Rüya nedir? Rüyanın çeşitleri nelerdir?

Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   (Gerçek) mü’minin rüyası, peygamberliğin kırk altı cüzünden (bölümünden) biridir. (Buhârî-Müslim-Ebû Dâvûd-Tirmizî-İbni Mâce)
   Peygamberimiz (s.a.v.) kırk yaşına yaklaşınca her gece sabahın aydınlığı gibi açık ve net rüyalar görmeye başladı ve bu hal altı ay devam etti. Rüya-yı sâdıka denilen bu gerçek rüyalar ertesi günü açık bir şekilde ortaya çıkıyor ve Peygamberimiz (s.a.v.) rüyasında gördüğü olayları yaşıyordu. Peygamberimiz (s.a.v.) 23 yıl peygamberlik yaptı ve bunun altı ayı yanikırk altıda biri rüya-yı sâdıka ile geçtiğinden, gerçek mü’minlerin rüyaları da peygamberliğin kırk altı cüzünden biridir.
Rüya nedir?
   Arapça’da görme anlamında olan rüya ile rü’yet aynı kökenden gelmekle birlikte, uyku ya da bayılma gibi hallerde görülenlere rüya ve uyanıklık halinde görülenlere rü’yet denir. Örneğin, uyanıklık halinde ayı görmeye “rü’yet-i hilâl” ve uyku halinde ayı görmeye de “rüya” denir.
   Bazı kimseler daha sık ve bazı kimseler daha seyrek olmakla birlikte, çocuklar dahil her insan mutlaka rüya görür. Ancak hiç kimse istediği zaman, istediği rüyayı göremez. Özellikle güzel ve mânevî rüyaları görmek sadece Allah’ın (c.c.) bir lütfudur; çünkü onlar peygamberliğin bir cüzüdür.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Sizin en doğru rüya göreniniz, sözü en doğru olanınızdır. (Müslim)
   Yalan konuşanın ve dili doğru olmayanın özü (gönlü) de doğru olmadığından, en güzel ve en doğru rüyaları ancak sözü ve özü en doğru olanlar görür.
Rüya nasıl görülür?
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Uyku, ölümün kardeşidir. (Taberânî-Beyhakî)
   Başta solunum ve dolaşım sistemleri olmak üzere tüm organların hayatî faaliyetlerinin bir daha geri gelmemek üzere durmasına ölüm, sadece beş duyu ile bu duyuların beyindeki merkezlerinin faaliyetinin geçici olarak durmasına da uyku denir.
   Uykuya daldığımız anda görme ve işitme duyularımızın faaliyeti durduğu için, rüya âlemindeki görüntü ve sesleri bu gözlerimiz ile göremez ve bu kulaklarımız ile işitemeyiz. Eğer rüyadaki görüntü ve sesleri bu gözlerimiz ile görüp bu kulaklarımız ile işitseydik, yanımızdakilerin de aynı görüntüleri görmeleri ve aynı sesleri işitmeleri gerekirdi.
   Ancak biz uyurken beş duyumuzun dışındaki organlarımız faaliyetine devam ettiği gibi çoğulu evham olan beyindeki “vehim” gücü ile “muhayyile” (hayal gücü) ve mânevî duyumuz olan gönül faaliyetine devam ettiğinden, İşte rüyadaki görüntü ve sesleri bu üç duyumuz ile görür, bu üç duyumuz ile işitir ve bu üç duyumuz ile algılarız.
Rüyanın çeşitleri
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Rüya üç kısımdır. Birincisi Allah’tan müjdeler (sâlih rüyalar)dır. İkincisi “hadîs-ün-nefs” denilen (bilinçaltı) rüyalardır. Üçüncüsü şeytandan kaynaklanan korkulu rüyalardır. Sizden biriniz hoşuna giden (güzel bir) rüya gördüğü zaman, dilerse bunu (iyi kişilere) anlatsın. Hoşuna gitmeyen rüya gördüğünde de, bunu hiç kimseye anlatmasın; ancak kalkıp hemen (iki rek’at) namaz kılsın. (Tirmizî-İbni Mâce)
1- Allah’tan müjdeler olan sâlih rüyalar
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
“Nübüvvetten sonra, sadece mübeşşirât kalmıştır”
(Sahâbeler:) Mübeşşirât nedir? diye sordular. Peygamberimiz (s.a.v.):
“Rüya-yı sâlihâ (gerçek ve güzel) rüyadır” buyurdu. (Buhârî-Müslim-İbni
Mâce-Ebû Dâvûd-Tirmizî-Nesâî)
   Son peygamber olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vefatı ile nübüvvet yani peygamberlik ve vahiy dönemi kapandığından, geriye sadece peygamberliğin bir cüzü (bölümü) olan ve “mübeşşirât” denilen gerçek mü’minleri müjdeleyici güzel ve doğru rüyalar kalmıştır.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya gördüğü zaman Allah’a hamd etsin; çünkü o Allahu Teâlâ’dandır. O rüyayı (sevdiği iyi kimselere de) anlatsın. (Buhârî-Müslim-İbni Mâce-Tirmizî)
   Karmaşık ve fazla uzun olmayıp, açık ve net bir şekilde görülen ve insanın gönlüne ruhsal zevkler veren rüyalara, rüyâ-yı sâlihâ (güzel rüyalar) denir. Bu tür hoş ve güzel rüyaları görenler, uyanınca Allah’a (c.c.) çok hamd etmeli ve bu rüyalarını sevdiği din kardeşleri ile paylaşmalıdır.
   İşte mübeşşirât denilen rüyalar bunlardır ve bunlar gerçek olduğu için sadece bunların yorumu yapılır. Allah (c.c.) bu tür rüyalarla gerçek mü’minlere bazen müjdeler verir, bazen uyarır ve bazen de çok değerli mânevî mesajlar verir.
   Bu tür rüyaları dinleyenler de bunun mânevî zevkinden yararlandığı için Peygamberimiz (s.a.v.), bu tür rüyaları sevdiğiniz iyi kişilere anlatın ve mânevî zevkini onlarla birlikte paylaşın buyuruyor.
Ancak!
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
En büyük yalan, kişinin görmediği bir rüyâyı gördüm diye gözlerine iftira etmesidir. (Buhârî)
   Genelde kendine mânevî bir kişilik görüntüsü vermek, evliyalık taslamak ve başkalarını etkilemek için yalan rüyâlar uydurmak ve görmediği halde gördüm diye yalan söylemek, en büyük bir yalan olduğu gibi ayrıca iftira kapsamına da girdiğinden, gerçekten çok korkunç bir günahtır.
   Rüyâ-yı sâlihâ (gerçek rüya) peygamberliğin bir cüzü (bölümü) olduğundan yalandan rüyalar uydurmak, yalancı peygamberliğe kalkışmak gibi tehlikelidir. Bu nedenle Peygamberimiz (s.a.v.): “En büyük yalan, kişinin görmediği bir rüyâyı gördüm diye gözlerine iftira etmesidir” buyuruyor. Güzel rüyâların, en güzeli
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Rüyâda beni gören kimse, gerçekten beni görmüştür. Çünkü şeytan, bana benzeyen bir şekle (benim sûretime) giremez. (Buhârî-Tirmizî-Ahmed İbni Hanbel)
   On binlerce kişi sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) aynı anda rüyâlarında görseler, her biri îmanları, yaşantıları, mânevî dereceleri ve muhabbetleri ile orantılı olarak sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) farklı şekillerde görürler. Ancak bunların hepsi haktır ve hepsi gerçekten Peygamberimizi (s.a.v.) görmüşlerdir. Çünkü şeytan, Peygamberimize (s.a.v.) benzeyen bir şekle giremez.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Rüyada beni gören kimse, uyanıkken de aynen görecektir. -Ya da beni sanki uyanıkken görmüş gibidir-. Çünkü şeytan bana benzeyen bir şekle giremez. (Buhârî-Müslim-Ebû Dâvûd)
   Asr-ı saadette Peygamberimizi (s.a.v.) rüyâda görenler, genelde ya Medine’ye hicret ederek ya da ziyarete gelerek sevgili Peygamberimizi (s.a.v.) uyanıkken de görür, sohbetinde bulunup sahâbe mâkamına ve sahâbeliğin ruhsal zevkine erişirlerdi.
   Asr-ı saadetten sonra Peygamberimizi (s.a.v.) rüyasında görenler, eğer bu dünyada evliyalık derecesine ulaşırlarsa, Peygamberimizi (s.a.v.) uyanıkken de mânevî keşf ile görüp ona mânevî sahâbe olur ve mânevî sahâbeliğin ruhsal zevkini yaşarlar.
   Peygamberimizi (s.a.v.) rüyada gördükleri halde gevşek davrananlar ve nefsi ile kıyasıya cihad edip evliyalık derecesine ulaşamayanlar da inşâAllah âhiret âleminde Peygamberimizi (s.a.v.) görür ve onun şefaatı ile cehennemden kurtulup cennete kavuşurlar.
2- Hadîs-ün-nefs denilen bilinçaltı rüyalar
Beynimizdeki vehim ve hayal, gece-gündüz durmadan çalışan en faal duyularımızdır. Eğer bu iki duyumuza yeni bir program yüklemezsek, onlar bilinçaltındaki eski bilgileri karmaşık bir şekilde gündeme getirir ve beynimizi boş yere yorarlar.
   Uyanıkken gezip gördüğümüz yerleri, konuştuğumuz sözleri, bellediğimiz bilgileri ve uzun süre yaptığımız işleri, biz uyurken karmaşık bir şekilde hayal duygumuzun ekranına getirip görüntüler ve bize rüya diye yuttururlar.
   İşte “edgâs-ı ahlâm” denilen uzun, düzensiz ve karmaşık bir şekilde görülen bu tür rüyâların aslı olmadığından bunlar hiç kimseye anlatılmaz, üzerinde durulmaz ve yorumu yapılmaz.
3- Şeytandan kaynaklanan korkulu rüyalar
   Toplumdan kopuk, içe kapanık, aşırı duyarlı, çekingen ve endişeli kimseler, vehim güçlerinin karanlıkta gördükleri karartılara hayâlî şekiller verip onlardan korktukları ve bilinçaltlarındaki olumsuz olayları hatırlayınca karamsarlığa kapılıp ürperdikleri gibi,
   Uyku halinde iken de şeytanın onların vehim duyuları üzerine yaptığı çirkin ve korkulu dürtüler, hayal duyusunun ekranına çirkin ve korkunç şekillerde yansıyınca, zavallılar uyandıkları zaman başlarına bir kötülük gelmesinden korkar ve gereksiz yere evham yaparlar.
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
   Sizden biriniz hoşlanmadığı bir rüya gördüğü zaman, sol tarafına üç defa tükürsün; şeytanın şerrinden üç defa Allah’a sığınsın ve yattığı tarafından diğer yanına dönsün. (Müslim-İbni Mâce-Ebû Dâvûd)
   İnsan bazen korkulu rüyalar görüp uyanır ve uyandığı zaman da “oh rüyaymış” diye sevinir. Korkulu ve çirkin rüya gören kimse uyandığı zaman hemen sol tarafına üç defa tükürür gibi üflese, sonra üç defa “Eûzü billâhi mine’ş-şeytânirracîm” diye şeytanın şerrinden Allah’a sığınsa ve yattığı tarafından öbür tarafına dönse, Allah (c.c.) o kimseyi şeytanın şerrinden, dürtülerinden, rüyada gördüğü korkunç görüntülerden ve en önemlisi evham hastalığından korur.
   Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor:
Sizden biriniz hoşuna giden bir rüyâ gördüğü zaman Allah’a hamd etsin: çünkü o Allahu Teâlâ’dandır ve o rüyâyı (sevdiği iyi kişilere) anlatsın.
Bir diğer rivâyette de,
   O rüyâyı sadece sevdiği kişilere anlatsın. Eğer hoşlanmadığı bir rüyâ görürse, o da ancak şeytandandır. Bu nedenle onun şerrinden Allah’a sığınsın ve onu hiç kimseye anlatmasın. O zaman, o rüya kendisine bir zarar veremez. (Buhârî-Müslim-Tirmizî-İbni Mâce)
   Ünlü rüyâ yorumcularından İbni Sîrîn hazretleri diyor ki:
   “Sen uyanıkken Allah’tan kork, rüyâda gördüklerine aldırma! Çünkü rüyâda gördüklerin sana hiçbir zarar veremezler”.
www.ihvanlar.net – Ahmet Tomor Hocaefendi

PAYLAŞ