Tahiyyetü'l Mescid namazı
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor:
Sizden biriniz mescide girdiği zaman, iki rek’at namaz kılmadan oturmasın. (Buhârî-Müslim-İbni Mâce-Tirmizî-Nesâî)
Sözlükte tahiyye, selâmlamak demektir. Evlere girerken oturmadan önce selâm verildiği gibi mescide girildiğinde de oturmadan önce iki rek’at tahiyyetü’l-mescid namazı kılmaya mescidi selâmlama denir ve bu mescidin hakkıdır.
Yukarıdaki hadîs-i şerîfin râvisi Ebû Katâde (r.a.) bir gün mescide gittiğinde, Peygamberimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) ashâbının arasında otururken görünce o da hemen oturdu. Bunun üzerine Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem): “Namaz (tahiyyetü’lmescid) kılmana ne engel oldu?” diye sordu. Ebû Katâde: “Ya Resûlallah! Seni ashâbınla otururken görünce ben de oturdum” deyince, “Sizden biriniz mescide girdiği zaman, iki rek’at namaz kılmadan oturmasın” buyurdu ve Ebû Katâde’ye, kalkıp iki rek’at namaz kılmasını emretti.
Hanefî’ye göre, mescide giren kimsenin kerâhat vakitleri dışında oturmadan önce iki rek’at tahiyyetü’l-mescid namazı kılması müstehabdır, kerâhat vakitlerinde kılınması ise mekruhtur.
Şâfi’ye göre kerâhat vakitleri dâhil, mescide giren kimsenin her zaman
oturmadan önce iki rek’at tahiyyetü’l-mescid namazı kılması sünnettir. Ezan okunduktan sonra ya da ezan okunurken mescide giren kimse, eğer oturmadan önce vaktin sünnetini ya da vaktin (akşam namazının) farzını kılarsa, hem kıldığı namazın hem de tahiyyetü’l-mescid namazının sevabını alır.
Namaz vakitlerinin dışında da olsa mescid ve camileri ziyaret eden kimselerin, Hanefî’ye göre kerâhat vakitlerinin dışında, Şâfi’ye göre her zaman tahiyyetü’l-mescid namazı kılmaları gereklidir.
Hanefî’ye göre kerâhat vakitlerinde mescidlere girenler “Sübhânallâhi velhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallahü ekber” gibi tesbihatlar yaparlarsa, tahiyyetü’l-mescid sevabını alırlar.