Ahkaf 5 ayetinde ölülerden yardım istemek mi kastediliyor
Vehhabi Selefi sefiller, Ahkaf Suresi 5. ayeti delil göstererek önce şu maddeleri sıralıyor:
(1) ayette şeyler olarak meal edilen kelime “men” kelimesidir. genel manada “şey” kelimesinin çoğulu “eşya”dır. “men” kelimesi ise yalnızca akıllı varlıklar için kullanılabilir ki bu durumda doğru çeviri şey değil “kimse, kişi” olmuş olur.
(2) ayette “bunlar” olarak tercüme edilen kelime “hum” kelimesidir ki o da yalnızca akla sahip olan varlıkları gösterir. “putları değil”.
(3) gafilûn (yani gafiller) kelimesi ise “cemi müzekker salim”dir. yani erkek varlıkların sonlarına eklenerek çoğullaştırmadır ki bu da sadece akıllı varlıklar için kullanılır.
Ve bunlara dayanarak bu ayetin puta tapan müşriklerle ilgili olmadığını, ölülerin hürmetine istemenin şirk olduğunu söylüyorlar…
BU KONUDA NE SÖYLENEBİLİR?
Öncelikle ayet-i kerimenin manasına bakalım: “Kim, Allah’ı bırakıp da, kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek şeylere tapandan daha sapıktır? Oysa onlar, bunların tapınmalarından habersizdirler.” (Ahkaf 5)
Ayet-i Kerimenin zahirinden bile anlaşılacağı üzere üç şey dikkat çekiyor
-Tapınılan şey
-Tapmak
-Cevap verememek
Tapınılan şey bir puttur ve ilah yerine konulan şeydir. Tapanlar ise Allah’ı bırakıp putları ilah edinenlerdir. Cevap veremeyecek olan da bu putlardır.
Şimdi burada siz “ölüler” hakkında bir ayrıntı görebiliyor musunz? Hayır…
Peki, Allah katında değerli olduğu bilinen zatın hürmetine Allah’tan istenilmesine dair bir şey gördünüz mü? Hayır…
Rabbimiz buyuruyor ki, taptığınız bu taşlar veya İsa (Aleyhisselam) gibi putlaştırıp taptığınız insan size cevap veremez… Yani kısacası bunlar İLAH OLAMAZ buyuruyor ve tevhide çağırıyor Rabbimiz.
Bütün bu iddiaları aslında bir önceki ayet çürütüyor. Bakınız Ahkaf Suresi 4. ayet-i kerimede ne buyruluyor:
“De ki: “Allah’ı bırakıp da taptıklarınızı gördünüz mü? Bana gösterin, yeryüzünden neyi yaratmışlardır? Yoksa göklerin yaratılışında onların bir ortaklığı mı var? Eğer doğru söyleyenler iseniz bundan önceki bir kitap, yahut bir bilgi kalıntısı olsun getirin bana!” (Ahkaf 4)
Görüldüğü üzere önce Allah’tan başka tapınılan putları gündeme getiren Rabbimiz sonra onların kendilerine asla cevap veremeyeceğini beyan etmektedir.
Vehhabi selefiler de putlar hakkında inen, Müşrikleri hedef alan ayetleri Müslümanlara ve özellikle tasavvuf ehli için yorumlamaktadır. Halbuki bu yorum Resulüllah’ın, ashabının ve gerçek selef-i salihinin anladığı mana değildir.
ÇÜRÜTÜLMİŞ İDDİALAR
Bu gün Müslümanların İslami ilimlerden uzaklaşmasını fırsat bilerek gündeme getirilen iddialar yıllar önce Ehli Sünnet alimler tarafından zaten cavplandırılmıştır.
İşte Fahreddun-i Razi Hazretlerinin Tefsir-i Kebirinden ayet ile ilgili açıklama:
Bil ki Allah Teâlâ, biraz önce, putlara ibâdet etme iddiasının, o putların yaratmaya, yapmaya, yoktan varetmeye, yok etmeye, fayda sağlamaya ve zarar vermeye asla güçleri bulunmaması açısından, batıl bir görüş olduğunu beyan edince, bunun peşinden bu görüşün bâtıllığına delâlet eden bir başka delili de getirmiştir ki, bu da, o putların, duâ edenlerin duasını işitmeyen, ihtiyaç içinde kıvrananların ihtiyaçlarını bilemeyen birtakım cansız nesneler oluşudur. Hülasa, birinci delil, onlarda hiçbir surette bir ilmin olmadığına bir işarettir. Hiçbir surette bir ilim ve kudret bulunmayınca da, o zaman, aklın bedaheti ile onlara tapmanın yanlış olduğu anlaşılmış olur. O halde, “Allah’ın dışında kendisine Kıyamete kadar cevap vermeyecek kimseye tapmakta olan kimseden daha sapık olanı kimdir?” ifâdesinin başındaki istifham, istifhâm-ı inkari olup, mana şöyledir: “Allah’ı bırakıp da, putlara tapan ve böylece de onları ilah edinip onlara ibâdet edenden, haktan daha uzak ve cehalete de yakın hiçbir kimse yoktur. Çünkü bu putlar, duâ edildiğinde duymazlar. Onların bu dualara, ne şu anda, ne de bu günden sonra, Kıyamete değin cevap vermeleri söz konusu değildir.” Bu ayette, Kıyamet bu işin son noktası kılınmıştır. Çünkü Kıyamet gününde, Cenâb-ı Hakk’ın o putları dirilteceği, böylece de o putlar ile putlara tapanlar arasında karşılıklı bir konuşmanın meydana geleceği, bundan dolayı da Cenâb-ı Hakk’ın bu günü bir sınır, son nokta kıldığı ileri sürülmüştür.
Eğer, “Ayetteki “Halbuki bunlar, onların tapmalarından da habersizdirler” ifadesiyle ne kastedilmiştir? Birer cansız varlık demek olan bu putların “gafil” olmakla vasfedilebilmeleri nasıl düşünülebilir? Yine bu putları, ancak akıllı kimseler hakkında kullanılan (men) ifadeleriyle tavsif etmek nasıl caiz olabilir?” denilirse, biz deriz ki: O putperestler, o putlara tapıp, onları zarar veren fayda sağlayan kimseler yerine koyunca, onlar hakkında, onların duymayan, icabet edemeyen gafil kimseler mertebesine konulduklarının söylenmesi uygun olabilmiştir. Bu cevap aynı zamanda, onlar hakkında lafızlarının nasıl kullanıldıklarına da bir cevaptır. Bu ifade ile, Allah’ın dışında kalan melek, Hz. Isa (as), Uzeyr ve putlar gibi, kendisine tapınılan her şeyin kastedilmiş olduğu, ancak ne var ki, put olmayanların (melek, Hz. İsa, Uzeyr gibi) putlara tağlib edilmiş olmaları da mümkündür. (Yani putlaştırılan ve tapılan melek, isa ve Üzeyr gibi canlıların da kastedilmesi mümkündür)
Ayıca putlar hakkında başka ayetlerde de cemi müzekker sığası ile gelen ifadeler vardır (Ankebut 17’ye bakabilirsiniz)
Zaten meşru olan istiğase ölünün hürmetine Allah’tan istemektir, ölünün yardım etmesini de Allah’u Teala’dan bilmektir ki bu zaten dünyada da canlı bir kişinin yardım etmesi ile aynı şeydir.
ÇARPITMAK VEHHABİ SELEFİLERİN İŞİ
Ayetlere düz düz bakanlar şimdi de sanki deruni ilmi bir bakış açısı ile ayeti ayrıntılı tefsir edasında yorumluyorlarmış gibi ortaya atılıyorlar. Hâlbuki bu adamlar yıllar önce cevapları verilmiş, dürülüp bükülmüş ve çöpe atılmış eski iddiaları gündeme getirmekten başka bir şey yapmıyorlar.
İslami ilimlerden uzak olan bir Müslüman nereden bilsin “cemi” “müzekker” nedir, “men” ne için kullanılır. Bu ayette ne için kullanılmıştır?
Bilmedikleri için de bu sahtekarların oyununa gelebiliyorlar.
Müslümanlar İslami ilimleri tahsil ettiği zaman bu sahtekârlara hareket edecekleri bir saha kalmayacak inşaAllah. Onun için her mahalleye bir erkek ve bir kız medresesi hedefi gerçekleştirilmeli. Arapça kurslarımızın standartları yükseltilerek okullarda okutulan modern Arapça ile de desteklenerek günümüzün ve geleceğin ihtiyacına cevap verecek şekilde talebeler yetiştirilmelidir…
www.ihvanlar.net