Oryantalist çaresizlik: Tebbet Suresi

“Öğrenilmiş çaresizlik” kavramını hepimiz duymuşuzdur. Psikoloji’de bu lafız, “aslında yapabileceği bir şeye gücünün yetmediğini zanneden, o konuda sırf bu yüzden başarısızlığa mahkum kalan” canlılar için kullanılmaktaymış.

Fanuslarda zıplamaya alıştırılan çekirgeler o fanuslar yokken dahi belli bir mesafenin üstüne zıplamaz olurmuş. “Neden bir milim daha yükseğe zıplamayayım ki” düşüncesini hiç aklına getirmeden ömür tüketirlermiş.

Çekirgelerin bu hazin hallerine hiç şâhid olmadım lâkin insanların aynı hale nasıl düşebildiklerine hep beraber şehâdet eyliyoruz.

Karşılaştığımız hakikate teslim olmak, o hakikati öpüp başımıza koymak, “çok şükür” diye ona sarılmak.. Dünyanın en kolay işi aslında.. Öte yandan en zoru.. Çekirgenin o bir milimi aşması kadar zor.

OryantalisKur’an’ın Hakk kelâmı olduğu hususunda Tebbet suresini örnek veriyorum çoğu yerde. Tartışılmaz derecede kesin olarak Mekki bir sure Tebbet. Yani Ebu Leheb‘in küfr ile ölüp cehennemlik olacağını o ölmeden yıllar evvel haber veriyor, ve Ebu Leheb yıllarca kafir olarak yaşayıp o halde ölüyor. Yalandan dahi olsa İslam’ı kabul etmek, mü’minlerin kalplerine şüphe atabilmek, İslam’a karşı böyle ezici bir “hamle”de bulunmak bir türlü aklına gelmiyor. Zihni duruyor adeta. Sadece o değil, Mekke’deki en dahi müşrik bile böyle bir plan yapmayı aklına getiremiyor, Ebu Leheb‘i ikna etmiyor.

Hiç bir insanın düşmanının eline böyle bir koz vermeyi aklından geçirmeyeceği bir vasatta, Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) Tebbet suresini açık bir dille, değiştirmeden tebliğ ediyor insanlara.

Kur’an’ın bu kadar açık, bu kadar kesin bir mucizesi karşısında acaba oryantalistler nasıl bir izah getiriyor, deyû meraka kapıldım.

Kısa bir aramadan sonra İsrailli müsteşrık Uri Rubin‘in 15 sayfalık makalesine ulaşabildim. Bu mevzuuda kalem oynatan tek kişi o olmasa da şimdilik elimde bu inceleme vardı sadece.

uri rubin15 sayfalık yazısını ilk ayetteki “Ebu Leheb’in iki eli” ibaresinin tefsirine dayandırmış Rubin. Uzun uzun bu “iki elden” kastın dünya hayatında Ebu Leheb’in kaybettiği iki “avantaj” olduğunu, ayetin mezkur kâfir için uhrevi değil dünyevi bir hüsrana işaret eylediğini izah ediyor. Yazı boyunca muhtelif yerlerde, ve bir de son cümlede “müslümanlar suremizin yorumunu uhrevi/eschatological bağlama boğmakta” meâlinde serzenişte bulunuyor. Ona göre sure Ebu Leheb’in ahiretine dair pek bir şey söylemiyor, yakın gelecekte Ebu Leheb’in zararlı çıkacağına dair bir “tahmin”de bulunuyor.

“E peki Cehennem ateşine yaslanmaktan bahseden 3. ayeti nasıl yorumluyor Rubin” diye soracak oluyoruz, lakin 3. ayetin tefsirini bulamıyoruz.
Mecâzen değil, gerçekten bulamıyoruz.
1. ayeti, 2. ayeti.. Ve ardından 4. ayeti yorumluyor yazar.
Sorun matematik sorunu değil, zihniyet sorunu.
2. ayet ile 4. ayet arasında “Surenin mucizevi cepheleri” başlığını görüyorsunuz, neki bu başlık altında bile Ebu Leheb‘in âkıbeti mevzûunu masaya yatırma cesareti gösteremiyor. Rasulullah’ın Ebu Leheb‘in bir oğluna beddua ettiği ve onun da olağanüstü bir şekilde aslan tarafından parçalandığı şeklindeki -sonuçta mütevatir olmayan- rivayeti “efsanevi bir hikaye” diye sunan yazar, mütevatir olan mucize karşısında suskunluğunu korumak için kendini bayağı zorlamış. Beyzavi, Bedr’den sonra ölen Ebu Leheb‘in sonunun da gûya bu surede önceden bildirildiğini nakleder” şeklinde akıllara ziyan bir cümle kuran Rubin, bu ciddi vâkıayı bir “gûya” hamlesiyle görmezden gelip 4. ayete geçiyor.

41 yıldır Tel-Aviv Üniversitesi Arap-İslam Araştırmaları Departmanı’nda ders veren kurt şarkiyâtçı Uri Rubin, oralarda 2’den sonra 4 geldiğini hepimize gösterip odasına çekiliyor. İşi zor.

Daha çook çalışması lâzım.

Hasan Can
Musellem.net

PAYLAŞ