Mustafa İslamoğlu Kur’an’ı nasıl tahrif ediyor bir örnek

   Mustafa İslamoğlu, Kur’an-ı Kerimi birkaç ayeti irtibatlandırarak kendi aklıyla yorumlayıp sonuca ulaşmaya çalışıyor. Ancak Kur’an-ı Kerimin tamamını hesaba katmadığı için Kur’an ile çelişiyor.

   Bildiğiniz gibi Kur’an-ı Kerimin muhatabı ve baş müfessiri Pegamberimizdir. Sonra O’nun dizi dibinde yetişmiş sahabe-i kiram gelir. Onların ifadelerine bakmadan, kendi akıl terazimizle vahyi anlamaya çalışırsak işte Mustafa İslamoğlu gibi çakılırız.

   Yani Kur’an ayetini Kur’an ayeti ile tefsir etmeye kalkasanız bile Mustafa İslamoğlu’nun ulaşmak istediği sonuca kesinlikle ULAŞAMAACAKSINIZ. Çünkü ulaşmaya çalıştığı iddia başka ayetler ile çelişiyor.
VİDEOYU BURADAN İZLEYEBİLİRSİNİZ

Mustafa İslamoğlu,
1- Kur’an-ı Kerimde geçen “Adem” ifadesinin bizim bildiğimiz manada Peygamber olan bir kişiyi işarete etmediğini, tüm insanlığı kapsadığını iddia ediyor.
2- Adem Aleyhisselam’ın yaratılışının topraktan olduğunu inkar ediyor.

  1. ı gibi diddiasına “kapelil” dediği Araf Suresi 11. Ayeti delil getiriyor.

Bakalım o ayet ne diyor:
“Andolsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” dedik. İblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.”

“SİZ ADEM, ADEM SİZ”
   Mustafa İslamoğlu’na göre ayette devamlı “siz” ifadesi kullanıldığından dolayı “Adem” isminin de “size” atfediliyor ve “Adem” aslında “siz” demek.

   Yani İ.oğluna göre bu ayette bizim bildiğimiz Adem Aleyhisselam değil de insanlık kastediliyor.

Peki, öyle mi? Yani ayetteki Adem ifadesi, Adem Aleyhisselam’a değil de bütün insanlığa mı işaret ediyor?

Hemen konuyla ilgili ayetlere bakalım:
   Hani Rabbin Meleklere: “Muhakkak ben yeryüzünde bir halife var edeceğim” demişti. Onlar da: “Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?” dediler. (Allah:) “Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim” dedi. (2/30)
   Ve Adem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: “Eğer doğru sözlüyseniz bunları bana isimleriyle haber verin” dedi. (2/31)
Ve meleklere: “Adem’e secde edin” dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise diretti ve kibirlendi (böylece) kafirlerden oldu. (2/34)
Ve dedik ki: “Ey Adem sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan neresinden dilerseniz bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın yoksa zalimlerden olursunuz.” (2/35)
Derken Adem Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir esirgeyendir. (2/37)

   O zaman bunların hepsi (haşa) bir senaryodan ibaret. Çünkü ortada bütün isimlerin kendisine öğretildiği, eşi olan ve cennette yerleşmesi istenen, Rabbinden bir takım kelimeler alan bir şahıstan bahsediliyor ve şu ayete dikkat edin.
“Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;” (3/33)

   Şayet “ADEM” olmayan bir şahıs ise VE tüm insanlık kastediliyorsa Allahu Teala neden Nuh, İbrahim ve İmran ailesi ile birlikte “ve Adem’i en başta” zikrederek alemler üzerine seçtiğini ifade ediyor?

   Şayet “Adem”den kasıt şahsi manevi ise böyle bir kişi yoksa “Nuh ve İbrahim” gibi bir Peygamberle neden beraber zikrediliyor? Ve “Adem”den kasıt bütün insanlık ise zaten Nuh ve İbrahim (Alehimesselam) gibi peygamberler de bu Ademin içinde yer almıyor mu?

    Dolayısıyla ayetlerin zahirine bakarak akıl yürütecek olsak bile 1. İddianın ne kadar da saçma ve asılsız ancak Mustafa İslamoğlu’na yakışacak bir iddia olduğu anlaşılır.

   Peki Araf 11. Ayetin manası nedir?
“Sizi halk ettik” buyruğu, Allah’ın beşeri bu âlemde var etme hüküm ve takdirine; “size suret verdik” buyruğu da, Allah Teâlâ’ntn Levh-i Mahfuz’da, Kıyamet kopuncaya kadar olacak olan her şeyin suretini, şeklini yazıp tesbit ettiğine bir işarettir. Nitekim bir hadis-i şerifte de varid olduğu gibi Allah Teâlâ, (Kader Kalemine) “Kıyamet gününe kadar olacak şeyleri yaz!” demiştir.

   Yani “siz” ifadesiyle Adem Aleyhisselam vesilesiyle kıyamete kadar yeryüzüne çıkaracağı insanların tamamı kastedilmiştir. Aslında bu ayet, Mustafa İslamoğlu’nun kader tezini de çürüten bir ayettir. Allahu Teâla kıyamete kadar gelecek olan insanoğlunun hangi şekil ve surette geleceğinin daha Hazreti Âdem (Aleyhisselam) yaratılmadan önce takdir edildiğini beyan etmektedir.

   Sahabe-i Kiramdan nakiller yapan bütün âlimler ayetteki ifadenin çoğul olmasının, Âdem Aleyhisselam’ın beşeriyyetin babası olması sebebiyle geldiğini beyan etmişlerdir. Allahu Teala bir başka ayetinde: “O, sizi tek bir nefisten yarattı” (7/189) buyurarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir.

   İbn-i Kesir bu ayetin tefsirinde bir örnek veriyor: Nitekim Allah Teâlâ, Allah Rasûlü (s.a.) nün zamanındaki İsrâiloğulları için: «Ve üstünüze bulutlan gölge yaptık. Kudret helvası ve bıldırcın indirdik.» (Bakara, 57) buyurmuştur ki; burada da kasdedilen; Hz. Mûsâ zamanındaki babalarıdır.

   Bu ayete de Mustafa İslamoğlu gibi bakarsanız, Peygamberimiz zamanında inen bıldırcınları ve kudret helvasını aranız gerekecek. Ya da saçma sapan yorumlar yaparak konuyu farklı bir mecraya taşımanız gerekecek.

   Mustafa İslamoğlu’nun saçma teorisi daha burada çöküyor. Devamına da cevap verelim ki taşlar yerli yerine otursun.

NUTFEDEN YARATILMIŞLIK VE ADEM ALEYHİSSELAM
   Mustafa İslamoğlu’nun karşısında nasıl cehalet içinde kalmış bir topluluk var bilemiyoruz çünkü söylediği herşey kabul gördüğü gibi itiraz eden bulunmuyor. Çünkü iddiaları tamamen saçmalıktan ibaret.

   Videonun devamında İnsan Suresinden de “kapı gibi” delil getiriyor ve insanların nutfeden yaratıldığını, “Adem” ifadesini de “insanlar” olarak kabul ettiği için tüm insanlığın nutfeden yaratıldığını söylüyor. Ayet şöyle:
“Şüphesiz biz insanı, karışım halindeki az bir sudan (meniden) yarattık…” (İnsan Suresi 2)
   Soruyor: “Adem de bunun içine girer mi girmez mi?”
   Kimseden ses çıkmıyor, kimse girmez diyemiyor… Anlayın nasıl bir topluluğa hitap ettiğini.

KUR’AN’A AÇIKÇA TERS
   Mustafa İslamoğlu’nun hiçbir tefsir kitabında yeri olmayan bu saçma ifadeleri açıkça Kur’an’a hakarettir ve Kur’an’ı açıkça tahrif etmenini somut bir örneğidir.

   Çünkü Allahu Teala şöyle buyurmaktadır:
“Şüphesiz, Allah katında İsa’nın durumu, Adem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı sonra ona “ol” demesiyle o da hemen oluverdi.” (3/59)

   Bakın bu ayette hem ilk iddiası (yani Adem’in tüm insanlık olduğu) ve tüm insanların nutfeden yaratılması olan ikinci safsatası deşifre oluyor.
   Allahu Teala bir insan ve Peygamber olan İsa aleyhisselam’ı “Adem” ile kıyaslıyor ve “Adem”in topraktan yaratıldığını ifade ediyor.

   Bu konuda başka ayetlerde mevcuttur:
Andolsun insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık. (15/26)

Hangi insanı? İşte ilk insanı…
Hani Rabbin meleklere demişti: “Ben kuru bir çamurdan şekillenmiş bir balçıktan bir beşer yaratacağım.” (15/28)
Hani meleklere: “Adem’e secde edin” demiştik. İblis’in dışında (hepsi) secde etmişlerdi. Demişti ki: “Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim?” (17/61)

   Bütün bu ayetler toplu olarak ele alındığı zaman anlaşılır ki, Allah’u Teala ilk insan, insanlığın atası olan ve  “Adem” ismini verdiği bir peygamberi topraktan yaratmıştır. Yani ilk yaratılış topraktandır.

   Daha sonra ise (yediğimiz bütün maddelerin topraktan olması, yaratılışa sebep olan suyun da topraktan gelen elementler ile oluşması sebebiyle) toprağın özü olan sudan da diğer insanlar yaratılmıştır.

   Yani Adem Aleyhisselam’ın yaratılışı gerçek topraktan, diğer insanlığın yaratılışı ise bilindiği gibi sudan olmuştur.

   Ayeti Kerimelerde, Kur’an-ı Kerimde geçen “Adem” ifadesinden insanlığın ilk atası, ilk insan ve ilk Peygamber olan Hazreti Adem Aleyhisselam olduğu, Adem Aleyhisselam’ın topraktan yaratıldığı ve tüm insanlığın toprağın özü olan nutfeden yaratıldığı açıkça ifade edilmektedir.

 Kur’an-ı Kerime düz bir bakışla bile bu gerçekler anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Peygamberimizin ve ashabının bu konuda bir çok beyanatı vardır. Bu güne kadar şeytan bile “O’nu topraktan yarattın” diyerek bu gerçeği itiraf etmişken hiçbir “ilim” erbabı bunun tersini iddia etmemiştir.

   Mustafa İslamoğlu nasıl oluyor da böyle büyük ve mühim bir dalalete açıkça düşüyor anlamak imkansızdır. Hani değişik fikirlerini lafı yaldızlayarak, sözü dolandırarak yutturmaya çalışıyor bunu biliyoruz da açıkça böyle bir tahrife kalkışması girdiği yanlış yolda kendisinin kontrol edilemeyecek hale gelmesini, onu dinleyip peşinden gidenlerin cehaletini gösteriyor.

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ