Her aşkın başı Allah aşkıdır
“Allah adın zikridelüm evvelâ,
“Vacib oldur, cümle işde her kula.”
(Süleyman Çelebi)
***
“Kur’an kitab-ı kebir-i kâinatı okuyor” (Bediüzzaman)…
İnsanın kudsiyeti “ete kemiğe bürünmüş” olması değil, “Ahsen-i Takvim” üzere yaratılmasıdır…
Sistem bu çerçevede kurulduğu için, farklı inançlar devlet tarafından da müsamaha ile karşılanmış, her dinden, her ırktan insana “özgürce yaşama” hakkı tanınmıştır.
Osmanlı yaşam biçiminin kaynağı kuşkusuz Kur’andır. Devlet dâhil, Müslüman hayatlar bu esas çerçeveye oturmuştur.
Bu yüzden her davranışlarında “Bismillah”, hatta öfkelerinde, hayretlerinde ve yılgınlıklarında bile “Allah” vardır…
Osmanlı insanı bir niyet tuttuğunda mutlaka “İnşallah” der…
Her işe, “Bismillah” ile başlar…
Her adımını, “Tevekkeltü Alellah” diye atar…
Kızınca, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh…” der…
Beğenince “Maşallah” çeker…
Hayretini, “Hay Allah!..”, “Allah Allah” ya da “Lailahe illallah” diye ifade eder…
Derinleşen hayretini, “Fesübhanallâh!” diye açıklar…
Haksızlığa uğrayınca, “Hasbünallâh!..” diyerek Allah’a hava eder…
Gözü yılınca da “Neuzubillah!” diyerek yaka silker…
Yani Osmanlı’nın hayreti de, öfkesi de zikir kokuludur. Saraylar, konaklar ve evler âyetlerle süslüdür. Meselâ bugünlerde çokça tartışılan Harem’in giriş kapısının üzerinde “Başkasının evine haberli giriniz ve selâm veriniz” anlamında bir âyet-i kerime yazılıdır.
Büyük salonun (taşlık) duvarları “Ayetel Kürsi” ile süslüdür… Ayrıca hat sanatının çeşitli karakterleriyle yazılmış pek çok hadis duvarları süslemektedir.
Bu hayat tarzını inceleyen Fransız seyyah M. de Thevenot, şunları yazıyor:
“Osmanlılar, çok dindar, çok insancıl, şefkat ve merhamet sahibidirler. Gönülleri dîn gayreti ile doludur. İslâmiyeti bütün cihana yaymayı kendilerine görev bilirler. Birbirleriyle vuruşup dövüşmezler… Bizde sıkça rastlanan düello, onlarda âdetâbir meçhuldür. Bunun sebebi de çok sevip candan bağlı oldukları dinin, içki ve kumar gibi iki büyük kötülük ve düşmanlık kaynağını kurutan hâkimane siyasetidir.”
Fatih Sultan Mehmed, bir şiirinde bu gerçeği ne güzel dile getirir:
“Hiç kimse yok kimsesiz,
“Herkesin var bir kimsesi…
“Ben bugün kimsesiz kaldım,
“Ey kimsesizler kimsesi…”
Aynı Padişah, gayesini de şöyle özetler:
“İmtisali câhidu fillâh oluptur niyyetim,
“Dîn-i islâmın mücerred gayretidir, gayretim.
“Fazlı Hak ve himmeti cündi ricalullâh ile,
“Ehl-i küfrü serteser kahreylemektir niyyetim.
“Enbiya-u Evliya’ya istinadım var benim,
“Lutfu Hakk’tandır heman ümidi fethu ve nusratım.
“Nefsim ve malımla nola kılsam cihanda ictihad,
“Hamdulillah var gazaya sad hazaran rağbetim.
“Ey Muhammed mucizatın Ahmed-i Muhtar ile…
“Umarım galib ola âdayı dîn-e devletim.”
Yavuz Bahadıroğlu – Yeni Akit Gazetesi