Muslafa İslamoğlu cinlere taktı, yine Kur’an ile çelişti
Mustafa İslamoğlu, karşısına çıkan Kur’an ayetini diğer ayetleri göz önüne almadan, Peygamberimizi ve sahabeleri hesaba katmadan kendine göre yorumlaması sebebiyle her zaman ki gibi Kur’an ile çelişiyor. Kur’an ile Kur’an’a karşı savaşıyor adeta. Kur’an ile aldatılanlar nasıl da bu masallara kanıyor. Cahil bir topluluğa hitap ettiği anlaşılan Mustafa İslamoğlu’na kimse itiraz etmiyor.
Daha önce de “Adem, ademoğlu” saçmalığına imza atmıştı BURADAN BAKABİLİRSİNİZ
ÖNCE VİDEOYU İZLEYELİM
Mustafa İslamoğlu muhtemelen cinleri inkar etmiyor. Peygamberimize gelen cinlerin “çevrede görünmeyen bilinmeyen insanlar” olduğunu, Süleyman Aleyhisselam’ın mabedini yapanlarında “olağan üstü yetenekleri olan” insanlar olduğunu söylüyor.
Mustafa İslamoğlu “cin” kelimesinin bir çok manaya geldiğini “ya görünmeyen varlıklar” olduğunu söyleyip “aslında” diye başlayıp sanki yanlış bilinen bir hakikati gündeme getirecekmişçesine ekliyor: “aslında bölgede görünmeyen bilinmeyen tanınmayan insanlar”. Kalbi de şahsen bu fikre işaret ediyormuş!
Yüce Rabbimizin ayette bize ne anlatmak istediğini “kalbimiz, aklımız buna işaret ediyor” diyerek mi tayin edeceğiz? Yoksa diğer ayetleri, ayetlerin ilk olarak vahyolunan Peygamberimizi ve Kur’an’ı O’na bakarak öğrenen sahabeden mi?
Bu “mealcilik” saçmalığının tipik bir örneğini de böylelikle görmüş oldunuz. Bunların taraftarları böyle toplanıyorlar. Kur’an için(!) toplanıyorlar. Açıyorlar Kur’an’ı.
“Ben bu ayetten şunu anladım, sen ne anladın” herkes o ayetten ne anlıyorsa söylüyor. Böyle bir dalalet içindeler ne yazık ki. Acı ama gerçek.
GERÇEK NEDİR?
Öncelikle Kur’an-ı Kerim’de cinleri bir tanıyalım:
“Cann’ı (cinni) da ‘yalın-dumansız bir ateşten’ yarattı.” (55/15) Cinler yaratılış itibari ile insanlardan farklı ayrı bir topluluktur. Yapıları, yetenekleri, yapabildikleri de bu sebeple farklıdır. Ve mükellef bir topluluktur:
“Ben cinleri ve insanları yalnızca bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56)
Bu ayet-i Kerime açıkça göstermektedir ki, “cinler” insanlar gibi Allah’a kulluk ile mükellef ve insanlardan ayrı bir topluluktur.
DİKKAT: Burada dikkatinizi şu hususa çekelim. Ayette “cin”ler insanlardan ayrı olarak zikredilmektedir. Bu noktayı aklınızda tutunuz. Az ileride lazım olacak.
Dolayısıyla Cinlerin de son Peygamber olan Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)e inanmaları, O’nu tasdik etmeleri gerekmektedir. İşte söz konusu ayet-i kerimede bu husus beyan edilmiştir:
“Hani cinlerden birkaçını Kur’an dinlemek üzere sana yöneltmiştik. Böylece onun huzuruna geldikleri zaman dediler ki: “Kulak verin;” sonra bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler.” (Ahkaf/29)
Dediler ki: “Ey kavmimiz! Şüphesiz biz, Mûsâ’dan sonra indirilen, kendinden önceki kitapları doğrulayan, gerçeğe ve doğru yola ileten bir kitap dinledik.”
“Ey kavmimiz! Allah’ın dâvetçisine uyun, ona iman edin ki, günahlarınızı bağışlasın ve sizi elem dolu bir azaptan kurtarsın.” (Ahkaf/29-30-31)
MUSTAFA İSLAMOĞLU’NUN SAPTIĞI NOKTA
İslamoğlu burada geçen cin ifadesinin “bölgeden olmayan insan” olduğunu söylüyor. Yani burada geçen “cinlerin” insan olduğunu iddia ediyor ve Kur’an ile çelişiyor.
Çünkü Cin Suresinde de benzer konu gündeme getiriliyor. Ve ayette geçen varlıkların insan olmayıp açıkça “cin” oldukları anlaşılıyor:
1,2. (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”
3. “Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”
4. “Demek bizim beyinsiz olanımız Allah hakkında doğruluktan uzak sözler söylüyormuş.”
5. “Şüphesiz biz, insanların ve cinlerin Allah hakkında asla yalan söylemeyeceklerini sanıyorduk.”
6. “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.”
Ayetlerde açıkça “cin” ve “insan” ayırımı yapılarak Kur’an dinleyenlerin “cin” taifesi olduğu beyan ediliyor.
Dolayısıyla Ahkaf Suresi 29. Ayette de belirtilen varlıkların bildiğimiz manada “cin” oldukları aşikardır. Ve bu konuda müfessirler aynı görüştedir.
SÜLEYMAN ALEYHİSSELAM VE CİNLER
İslamoğlu burada da yine Kur’an ile çelişerek Süleyman Aleyhisselam’ım yaptırdığı mabette çalışan “cin”lerin insanlardan maharetli ustalar olduklarını ileri sürüyor.
Halbuki Rabbimiz bu varlıkların insanlardan ayrı olarak “cin” olduklarını açıkça beyan ediyor:
“Süleyman’a, cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.” (Neml/17)
Ayette gördüğünüz üzere “cinlerden” ve “insanlardan” ve “kuşlardan” toplanan ordu her bir fırka ayrı ayrı zikrediliyor.
Yani “insanlar” ve “cin gibi insanlar” denmiyor. Cinler ve insanlar deniyor. Süleyman Aleyhisselam’ın emri altındaki orduların cin, insan ve kuşlar gibi farklı topluluklar olduğu ifade ediliyor. İslamoğlu ise “cin gibi insanlar” diyerek alenen muhalefet ediyor.
Rabbimiz daha sonrada gaybı bildiğine inanılan cinlerin gaybı (geleceği) bilemediğini tüm insanlığa Süleyman Aleyhisselam vesilesiyle aciz bırakıcı bir olay ile gösteriyor:
“Böylece onun (Süleymanın) ölümüne karar verdiğimiz zaman ölümünü onlara asasını yemekte olan bir ağaç kurdundan başkası haber vermedi. Artık o yere yıkılıp-düşünce açıkca ortaya çıktı ki şayet cinler gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-yaşamazlardı. (Sebe/14)
Mustafa İslamoğlu her zaman ki gibi Kur’an-ı Kerim üzerinde manasız bir tartışma başlatmayı hedeflese de takipçileri artık şunu görmelidir ki, İslamoğlu açıkça Kur’an ile çelişmektedir.
Sizi Kur’an’a değil, Kur’an’dan anladıklarına ve yanlış anladıklarına çağırmaktadırlar.
Uyanma vakti gelmedi mi? Hala mı akletmeyeceksiniz?
www.ihvanlar.net