Türkiye'de Cuma namazı kılınır mı? Darul Harpçilere reddiye

   Halil Günenç Hoca, özellikle Türkiye’de sonradan türeyen “daru’l harpçi” olarak meşhur olan “cumasız” gurupların gençleri Cumadan ve camilerden koparmak için verdiği mücadeleye “Günümüz meselelerine fetvalar” adlı eserinden reddiye yapıyor. Müslümanları cumadan ve cemaatten koparmak için mücadele edenlere karşı siz de deliller ile mücadele edin…
   Cuma namazı hür, akıllı, baliğ mukim, erkek ve hasta olmayan her Müslümana farzdır. Farziyeti Kur’an-ı Kerim, sünnet-i seniyye ve icma-i ümmet ile sabit olmuştur. Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:
   “Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman hemen Allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer siz gerçeği anlayan kimseler iseniz elbette bu sizin için daha hayırlıdır” (Cuma 9)
   Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de şöyle buyuruyor:
   “Allah’a ve ahiret günnüe inanan kimse Cuma namazını kılsın. Ancak kadın, yolcu, köle ve hasta olan kimse müstesna” (Mühezzeb c. 1 s. 109)
   Başka bir hadiste şöyle buyuruyor:
   “Aklı başında olan herkesin Cuma namazına gitmesi farzdır”
Diğer bir Hadiste şöyle buyuruyor:
   “Allahu Teala, aldırış etmeden üç Cuma namazını terk eden kimsenin kalbini mühürler.”
   Cuma namazını kılmak hususunda Ashab-ı kiram ittifak ettikleri gibi tabiinde ittifak etmişlerdir. Hatta Abdullah b. Ömer gibi birçok ashab Haccac gibi zalimlerin arkasında Cuma namazını kılmışlar ve hiçbir zaman terk etmemişlerdir.
Abdullah b. Ebi Huzeyl şöyle diyor:
   “Abdullah b. Zübeyr’e karşı gelen zulüm ve yalanları ile meşhur hatta Peygamberlik iddiasında bulunan el-Muhtar b. Ebi Ubeyd b. Mesud Es-Sekafi Irak’ta hakim olduğu zaman arkasında Cuma namazını kılmamaktan söz ettik ama sonra biz Müslümalar arkasında Cuma namazını kılmak hususunda ittifaka vardık ve yalanının kendisine ait olduğunu söyledik.  (El-Muğni li İbn Kuddame, c.2 s. 149)
   Yukarıda zikredilen hadislerden de anlaşıldığı üzere Cuma namazı çocuk, kadın, yolcu, köle ve hasta olan kimse müstesna herkese farzdır. Ancak veliyül emrin izni meselesi Cuma namazının eda şartlarından biri olup olmadığı hakkında ihtilaf vardır.
   Şafii, maliki ve Hanbeli mezheplerine göre Cuma namazıyla diğer namazlar arasında fark yoktur. Veliyül-emir olsun olmasın, varsa da izni bulunsun bulunmasın, herhangi bir mani olmazsa mutlaka Cuma namaz kılınacaktır.
   Hanefi mezhebine göre ise Müslümanların başındaki idareci Müslüman ise Cuma namazını kılabilmek için onun izni şart koşulmuştur. Şayet halkın başındaki Müslüman idareci Cuma namazının kılınmasına müsaade etmez veya idareci Müslüman olmazsa o zaman Müslüman halk uygun gördüğü bir kimsenin arkasında Cuma namazını kılacaklar (İbni Abidin c. 1, s. 540)
   Hanefi mezhebinde Cuma namazı için veliyül-emrin izni, namazın sıhhati için setr-i avret şartı gibidir. Yani namazın sıhhat şartlarından biri setr-i avrettir. Avreti örtecek bir şey bulunsa mutlaka avreti örtmek icap eder. Varsa avreti örtmeden namaz kılmak sahih değildir. Avreti örtecek bir şey bulunmazsa namazın farziyeti sakıt olmaz. Avreti örtmeden de namaz kılmak icap eder. Yani Cuma namazının kılınması zaruridir. Yalnız idareci Müslüman olduğu takdirde izniyle eda edilecektir. Şayet idareci Müslüman olmazsa veya Müslüman olduğu halde izin vermezse imkan olursa yine kılınacaktır.
   Hazreti Osman (Radıyallahu anh) Cuma günü, muhasarada olduğu için Cuma namazını kıldırma imkanını bulamadığı gibi kimseye de izin vermedi. Fakat Hazreti Ali Radıyallahu anh Müslümanlara Cuma namazını kıldırdı. (Kurtubi c. 18, s. 113)
   Yukarıda yaptığımız açıklamadan anlaşılıyor ki, daru’l-harp olsun daru’l-İslam olsun idare şekline bakmadan Cuma namazı kılınacaktır.
   Ebu Davud, İbn-i Mace, İbn-i Hıbban ve Beyhaki rivayet ettiklerine göre Medine’ye yakın Nakî’ül-Hadimât ismindeki yerde hicretten evvel ve İslam hakimiyeti olmadan evvel ilk Cuma namazı Esad bin Zürare tarafından kıldırıldı. İbn-i Hacer “Tuhfetü’l-Muhtac” isimli kitabında şöyle diyor: “Cuma namazı Mekke’de farz kılındı ama Müslümanların sayısı az olduğu veya sıkışık bir halde oldukları için Mekke’de değil Medine’de kılınmasına başlandı.
   Darekutnî’nin rivayetine göre de Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hicret etmeden önce Cuma namazını kılmak için imkan bulamadı. Kılınması için Mus’ab bin Umeyr’e yazı yazdı. (Alusi c. 28, s. 100)
   Bir imam İslam’a bağlı ve ehil olursa kim tarafından tayin edilirse edilsin Müslüman ve ehil olduğu için arkasında namaz kılmak caizdir. Ama İslam’a inanmaz veya ehil olmazsa Müslüman bir idareci tarafından tayin edilse de arkasında namaz kılmak caiz değildir.
   Cuma namazını kılmak veya kılmamak hususunda şuna veya buna bakmamalı. Asr-ı Saadete tarihe ve İslam alemine bakmalı. İslam aleminin kırk küsür ülkesi vardır. Bir iki ülkesi hariç bütün ülkelerde idare İslami değildir. Hepsinde de imamlar halk tarafından değil, idareciler tarafından tayin edildikleri halde hiçbir yerde Cuma ve cemaat boykot edilmemiştir. Farz-ı muhal olarak Cuma namazı Hanefi mezhebinde farz olmasa da İslam’ın maslahatı için diğer mezheplere göre hareket etmek zorundayız.
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ