Osman (Radıyallahu anh)ın halifeliği sırasında bir ihtiyacı için durmadan gelip giderdi. Fakat hazreti Osman (Radıyallahu anh) ne onun işine bakardı, ne de onunla ilgilenirdi.
Adam bu halini bahsi geçen hadisin ravisi Huneyf oğlu Osman (Radıyallahu anh)a şikayet etti. O da adama: “Git güzel bir abdest al, sonra mescide gelerek namaz kıl ve: ‘Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Rahmet Nebisi olan Senin Peygamberin Muhammed ile Sana yöneliyorum. Ey Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)! İhtiyacımın temini için seninle Rabbime yöneliyorum” de ve ihtiyaçlarını söyle” dedi.
   Adam hemen gitti, kendisine denileni yaptı. Sonra halife hazreti Osman (Radıyallahu anh) ın kapısına gelince hemen kapıcı gelip adamın elinden tutarak hzreti Osman’ın huzuruna çıkardı.
   Hazreti Osman (Radıyallahu anh) adamı yanına oturttu ve “ne ihtiyacın varsa söyle” dedi. Adam da halini anlattı. Hazreti Osman (Radıyallahu anh) da isteklerini hemen yerine getirtti ve “Bundan sonra da ne ihtiyacın olursa derhal bana haber ver” dedi. Adam Hazreti Osman’ın yanından çıktığı vakit İbni Huneyf (Radıyallahu anh) ile karşılaştı ve ona: “Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bana o sözleri söyleyinceye kadar ihtiyaçlarıma bakmıyordu.” Dedi.
   İbni Huneyf (Radıyallahu anh) da: “Yemin erdim ki o sözleri ben söylemedim. Fakat Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gözleri görmeyen bir ama gelerek halinden şikayet ettiğine şahit oldum.” Dedi ve daha önce geçen hadis-i şerifi zikretti. (Taberani, El-Mu’cemu’l-Kebir, no:8311, 9/31)
   İşte bu Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in vefatından sonra yalpan tevessül ve nida (çağrı)dır.
   Beyhaki ve ibni Şeybe (Rahimehullah)ın rivayetlerine göre Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) ın hilafeti sırasındaki kuraklık ve kıtlık olmuştu. Ashabtan Haris oğlu Bilal (Radıyallahu anh) Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in kabrinin başına vararak: “Ya Resulallah! Ümmetin için Allah’dan yağmur iste, onlar helak olmak üzereler” dedi…
Görüldüğü üzere sahabeden Haris oğlu Bilal, Peygamber Efendimizin kabri başına giderek yağmur için Resulüllah’ı tevessül ederek dua etmiştir.
ADEM ALEYHİSSELAM PEYGAMBERİMİZLE TEVESSÜLÜ
   Hafız Zehebi’nin “Hepsi hidayet ve nurdur” diye övdüğü Beyhaki (Rahimehullah)ın “Delailü’n-Nübüvve” adlı eserinde sahih senetle şöyle rivayet ediyor, Resulüllah Efendimiz şöyle buyuruyor:
   “Adem (Aleyhisselam) hataya düştüğü zaman ‘Ya Rabbi! Muhammed hakkı için beni affetmeni senden diliyorum’ dedi.
Allahu Teala da: “Ey Adem! Muhammed’i henüz yaratmadığım halde sen onu nasıl bildin?” diye sordu.
   Adem (Aleyhisselam) da: ‘Ya Rabbi! Beni yarattığımda başımı kaldırdım ki, Arş’ın sütunlarında: “La ilahe ilallah, MuhammedürRasulüllah” yazılı olduğunu gördüm. Senin ismine bitiştirdiğin kimsenin, muhakkak ki Senin en çok sevdiğin bir kimse olduğunu anladım’ dedi.
   Allahu Teala’da: “Ey Adem! Doğru söyledin. O hakikaten yarattıklarım içinde en çok sevdiğimdir. Madem ki O’nun hakkı için benden affını istedin ben de seni affettim. Zaten o olmasaydı seni yaratmazdım.” buyurdu. (Hakim el-Müstedrek, no:4228, 2/672; Beyhaki, Delailü’n-Nübüvve 5/489)
 YALVARANLAR HAKKI İÇİN
   İbni Mace’nin sahih senetle Ebu Said el-Hudri (Radıyallahu anh)den rivayet ettiğine göre, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Her kim namaza gitmek üzere evinden çıkarken: ‘Ey Allah! Sana yalvaranlar hakkı için Sana yalvarıyorum, Sana yürümem hakkı için senden istiyorum. Ben ne bir kötülük, ne bir hakkı inkar edip insanları küçümsemek, ne bir riyakarlık, ne de bir şöhret maksadıyla dışarı çıkmış değilim.
   Yalnız senin gazabından korunmak ve rızana kavuşmak maksadıyla çıktım. Senden, beni ateşten korumanı ve günahlarımı affetmeni istiyorum. Çünkü senden başka günahları affedici yoktur’ derse Allah bu duayı okuyana cemaliyle yönelir ve O’nun için yetmiş bin melek istiğfar eder.” (İbn-i Mace, Mesacid: 14, no: 778, 1/256)
 Bu hadis-i şerifi Celaleddin es-Suyuti (Rahimehullah) “el-Camiu’l-Kebir” adlı eserinde zikretmiştir, bir çok imam bu hadisi namaza giderken okunması sünnet dualar arasında rivayet etmiştir. Bu hadis-i şerifi, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in müezzini Bilal (Radıyallahu anh)den naklen sahihinde İbn-i Sunni rivayet etmiştir. Hafız Ebu Nuaym (Rahimehullah) ve Beyhaki (Rahimehullah) da rivayet etmişlerdir.
PEYGAMBERLERİN HAKKI İÇİN
   Enes ibni Malik (Radıyallahu anh) derki: Hazreti Ali (Radıyallahu anh)ın anası olan Haşim oğlu Esed’in kızı Fatıma vefat ettiğinde Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i büyüttüğü için Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun yanına giderek başı ucunda durmuş: “Allah sana rahmet eylesin. Ey öz anamdan sonraki anacığım” demiştir.
Ardından onu özen sözler söyledikten sonra kendi bürdesiyle kefenlenmesini ve kabrinin kazılmasını emretmiş, lahde kadar kazılınca Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendi eliyle kazmış ve toprakları dışarı çıkartmıştır.
   Kazı işi bitince Resulüllah kabre girerek onu yere yatırmış ve şöyle duada bulunmuştur: “Ey dirilten ve öldüren, Kendisi hiç ölmeyen ve her zaman diri olan Allah! Anam Esed kızı Fatıma’yı bağışla. Peygamberinin ve benden önceki Peygamberler hakkı için onun mezarını genişlet. Çünkü sen acıyanların en merhametlisisin.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat, no:191, 1/153)
   Bu hadis-i şerifi Taberani (Rahimehullah)ın “el-Kebir” ve “el-Evsat” adlı kitaplarında rivayet edilmiş olup, İbni Hibban ve el-Hakim (Rahimehullah)ın rivayet ettikleri uzun bir hadisin bir parçasıdır. (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat, no:191, 1/153)
   Yine bu hadisi ibni Ebi Şeybe (Rahimehullah) Cabir (Radıyallahu anh)den, İbni Abdilber (Rahimehullah) ibni Abbas (Radıyallahu anh)den, Ebu Nuaym (Rahimehullah) da Enes (Radıyallahu anh) dan rivayet etmişlerdir.
   Görüldüğü üzere bizzat Peygamberimiz “Peygamberler hakkı için” diyerek dua etmektedir.
www.ihvanlar.net

-DELİLLERLE TASAVVUF BÖLÜMÜ İÇİN TIKLAYIN-

PAYLAŞ