Şahitlik sorumluluktur

Yüce Allah (Celle Celaluhu) buyuruyor:
   Ey îman edenler! Kendinizin, ana babanızın ya da akrabalarınızın aleyhine bile olsa, adâleti titizlikle ayakta tutun (âdil olun) ve sadece Allah için şâhitlik eden kimseler olun. (Şâhitlik ettikleriniz) ister zengin, ister fakir olsunlar Allah her ikisine de (sizden) daha yakındır, duygusal davranıp adâletten sapmayın. Eğer (sözü) eğip büker (kaypaklık yapar) ya da (şâhitlikten) kaçınırsanız, kuşkusuz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Nisâ, 135)
   Haksızlığa uğrayan mazlumların haklarını alabilmeleri ve iyi niyetli hâkimlerin adâletli karar verebilmeleri, âdil ve doğru kimselerin şâhitlik yapmasına bağlı olduğundan, şâhitlik yapmak hem kutsal bir görev ve hem nâfile ibâdetten daha faziletlidir.
   Şâhitlik yapmanın fazileti gibi sorumluluğu da vardır. Çünkü şâhitlik, kılıcın keskin yüzünde ya da Sırat Köprüsünde yürümek gibi çok hassas, dengeli ve zorlu bir görevdir. Özellikle haksız olduğu zaman kişinin kendi aleyhine, annesi, babası, evlâdı ya da yakın akrabaları aleyhine şâhitlik yapması ve ben ya da annem, babam haksızdır diyebilmesi, her babayiğidin başarabileceği bir iş değildir.
   Bu nedenle Allah (Celle Celaluhu): “Kendinizin, ana babanızın ya da akrabalarınızın aleyhine bile olsa, adâleti titizlikle ayakta tutun (âdil olun) ve sadece Allah için şâhitlik eden kimseler olun” buyuruyor.
   Şâhitliğin bir diğer zorlu tarafı da bazı kimselere yaranmak ve bazı kimselere karşı da duygusal davranıp acıyarak, bildiklerini tam anlatmayıp çekingen davranmak olduğundan, Allah (Celle Celaluhu): “(Haklarında şâhitlik ettiğiniz kimseler) ister zengin, ister fakir olsunlar Allah her ikisine de (sizden) daha yakındır, adâletten sapmayın” buyuruyor.
   Şâhitliğin en zorlu tarafı ise haksız tarafın düşmanlığını göze alıp dosdoğru şâhitlik yapmak ve işini gücünü bırakıp sadece Allah rızası için mahkemeye gitme zahmetine katlanmak olduğundan, Allah (Celle Celaluhu): “Eğer (sözü) eğip büker (kaypaklık yapar) ya da (şâhitlikten) kaçınırsanız, kuşkusuz Allah yaptıklarınızdan haberdardır” buyuruyor.
  Mahkemede eğri büğrü konuşup kaypaklık yapmak, bildiklerini doğru dürüst anlatmamak ve şâhitlikten kaçınmak büyük günah olduğundan, âyetin sonunda “Kuşkusuz Allah yaptıklarınızdan haberdardır (sizi sorguya çekecektir)” buyuruluyor.
Şâhitlik yapmak zorunlu mu?
Yüce Allah buyuruyor: Şâhitler, dâvet edildikleri zaman (şâhitlik yapmaktan) kaçınmasınlar. (Bakara, 282)
   Mahkemelerin düzenli çalışmaları, kadıların çabuk ve doğru karar verebilmeleri
ve haksızlığa uğrayan mazlumların haklarını alabilmeleri, olaylara tanık olanların şâhitliğine bağlı olduğundan, şâhitlik yapmak isteğe bağlı keyfî değil, zorunludur.
   Ancak Allah (Celle Celaluhu): “Şâhitler, dâvet edildikleri zaman (şâhitlik yapmaktan) kaçınmasınlar” buyurduğu için, olaya tanık olanların davacı ya da davalı tarafından dâvet edildikleri zaman şâhitlik yapmaları farz-ı kifâyedir. Yani olaya tanık olanlardan bir kısmı şâhitlik yaparsa, diğerleri vebalden kurtulur. Eğer hiçbiri şâhitlik yapmazsa, hem farzı terk ettikleri hem de bir müslüman kardeşlerinin hakkını aramasına engel oldukları için hepsi birden günahkâr olurlar.
Yüce Allah buyuruyor:
   Ey îman edenler! Allah için adâleti ayakta tutan, adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluma (kişiye) duyduğunuz kin, sizi adâletten sapmaya sevketmesin. Adâletli olun, takvâlığa en yakın olanı budur. (Mâide, 8)
   Allah için yani ilâhî emirler doğrultusunda adâleti ayakta tutabilmek (uygulayabilmek), adâletle şâhitlik edenlere bağlı olduğundan, Allah (c.c.): “Bir topluma (veya kişiye) duyduğunuz kin (nefret) sizi adâletten sapmaya sevketmesin” buyuruyor.
   Bir taraftan beklenti içinde olmadan ve diğer taraftan çekinmeden sadece Allah için şâhitlik yapmak bir farz ibâdetine eş değerde sevap olduğundan, nefsimizden kaynaklanan kin ve nefret duygularını aşıp sevmediğimiz kişiler haklı olduğu zaman, onların lehine de şâhitlik yapalım ve takvâlık derecesine ulaşalım!
Ya yalan şâhitlik yapanlar
Ebû Bekre radıyallahu anhü diyor ki:
Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir gün:
“Size en büyük günahı haber vereyim mi?” dedi. Evet ya Resûlallah dedik. Peygamberimiz:
   “Allah’a ortak koşmak, ana babaya isyan etmek” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve “İyi bilin ki, bir de yalan söylemek ve yalan yere şâhitlik etmektir” buyurdu ve bunu sürekli tekrarladı. (Buhârî-Müslim-Tirmizî)
Yüce Allah buyuruyor:
   O (gerçek mü’minler) ki, yalan yere şâhitlik etmezler, boş ve kötü sözlerle karşılaştıkları zaman da, vakarlı bir şekilde oradan uzaklaşırlar (câhillere uymazlar). (Furkan, 72)
Ahmet Tomor Hoca – İhvanlar.net

PAYLAŞ