Adak adamak ve adak hakkında bilinmesi gerekenler

Yüce Allah buyuruyor:
Adaklarını yerine getirsinler. (Hac – 29)
   Yüce Allah emir sigasıyla “Adaklarını yerine getirsinler” buyurduğu için dînî açıdan geçerli olan adakların yerine getirilmesi vâcibtir. İki çeşit adak vardır;
   1- Şarta bağlı olan adaklar: Bir kimse “eğer bir işe girersem ya da hastam iyi olursa, üç gün oruç tutacağım ya da iki rek’at namaz kılacağım” diye sözlü olarak bunlardan birini yapmayı adarsa, buna şarta bağlı olan adak denir.
   Koştuğu şart yerine gelirse yani bir işe girer ya da hastası iyi olursa, adağını yerine getirmesi vâcib olur. Eğer koştuğu şart yerine gelmezse yani bir işe girmez ya da hastası iyi olmazsa adağını yerine getirmesi gerekmez.
   2- Şarta bağlı olmayan adaklar: Bunlar da mutlak (vakti belirsiz) ve muvakkat (vakti belirli) olmak üzere iki kısımdır;
   a- Şarta bağlı olmayan mutlak adak: Bir kimse şu işim olursa gibi bir şart koşmaksızın ve vaktini belirlemeksizin, “Allah rızası için fakirlere sadaka vereceğim” ya da “umre yapacağım” diye sözlü olarak bunlardan birini adarsa, dilediği vakitte adağını yerine getirmesi vâcib olur.
   b- Şarta bağlı olmayan muvakkat adak: Bir kimse şart koşmaksızın “filan ayın başından itibaren Allah rızası için üç gün oruç tutacağım” ya da “bir kurban keseceğim” diye sözlü olarak bunlardan birini adarsa, belirlediği ay ve günde adağını yerine getirmesi vâcib olur.
   Eğer filan câmide iki rek’at namaz kılacağım diye, belirli bir yerde namaz kılmayı adarsa, adadığı yere gitme zorunluluğu yoktur, dilediği yerde bu namazı kılabilir.
Her adağın yerine getirilmesi zorunlu mudur?
Hayır!
   Bir adağın yerine getirilmesinin zorunlu yani vâcib olması için namaz, oruç, hac, sadaka ve kurban gibi farz ya da vâcib türünden ve bağımsız bir ibâdet olması gerekir. Karşılığında farz ya da vâcib türünden bir ibâdet olmayan adakları yerine getirmek vâcib olmadığı gibi abdest almak da bağımsız bir ibâdet olmayıp namazın şartı olduğundan, yerine getirilmesi vâcib değildir.
   Örneğin, Bir kimse “şu işim olursa mevlit, hatim, kırk Yâsin, salât-ı tefriciye okutacağım ya da abdest alacağım” diye bunlardan birini adarsa, bu tür adakları yerine getirmek vâcib değildir. Çünkü İslâm’da mevlit, hatim, kırk Yâsin ve salât-ı tefriciye okutmak gibi farz ve vâcib türünden bir ibâdet yoktur.
   Ancak bir kimse mevlit ve salât-ı tefriciyenin dışında, “hatim ya da kırk Yâsin okuyacağım” diye adarsa, bu adak geçerlidir. Çünkü namazda Kur’an okumak farzdır.
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyor:
   Kim Allah’a itaat edeceğim diye bir adakta bulunursa, Allah’a itaat etsin. Kim de Allah’a isyan edeceğim diye bir adakta bulunursa, Allah’a isyan etmesin. (Buhârî – Ahmed İbni Hanbel)
   “Beş vakit namazımı düzenli bir şekilde kılacağım, ramazan ayında orucumu tutacağım, başımı örteceğim ve alkollü içki ve sigara içmeyeceğim” diye adakta bulunan kimsenin, bu adağına bağlı kalması farzdır ve ayrıca adağına bağlı kaldığı sürece sevab da kazanır.
   Alkollü içki içeceğim, kumar oynayacağım, açık saçık gezeceğim ve gayr-i meşru cinsel ilişki de bulunacağım diye adakta bulunan kimsenin de, adağını yerine getirmemesi ve tevbe edip yemin kefareti vermesi gerekir.
Adak kurbanı!
Adak kurbanının mutlaka kesilmesi ve etinin fakirlere dağıtılması şarttır. Adak kurbanı kesilmeden canlı olarak fakirlere verilemez ve kurban yerine değeri de para olarak verilemez.
   Kurban adayan kimse, adadığı kurbanın etinden kendisi yiyemediği gibi eşi, çocukları, torunları, . annesi, babası, dedeleri ve büyük anneleri de yiyemez ve dinen zengin sayılan kimseler de yiyemez.
Ahmet Tomor Hocaefendi – www.ihvanlar.net
 

PAYLAŞ