Zırh yapan Peygamber kimdir?
Yüce Allah buyuruyor:
Sonuçta Allah’ın izniyle onları (Câlût’un ordusunu) bozguna uğrattılar. Dâvud da Câlût’u öldürdü ve Allah ona (Dâvud’a) hükümdarlık ve hikmet (peygamberlik) verdi ve dilediği şeylerden de ona öğretti. (Bakara, 251)
Câlût’un güçlü ve sayıca üstün ordusu ile Tâlût’un zayıf ordusu karşı karşı karşıya gelmişlerdi ve Câlût’un savaşı kazanması an meselesiydi. Ancak çobanlık yaptığı için orduya sonradan katılan Hz. Dâvud’un bir sapan taşı ile Câlût’u öldürmesi ile durum değişti ve Tâlût’un ordusu savaşı kazanıp düşman ordusunu bozguna uğrattı.
Hz. Dâvud’a hayran olan Tâlût, kızını ve hükümdarlığının yarısını ona verdi ve tüm yetkilerini onunla paylaştı. Tâlût’un ölümünden sonra Allah (c.c.) Hz. Dâvud’a hükümdarlık ve peygamberlik verdi ve dilediği şeylerden de ona öğretti.
Yüce Allah buyuruyor:
Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir. Andolsun ki biz, peygamberlerden kimini kimine üstün kıldık; Dâvud’a da Zebûr’u verdik (İsrâ, 55)
Allah (c.c.) Hz. Dâvud’a hükümdarlık ve peygamberlikle birlikte, ayrıca dört büyük kitaptan biri olan Zebur’u da verdi. Ancak Hz. Dâvud Hz. Musa’nın şeriatına bağlı olduğundan, Zebur’da ilâhî emirler ve yasaklar olmayıp sadece öğütler ve kıssalar vardı.
Yüce Allah buyuruyor:
Dâvud ile beraber tesbih (zikir) etsinler diye dağları ve kuşları ona boyun eğdirdik. (Bunları) yapan bizdik. (Enbiyâ, 79)
Hz. Dâvud’un sesi çok güzeldi. Zebûr’u okurken ve Allah’ı (c.c.) tesbih ederken dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar hatta vahşi hayvanlar bile onunla birlikte Allah’ı zikreder ve mânevî feyiz alırlardı.
Hz. Dâvud ara sıra tebdîl-i kıyafet edip halkın arasına karışır ve halkın kendisi ile ilgili dilek ve şikayetlerini öğrenmek isterdi. Herkes kendisinden sadece övgü ile bahsederken, Allah’ın (c.c.) izni ile insan şekline giren bir melek ona: “Dâvud çok iyi bir insan ama devlet hazinesinden aldığı para ile geçiniyor” dedi. Bunun üzerine Hz. Dâvud, “Acaba ne iş yapayım da, elimin emeği ile geçimimi sağlayayım” diye Allah’a (c.c.) dua edince,
Yüce Allah buyuruyor:
Biz de ona, sizi savaşın şiddetinden koruması için zırh yapma sanatını öğrettik. Peki (bu nimetlere) şükrediyor musunuz? (Enbiyâ, 80) Hz. Dâvud elinin emeği ile geçimini sağlamak isteyince Allah (c.c.) ona, savaşta insanları kılıç, ok ve mızrak gibi kesici silahlardan koruması için zırh yapma sanatını öğretti.
Zırh nedir?
Eski savaşlarda kılıç, ok, mızrak, hançer, kama ve balta gibi kesici silahlardan kendilerini korumak için demirden yapılan ve vücudun yarıdan
çoğunu kaplayan bir tür çelik gömlek. Gerçi Hz. Dâvud’dan önce de savaşlarda zırh kullanılıyordu ama onlar geniş plâka halindeki demirlerden yapıldıkları için hem ağır hem de giyenlerin hareket kabiliyetini çok kısıtlıyordu.
Yüce Allah buyuruyor:
Ona (Dâvud’a) demiri yumuşattık. Geniş zırhlar yap, örgüsünü de ölçülü (düzenli) yap ve sâlih amel işleyin. Çünkü ben, yaptıklarınızı görmekteyim. (Sebe, 10-11)
Allah (c.c.) atomlar arası çekim gücünü kaldırarak Hz. Dâvud’a demiri hamur gibi yumuşattı ve zırhı geniş ve örgüsünü de ölçülü yani düzenli bir şekilde yapmasını vahyetti.
Demir, Hz. Dâvud’un elinde yumuşayıp hamur kıvamına geliyordu, o da kılıçların kesemeyeceği ve okların delemeyeceği çapta uzun demir çubuklar ve küçük halkalar yapıp hareket kabiliyeti geniş düzeyde zırhlar yapıp satıyor, kendisinin ve ailesinin geçimini sağlıyordu. Allah’ın (c.c.) Hz. Dâvud’a o dönemin en etkili silahları olan ok, kılıç ve mızrak yerine sadece savunma amacıyla kullanılan demirden zırhlar yapmasını emretmesi, gerçekten çok önemlidir.
Günümüzde de müslümanların öncelikle tanksavar, uçaksavar ve füzesavar gibi caydırıcı ve savunma amaçlı silahları ve radar sistemlerini çağın bilim ve teknolojisinden yararlanarak en modern bir şekilde geliştirmeleri, saldırı amaçlı silahları yapmaktan daha kolay, daha ucuz ve ülke ekonomisi açısından daha yararlıdır.
Ahmet Tomor Hoca – ihvanlar.net