Nuru'l İzah Tercümesi – Teravih namazı

Teravih namazı erkek ve kadınlara [2]sünnet, bunun cemaatle kılınması ise sünnet-i kifâyedir.
Teravihin vakti, yatsı namazından sonradır. Vitir namazı teravihten önce de kıknabilir, sonra da…
Teravih namazının, gecenin üçte birine yahut gece yarısına kadar tehir edilmesi müstehaptır. Hatta (gece yansından) sonraya bırakılması dahi mekruh olmaz, (İleri sürülen görüşlerin) doğrusu budur. Teravih yirmi rek’at olup on selâmla (kılınır).[3] Her dört rek’at arasında (dört rek’at kılacak) kadar oturmak, aynı şekilde beşinci teravih (selâmın)dan ve vitir namazından sonra da (bir bu kadar) oturmakmüstehaptır. Ay içerisinde, teravih namazlarında Kur’ân-ı Kerîm’i bir kere hatmetmek sünnettir. (Konuyla ilgili öne sürülen görüşlerin) doğrusu da budur. Hatim insanların usanma­larına[4] sebep olduğu takdirde, Kur’ân-ı Kerîm’den onların usan­mayacağı kadarını okumalıdır. Tercih edilen görüş de budur. Teravih namazının her teşehhüdünde[5] Peygamberimiz (Aleyhis-salâtü vesselam)’e, insanlar usansalar bile, salevât getirmeyi ih­mal etmemelidir. Aynı şekilde (teşehhüdlerden) sonra “sübhaneke”
luasını, rükû ve secdelerdeki[6] tesbihatı da terketmemelidir. Cemaatın usanması halinde (teşehhüdlerde okunan salevâtlardan îonraki, “Rabbena âtina” ve “Rabbenağfirlî” gibi) dualar[7] okun­mayabilir. Teravih namazı kaçırıldığı takdirde, ne tek başına ve ae de cemaatle kaza edilmez.[8]

Kâ’be’de Namaz[9]

(1) Kâ’be (binasının için)’de hem farz, hem de nafile namaz kalınabilir. Kâ’be’nin üstünde de sütre (siper) edinmeksizin kılınabilir, ne var ki mekruhtur; çünkü üstüne çıkmak edebe aylan­dır.
 (2) Gerek Kâ’be içinde ve gerekse Râ’be’nin üstünde, (bir kim­senin) sırtını imamın yüzüne vermeksizin namaz kılması uygun­dur. Sırtını imamın yüzüne döndürmesi doğru olmaz.[10]
 (3) İmam
rCâ’be’nin içinde ve Kâ’be kapısı açık iken[11] dışarıdan kendisine ayrılabilir.
(4) İmam Kâ’be’nin dışında ve insanlar da Kâ’be’nin strafmda halka olmuş bir halde namaz kılabilirler. Ancak imamın bulunduğu yönde olup da Kâ’be’ye daha yakın bulunan kimsenin namazı (imamı ileri geçmiş olacağından) caiz olmaz.

Geçmiş Konularla İlgili Sorular  ;

Nafile ne demektir; bu, umûmî manada ele alınabilir mi? Kaç kısma ayrılır? Farzlara ilave edilen müekked sünnetler ile menduplarnelerdir?
İmarn A’zam, ayakta kılabilecek durumda olanların sabah namazının iki rek’ı innetini oturarak kılmalarına niçin cevaz vermemiştir?
Dört rek’atlı müekked sünnetlerle dört rek’atlı mendup namazlar arasında ne ırk vardır? Dört rek’atlı nafile namazların, sadece sonlarında teşehhüde oturarak tınmaları halinde doğru olur mu? (Olursa) sebebi nedir? Gündüz kılınan nafilelerle ece kılman nafilelerde efdal olan şey nedir?
Gündüz ve gece kılınan nafilelerin rek1at sayıları arasında bildiğiniz bir ihtilâfı Öyleyiniz.
Gece kılınan nafile mi daha efdaldir, gündüz kılınan mı? (Namazlarda) ayakta ıı daha fazla kalmak iyidir, yoksa secdede mi? Bu ne demektir?
Tahıyyetü’l-mescid namazında sünnet olan nedir? Onun yerine geçen şey nelir? Lügat ve şer’î yönden istihare nedir?
Hacet namazı nedir, istihare namazıyla hacet namazının sebepleri arasında ne jibi fark vardır?
Hacet namazının meşruluğuna delil nedir? Ramazanın son on gecesini ne ile hyâ etmek menduptur. Bu gecelerin, camilerde cemaatla ihya edilmesi mendup olur mu? Bu geceleri ihya etmek niçin menduptur.
Ayakta kılmaya gücü yetenlerin, nafileleri ayakta kılmaları şart mıdır? (Bu namazları) oturarak kılanlar da sevaba kavuşurlar mı? Ne zaman nafileleri oturarak kılanlar da ayakta kılanlarınki gibi sevaba kavuşurlar?
Nafile namazını ayakta kılmaya başlayanlar bunu oturarak tamamlayabilirler mi? Böyle bir hareket mekruh mudur? Bu konuda bir ihtilaf varsa bildiğinizi  söyleyiniz?
Binek üzerinde nafile namaz kılmak ne zaman caiz olur? Namazın rükün ve  şartlarından bir kısmının düşmesine sebep olan şey nedir? Nafile namazlarından herhangi biri için (binekten) inmeli midir? Birşeye dayanarak namaz kılmak caiz midir?  Böyle bir hareket ne zaman mekruhtur, ne zaman değildir?
Üzerinde pislik bulunan hayvanın üstünde namaz kılınır mı? Bunun hükmü nedir?                                                                                                                                  
Hayvanın üzerinde sadece özürden dolayı kılınabilen namazlar hangileridir? | Bu özürler nelerdir?
Deve sırtına konulan mahfillerde namaz kılınır mı, bu mahfillerde farz namazş kılmak ne zaman doğru olur?
Gemilerde namaz kılmanın hükmü nedir? Bu konuda bildiğiniz ihtilafı ve herjaj^j rin’m sebeplerini belirtiniz.
Gemide namaz ile hayvan üzerinde namaz arasındaki fark nedir? Yürümekte alan gemi, rüzgârın hareket ettirdiği demir atmış gemi ve bir de sahile bağlı bulunan gemi arasında ne gibi farklar vardır?
Tervîha ne demektir? Teravih namazı, bunun hükmü ve vakti nedir? Vitir, tera­vihten önce kılınabilir mi? Teravihi hangi vakitte kılmakmüstehaptır? Kaç rek’attır? Teravihte sünnet olan okuyuş nedir?
Cemaat usansa dahi teravih namazında terkedilmesi mekruh olan ve olmayan şey nedir? Vakti geçtikten sonra teravih namazı kaza edilir mi? Bu konuda söyleye­ceklerinizin gerekçeleri nedir? Kâ’be binasının içinde kılınan namazla İlgili ne söyle­nilebilir? Kâ’be’nin üstünde kılman namazın hükmü nedir?
İnsanlar Kâ’be binasının içinde yönlerini muhtelif taraflara çevirerek namaz aldıklarında bunların içinde kimlerin namazı doğru olur, kimlerinki olmaz? İmam Kâ’be’nin içinde olmaksızın Kâ’be’nin çevresinde cemaatle kıldıklarında kimlerin namazı doğru olmaz?
———————————
[1]  Terâvîh: Arapça tervîha kelimesinin çoğulu olup dinlenme demektir, oturma da bir nevi tervîha’dır.
Fıkıh ulemasına göre ise terâvîh, namaz kılanların dört rek’at namazın sonunda oturmalarıdır. Bu namazların sonunda istirahat için oturulduğundan (gerek bu dinlenmelere ve gerekse dinlenerek kılman) bu na­mazlara “terâvîh” denilmiştir.
Buhârî ve Müslim’in, Âişe (Radıyaüahu anha)’dan rivayetlerine göre, “Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam) bir gece Mescid-i Nebevî’de (terâvîh) namazı kılmış, insanlar da kendisiyle birlikte kılmışlardı. Ertesi gece de aynı şekilde kılınca insanlar fazlalaşmış, üçüncü ve dördüncü gecelerde insanlar topluca gelmiş bulunduklarından Rasûlullah bunların arasından ayrılamamıştı. Sabah olunca Efendimiz:
‘Yaptıklarınıza şahid oldum ve buhareketiniz benim sizin aranızdan ayrılmamı engelledi. Ne var ki (bu namazın) sizin üzerinize farz olmasından korktum” buyurdular.”
[2] Rivayete göre Râfizifler, teravihin kadınlara değil, erkeklere sünnet olduğunu, bir başka rivayette ise, teravihin esasında sünnet olmadığını söylüyorlar.
[3] Hz. Peygamber (Aleyhissalâtü vesselam)’in teravihi sekiz rek’at kıldığı sabittir. Buharı ve Müslim’in naklettiğine göre Âişe (Radıyallahu Çnha), şöyle söylemiştir:                                                                           jî
“Rasûlullah ne ramazanda ve ne de başka zaman on bir rek’attan fazla kılmazdı.” Üç rek’atlı vitir namazı da bunun içindir. Rasûlullah (AUy* hissalâtü vesselam) vefat edince bu uygulama, Ebû Bekir (Radıyallahu anh)’in zamanına aynen intikal etti. Sonra Ömer (Radıyallahu anh) zamanında bu uygulamaya bir miktar ilâve yapıldı ve Hz. Ömer insanları, Übeyy b. Kâ’b’m yanında topladı, ramazan ayında kalkıp birlikte cemaatla yirmi rek’atkıldılar ve artık teravih bu şekilde kılınır oldu.
Rasûlullah (Aleyhissalâtü vesselam) şöyle buyurmuştur:
“Benim sünnetime ve benden sonra da hulefâ-i Râşidîn’in sünnetine sımsıkı sarılınız.”
[4] Burada, cemaat, ay içinde hatimle uzun uzadıya teravih kılmaktan sıkılırlarsa, Kur’an’dan onların sıkılmayacağı kadarının okunması gerekir denilmek isteniyor.
[5]  Bizim mezhebimizin ulemasına göre teşehhüdde Rasûl (Sallalahu aleyhi ve sellem)’e salevât getirmek sünnet iken, tmam Şafiî (Radıyallahu anh) ve arkadaşlarına göre farzdır. Onlar nazarında salevâtsız namaz sahih (ve doğru) olmaz;  binâenaleyh  salevâtın terki doğru değildir.  Namazın doğruluğunu temin ve (mezhebler arasındaki) bu ihtilaftan kurtulmak için,
insanlar sıkılsalar dahi salevâtı hiç ihmal etmemeliyiz. Çünkü salevâttan tembeller sıkılır ve bu da ancak huşûdan
yoksun olanların işi olup nazar-ı itibara alınmaz.
[6]  Bizim mezhebimizin âlimlerine göre rükûda teşbih, müekked sünnet ve İmam Ebu Hanîfe’nin talebelerinden olan Ebu’1-Mutî’ el-Belhî’ye göre farz, bir grup ulemaya göre ise vaciptir. Peygamber (Aleyhissalâtilvesselâmje salevât hakkında söylenenler bu hususta da geçerlidir.
[7] Burada dua ile anlatılmak istenen şey, teşehhüdden ve Rasûlullah (Aley-hissalâtü vesselâm)’a salevât okuduktan sonra namaz kılan kimsenin “Rab­bena âtina-, Rabbenağfirlî” gibi okuduğu dualardır.
[8] Mezhebimize göre en doğru olanı budur. Sebebine gelince, kaza (farz ve) vaciplere has bir şeydir. Teravih kaza edildiği takdirde (kılınan bu namaz) teravih olmaz, nafile olmuş olur. Çünkü teravih, bizzat o vakte âit bir sünnettir.
 
[9] Kâ’be, Mekke’de bulunan Beytullahü’l-Haram’dır. Daha önce namazın ;     şartlarını açıklarken de söylenildiği gibi, kıbleye dönmek namazın şart-
larındandır. Kıble, sâdece Kâ’be binasından İbaret olmayıp bu binayı dört ta­raftan çevreleyen ve üst tarafından da
göğe doğru uzanan bir sahaya denilir. Nitekim Kâ’be binası Abdullah b. Ztibeyr b. el-Awâm (Radıyallahu anh)
zamanında (yeniden inşa edilmek üzere) kaldırıldığı zaman sahâbe-i kiram namazlarını, önlerine herhangi bir
siper koymadan o yöne doğru kılarlardı.
[10]  Çünkü, namaz kılan kimse bu takdirde, kendisi ile aynı istikamete yönelmiş bulunan imamın önüne geçmiş
olur.
[11] Kapının açık olması şart değildir; ancak cemaatın, imamın rükünler arasındaki intikallerim bilmeleri gerekir. Kapının kapalı olması imamın in­tikallerinin duyulmasına engel değilse (bu durumda imama) uyutabilir.

PAYLAŞ