Nuru'l-izah Tercümesi – Pislikler ve temizlenme yolları
Pisliğin Çeşitleri
[1]Ağır Pislikler:
Şarap, akmış kan,1 ölü (hayvan) eti2 ve derisi,3 eti yenmeyen hayvanların sidikleri, köpek pisliği, yırtıcı hayvanların tersi ve salyaları, tavuk, ördek ve kaz pislikleri ve benzerleri ile insan bedeninden çıkınca abdesti bozan şeyler ağır pisliklere birer örnektir.
Hafif Pislikler:
Hafif pislikler ise at idrarı,4 eti yenen hayvanların idrarı ve eti yenmeyen kuşların tersleri ve benzeri pisliklerdir.
Pisliklerin Ne Kadarına Göz Yumulur?
Ağır pisliğin bir dirhem kadarına, hafif pisliğin ise, elbisenin veya vücudun dörtte birinden5 az bir kısmına yayılmış olanına ve
Akmış kan, çıktığı yerden dışarıya taşan ve temizlenmesi gereken kana denir. Kur’an-i Kerim’de:
«De ki: Bana vahyolunanda leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin ta kendisidir- ya da günah işlenerek Allah’tan başkası adına kesilmiş hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum.” (En’âm, 145) buyurulmaktadır.
Burada kanı olan hayvanların ölüleri kasdedilmektedir. Balık ve çekirge bu hükmün daşındadır. Cırcır böceği ve akrep de böyle. Çünkü bunların etleri, her ne kadar yenilmeseler de temizdir.
Burada tabaklanmadan önceki deri kasdolunuyor. Tabaklandıktan sonraki deri temizdir.
Atın sidiği hafif pisliklerdendir. Çünkü at eti, her ne kadar mekruh ise de yenilir. Hanefî mezhebinde fetva bu yönde verilmiştir. İmam Muhammed’e göre ise atm eti temizdir. Atın, eti yenilen hayvanlardan olduğu halde burada ayrıca belirtilmesi, at eti üzerinde böyle bir ihtilafın mevcut bulun-masmdandır.
Bizim mezhebimizin âlimleri, bu ibareden kasdedilen şey üzerinde ihtilaf | etmişlerdir. En tercihe şayan olan söz, hafif necaset (pislik) bulaşmış her | türlü elbisenin dörtte birinin kasdolunmuş olmasıdır. Elbisenin dörtte birine bulaşmış olan hafif pisliğe göz yumulmaz, daha az bir kısmına bulaşmışsa göz yumulur. Pislik temas eden yerin dörtte biriyle şu hususun | kasdedildiği söylenilmektedir: Elbisenin koluna pislik bulaşsa meselâ, bu kısmın dörtte birinden az bir yere temas etmiş olan pisliğe göz yumulur.
Ayrıca, “Kendisiyle namaz kılınabilen asgari ölçüdeki elbise, göbekle | diz kapağı arasında kalan bölgeyi kapatmaya yetecek bir elbisedir. Binaenaleyh, elbiseye hafif necaset bulaştığında pisliğin, sözünü ettiğimiz asgari ölçüdeki elbisenin dörtte biri kadar bir yerini mi, yoksa daha fazlasını mı işgal ettiğine bakılır. Eğer dörtte birinden fazla bir kısmını işgal etmişse bununla namaz kılınmaz, aksi halde kılınır.
iğne ucu kadar olan idrar damlacıklarına göz yumulur.
Pis olan yatak veya toprak, uyuyan birinin teriyle yahut ayakta bulunan yaşlıkla ıslandığında, vücutta ve ayakta pisliğin eseri görülürse; ikisi de pislenmiş olur, aksi halde pislenmezler. Aynı şekilde, sıkıldığında dışarıya su vermeyen yaş ve pis bir elbisenin içine sarılan kuru ve temiz elbise de pislenmiş olmaz. Pis bir yere serilen elbisenin yaşlığının, serildiği yere geçmesiyle ve pislik istikametinden esip elbiseye temas eden rüzgârla elbise pislenmez; ancak elbise üzerinde pislik izine rastlanırsa pislenir.
Pislik Neyle Temizlenir?
Görülen herhangi bir necasetle pislenmiş bir şeyin üzerindeki “pisliğin, bir kerede dahi olsa, giderilmesiyle o şey temizlenmiş olur, doğrusu da budur. (Temizlenen pisliğin ardından) çıkarılması güç[2] olan bir izin kalmasında bir sakınca yoktur.
Görülmeyen bir pislik, üç kere yıkayıp her defasında sıkmakla temizlenmiş olur.
Temizlenme Yolları
Elbise ve vücuttaki pislik, suyla temizlenilebileceği gibi, sirke ve gül suyu gibi arıtma özelliği bulunan her türlü mayi (sıvı) ile de temizlenilebilir.
Mest ve benzeri şeyler[3] üzerindeki pislik kütlesi (suyla temizlenebilir, bunun yanında), yaş da olsa (yere, toprağa) sürtmek (ve firçalamak)la (da) temiz olur. Kılıç ve benzeri şeyler [4]ise (bir bez parçasıyla veya toprakla) silerek temizlenir.
Yeryüzündeki pislik, kurumuş ve herhangi bir izi kalmamışsa üzerinde namaz kılınır, ama toprağıyla teyemmüm[5] yapılmaz. Adı geçen yerdeki ağaç ve otların temizliği de (aynı şekilde) kurumalarına bağlıdır.
Tuza dönüşerek yahut yanarak başkalaşan,[6] (özelliği değişen) pislik temiz hale gelmiş olur.
Elbise ve bedende kurumuş bulunan meni ovalamakla, yaş meni ise yıkamakla temizlenir.
Ölü Hayvan Derileri ve Benzeri Şeylerin Temizlenmesi
Ölü hayvanların derileri, (meselâ akasya ağacının meyvesiy[7]le olduğu gibi) hakikî tabaklama ve (onları) topraklamak, güneşletmek suretiyle hükmî tabaklama yaparak temizlenmiş olur. İnsan derisi ile domuz postu bu hükmün dışındadır.
Şer’î usûllerle kesmek,[8] eti yenilmeyen kayvanların derisini temiz kılar, etini değil… En doğru görüş bu olup fetva da buna göre verilmiştir.
Kesilmiş kıllar ve tüyler, boynuz, tırnak, yağsız [9]kemik gibi içerisine kanın nüfuz etmediği her şey ölüm sonucu pis olmaz. Ama sinirin pis olduğu doğrudur.
Misk kesesi, tıpkı misk[10] gibi temiz olup yenilmesi helâldir. Misk’in, kedisinden elde edildiği misk de temizdir, bu kokuyu sürünerek namaz kılmanın bir mahzuru yoktur.
Geçmiş Konularla İlgili Sorular
Pislik, pisliklerle ilgili hükümler ve bu hükümlere alt delil nedir? Pislik kaç kısma ayrılır? Ağır pisliklere beş, hafif pisliklere de üç örnek veriniz.
Mafıf necasetin (pisliğin) ne kadanna göz yumulur?
Görülen pislik ne ile temizlenir?
Görülen pislikten geriye, çıkarılması güç bir iz kalırsa ne yapılmalı? Bu “güçlüğün ölçüsü nedir?
Elbise ve bedendeki pislik nasıl temizlenir? Pislenen mest nasıl temizlenir? Bunlarla ilgili delil nedir?
Başkalaşma nedir? Buna iki örnek gösteriniz ve başkalaşmayla ilgili hükmü açıklayınız.
Elbisede kuru veya yaş halde bulunan meni neyle (ve nasıl) temizlenir? Ölü hayvan derisi neyle (ve nasıl) temizlenir?
Şeri kesim nedir? Eti yenen ve yenmeyen hayvanların nereleri hangi sebeple temiz olur? Ölü hayvanların (kıl ve) tüyleri, boynuz ve tırnakları ile ilgili hüküm nedir?
Misk, misk kesesi, miskin kedisinden temin edilen koku ile ilgili hükümler nedir? Miskin yenmesi helâl midir?
Ağır pisliğin ne kadarına göz yumulur? Pislik, neye göre ağır ve hafif diye kısımlara ayrılır?
Görülmeyen pislik nasıl temizlenir?
[1] Pislik, ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır.
Lügavî yönden, insanın pis kabul ettiği herşey pistir, şer’î yönden ise idrar ve gaita gibi bizatihi pis olan şeylere pislik denir.
Pisliğin (en azından) göz yumulamayacak kadarını gidermek farzdır. Necaset (pislik)ten sakınılması ve temizlenmeye son derece dikkat edilmesi hususunda Efendimiz (Aleyhisselâm) tarafından uyarıcı ve sakindırıcı bir takım hadis-i şerifler dile getirilmiş olup bazıları şunlardır:
“îdrârdan sakınınız; çünkü kabir azabı umumiyetle idrar yüzündendir.”
Kabir azabının gıybet, koğuculuk ve idrardan sakınmamak olmak üzere üç şey yüzünden olacağı da yine Peygamberimiz (Aleyhisselâm)’den rivayet edilmiştir.
Başka bir rivayete göre Efendimiz (Sallalla.hu aleyhi vesellem) kabre uğradığında oradaki iki kişi için:
“Bunların ikisi de kesin bir şekilde azab görüyorlar, ama büyük (günah) , yüzünden değil.. Birisi idrardan sakınmıyordu, öbürüyse insanlar arasında laf götürüp getiriyordu,” tarzında söylemiştir.
Ayrıca kabirde kula sorulacak ilk sualin, temizlikten olacağı da yine rivayet edilenler arasındadır.
Pisliğin, ağır ve hafif diye ikiye ayrılması pisliğin temizlenme keyfiyeti yönünden değildir. Çünkü temizlenmeleri açısından bu iki pislik arasında herhangi bir fark yoktur. Ağır pisliğin bir dirhem miktarına göz yumu-lurken hafif pisliğin bundan daha fazlasına, yani elbisenin dörtte birlik bir kısmına kadar bulaşanına ancak göz yumuluyor.
[2] Pislikten kalan izin çıkarılması, sabun vs. gibi sudan başka şeyleri kullanmaya ihtiyaç gösteriyorsa meselâ, pislenmiş bir boya ile boyanan bir elbise, (sıkıldığında) duru su gelinceye kadar yıkanırsa, elbiseden boya çıkmasa dahi temizlenmiş olur.
[3] Bugün giymekte olduğumuz ayakkabılar da aynı şekilde silmek (ve fırçalamak) ile temiz olur. Silmek (ve fırçalamak) ile mest ve benzeri şeylerin temizleneceğine Peygamber (Aleyhissalâtü vesselâmhn, “Herhangi biriniz mestinizle pisliğe bastığınızda onu toprakla temizleyiniz” mealindeki hadfe-i şerifi ile, “Sizler camiye geldiğinizde ayağına giydiği şeylere baksın, eğer orada pislik (ve benzeri şeyler) görürse bunları silsin ve namazını Öyle kılsın” mealindeki hadis-i şerifi delildir.
[4] Kılıca benzeyenler, ayna, cilalanmış kaplar ve ahşap nev’inden şeyler ile tırnaklardır.
[5] Böyle yerlerde namazın kılınabileceğine, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve-seüem)’m, “Herhangi bir yeryüzü (parçası) kuruduğunda temizlenmiş olur” mealindeki hadis-i şerîfi delildir. Bu gibi yerlerin toprağıyla teyemmüm edilmez, çünkü teyemmüm edilecek toprağın hem kendisi temiz, hem de temizleyici özellikte olması gerekir. Nitekim Allah Teâlâ: “…Temiz toprakla teyemmüm edin” (Mâide, 6) buyurmaktadır… Bu toprağın ise sadece kendisi temizdir.
[6] Başkalaşma, birşeyin kendi özelliğini kaybedip başka birşeye dönüşmesidir. Meselâ hayvan pisliklerinin yanıp küle dönüşmesi, ölü bir hayvanın tuzlaya düşerek tuza dönüşmesi gibi. Başkalaşma sonucu birşeyin temiz hâle geleceğini îmam Muhammed, İmam Ebû Hanîfe (Radıyallahu an/t/den rivayet etmiş olup çoğu ulema da bu görüşü benimsemişlerdir.
îmam Ebu Yûsuf (Radıyallahu anh) ise: “Başkalaşımla birşey temiz olmaz, çünkü başkalaştıktan sonra da o şey üzerinde pislik izlerine rastlanabilir” diyor.
[7] Akasya ağacının meyvesi, mazı, nar kabuğu, şap, tuz; pis kokuyu ve! rutubeti giderici, sulandığında deriyi bozulmaktan koruyucu her şey
Tabaklandığında ölü hayvan derilerinin temizleneceğine Peygamber; (Aleyhissalâtü vesselamım, “Hangi deri olursa olsun tabaklandığında temizlenir” hadis-i şerifi delildir. Anlatıldığına göre Efendimiz (Sallallahu’ aleyhi uesellem), su tulumundan abdest almak istediğinde kendisine:
«—Bu su tulumu ölü hayvan derisindendir» denilince, şöyle buyurmuştur:
«— Tabaklamak, derideki pisliği giderir.» i
[8] Kesimin şer’î usûllere göre yapılmasının şart koşulması; Mecûsîlerin kesimini, ihramlının hac ve umrede av olarak kestiğini, bir de kasden besmelesiz yapılan kesimi bu hükmün dışında tutmak içindir. İstisna tutulan bütün bu kesimlerde temizlik sağlanamaz, çünkü bu nevi kesimler şer’an muteber olmayıp en doğru görüş de budur. Sözkonusu usûllerle kesilenler leş kabul edilir.
[9] Ölü hayvanın yağı pistir. (Öte yandan) kıl, tüy, boynuz vb, şeylerin temiz olduğu Dârekutnî’nin zikrettiği bir hadis-i şerifte, “Rasûlullah (Sallallahu aleyhi vesellem) ölü hayvanın yalnızca etini haram kıldı, ama hayvanın derisini, kıl ve tüylerini (kullanmakta) bir beis yoktur” denilmektedir. Hayvanların gagaları ve tırnakları da bu cümledendir.
[10] Bir cins ceylanın göbeğindeki misk kesesinde oluşan güzel bir koludur.