Mescid-i Aksa Filistinde değil semada diyenler Şiî kaynaklar ve İsrail
Rabbimiz buyuruyor ki: “Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir” (İsra 1)
Bazı delalet ehlinin miracı inkar etmenin yanı sıra Filistin’de Müslümanların baştacı yaptığı Mescid-i Aksa’yı hedef aldıklarını görüyoruz. İlahiyatçı prof geçinen zatlar Kur’an-ı Kerimde geçen Mescid-i Aksa’nın aslında Filistin’de olmadığını semada olduğunu ve ayette geçen Mescid-i Aksa’dan Filistin’deki Mescid-i Aksa’nın kastedilmediğini ileri sürerler.
Halbuki Peygamberimizin Mescid-i Aksa ile ilgili bir çok hadis-i mevcuttur (Hadis kitaplarının “mesacid” bölümüne bakılabilir) ve fazileti sıralanan üç mescitten biridir. Ve kıble Ka’be olmadan önce yönelinen yerdir. Kıbleteyn (iki kıbleli) mescidi bunun en büyük delilidir. Ka’beye yönelme emri orada gelince Peygamberimiz ve Müslümanlar Mescid-i Aksa’dan Ka’beye yönelmişlerdir.
Evet, bu asılsız iddialar aslında Şiî kaynaklarda geçen ve siyonist İsrail korsanlarının işini kolaylaştırmaya yönelik iddialardır. Ali Eren Hocaefendi, Dinde Deformistler adlı kitabında bu konuya şöyle temas ediyor:
Şiiler Kudüs’ün iki fatihi olan Hazreti Ömer ve Selahaddin Eyyübi’yi “Katilü’l müslimin / Müslümanların katili” olarak anarlar.
Kudüs onlar açısından hiç önemli değildir. Hatta bir kısım müsteşrik/oryantalist ve Yahudi yazarlar, Mescid-i Aksa’nın Kudüs’te olup olmadığı ile alaklı ortaya attıkları şüpheleri, Şiî müellif ve müfessirlere borçludurlar.
Şii müellif ve müfessirlere göre, Hazreti Ömer Kudüs’ü fethettiğinde burada Mescid yoktu. Dolayısıyla Mescid-i Aksa Kudüs’te değil semadadır. (Eş-Şia ve’l Mescid’l Aksa, s. 5, Tarık Ahmed hicazi)
Şia ulemasından Cafer Murtaza el âmilî, “El Mescidu’l Aksa eyne? / Mescid-i Aksa nerede” adlı eserinde açıkça “Mescid-i Aksa’nın Filistin’de olmadığını aksine semada olduğunu” ileri sürmüştür. Feyz Kaşânî’nin “Tefsiru’s Sâfî”si de aynı iddiaya yer verir. Ayâşî ve Bahrânî gibi tanınmış şii müfessirlerin görüşleri de aynı doğrultudadır. Çünkü, İran’ın Kudüs üzerindeki hesabı, nüfuz ve şii yayılma planları üzerindedir. Bu hesap, Şiîlik nüfuz ve nüfusunun artması ve yerkelmesi gayesi taşımaktadır.
Muhammed Bakır Harrazî’nin sözü bunun ispatıdır:
“Filistin halkı Ehl-i beyt (Şiîlik) mezhebini benimsemedikçe onunla İsrail (Yahudiler) arasında bir fark yoktur.”
(Ali Eren – Dinde Deformistler)
Bu arada Harrazi’nin Şiiliği kastederken “ehli beyt mezhebi” demesi de dikkatinizden kaçmasın. Bu gün Türkiye’de şiayı bu ad ile yaymaya çalışanlara da dikkat edin.
Sonuç olarak görülüyor ki, İsrail’in Türkiye’deki uzantıları “Mescid-i Aksa’yı” Müslümanlardan ve zihinlerinden kazımak, önemsizleştirmek için, Peygamberimizin miraçta ziyaret ettiği ve ayette geçen Mescid-i Aksa’nın semada olduğunu, Filistin’de olmadığını iddia ederler.
İsrail’in Mescid-i Aksa diye “Kubbetu’s-Sahra” yı yutturmaya çalışmasının bir başka versiyonudur bu çalışma. Ümmetin zihninden, değerinden, amacından Mescid-i Aksa’yı silmek ve bu sayede rahata kavuşmak istiyorlar…
www.ihvanlar.net