Şeyhinden korkan ve çekinen mürid şirk mi işlemiş olur
Tasavvuf ve tarikat düşmanları “siz Allah’tan korkmuyorsunuz, şeyhten korkuyorsunuz” veya “Allah’tan çok şeyhten korkuyorsunuz” diyorlar… Kendilerince müritleri eleştirme noktası bulmuşlar, zırvalıyorlar…
“Siz Allah’tan korkmuyorsunuz” ifadesine savunma yapmaya bile yok, çünkü bu yola giren insanlar zaten Alalh’a kavuşmak, daha yakın olma, O’nun hususi dostluğunu kazanmak, haram ve helallere azami dikkat gösterebilmek için giriyorlar. Dolayısıyla bu direkt iftira oluyor.
“Allah’tan çok şeyhten korkuyorsunuz, Allah’a şirk koşuyorsunuz” ifadesi ise cahilliğin bir ürünüdür…
ALLAH’TAN BAŞKA ŞEYDEN KORKAN ŞİRK Mİ İŞLEMİŞ OLUYOR?
Bu tarikat ve tasavvuf düşmanlarının cahilliğin zirvesine ulaşmış insanlar olduğunu her zaman ifade ediyoruz. Buradan bir daha tekrar etmekte fayda var.
Korku her insanın kalbine yerleştirilen bir duygudur. Bu konuda Kur’an-ı Kerimde bir çok delil bulabilirsiniz:
Musa Aleyhisselam korktu:
“Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, “Belli ki sen azgın bir kimsesin” dedi.” (Kasas 18)
Kafirlerden korkarsanız:
“Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır” (Nisa 101)
Bir tehlikeden korkarsanız:
“Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın…” (Bakara 239)
Görüldüğü üzere bir Peygamberin ve mü’minlerin kafirlere karşı duyduğu can korkularından bahsedilmektedir. Cahillere sormak gerekir “Ayette geçen Müslümanlar kafirlerden korkup Allah’a şirk koşmuş oluyor ise neden namaz kılmaları isteniyor, Musa Aleyhisselam da müşrik oluyor mu?”
KORKU VE SAKINMAK
Allahu Teala Kur’n-ı Keriminde “dini emirleri yerine getirmek hususunda kâfirlerden korkulmamasını” ve aynı hsususta “kafirlerden çekinilmemesini” emretmiştir.
“Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun.” (Maide 3)
“…Şu halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir” (Maide 44)
Görüldüğü üzere iki örnekte de Rabbimiz kafirlerden korkulmamasını, onlardan korkarak ayetlerinin değiştirilmemesini, kendisinden korkulmasını emrediyor.
Bir kimse kâfirlerden korkarak imanından, ibadetinden vazgeçemez. Kâfirlerden korkarak dinine ihanet edemez. Asıl çekinilmesi gereken bu yönü ile Allah’u Tealadır…
İki konu ise birbirine zıttır. Birinde korkarak “Allah’a isyan” diğerinde ise korkarak “Allah’a itaat” vardır.
Mesela bir mürid, dersini yapmakta gevşeklik gösterip de sonra “şeyhim beni görse mehçup olurdum, o halde dersimi yapayım” dese bu şirk olur mu?
Olmaz tabi ki..
Çünkü yukarıda dediğimiz gibi yapılan iş zaten Allah’ın rızasını kazanmak için yapılan bir iştir. Şeyh ise bir öğretmendir. Bir öğrenci nasıl öğretmeninden çekinirse, hocasının nefesini ensesinde hissederek dersine önem verirse mürit de şeyhine verdiği sözü yerine getirebilmek için çekinebilir.
Şeyhin ne cenneti vardır ne de cehennemi. Ancak mürit ders alırken “ben bu dersi yapacağım, Rabbimi verilen sayı ile zikredeceğim” düşünerek şeyhine manevi bir söz vermiş gibi olur. İşte bu sözün gereği olarak şeyhinden çekinebilir.
Mürit kıldığı namazı zaten Allah için kılmakta, dersinde şeyhini değil Allahu Teala’yı zikretmektedir.
Dolayısıyla burada şeyhinden çekinmesi de sırf Allah içindir… Bu bir nevi dayanışmadır…
Kimse bundan dolayı müridi şirkle suçlayamaz… Kâfirden bile korkmak şirk olmuyor da, şeyhinden çekinerek dersine devam etmesi neden şirk olsun?
ÖMER GÖRMÜYOR Kİ?
Bildiğiniz çok meşhur bir kıssa vardır. Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) geceleyin sokakları gezerken bir evden gelen seslere kulak kabartır. Kadın kızından süte su karıştırmasını istemektedir. Kızı şöyle der:
“Müminlerin emiri süte su karıştırmayı yasakladı” Annesi ise şöyle der:
“O şimdi nereden duyacak?” Bunların hepsi takvanın zirvede olduğu, ibadetten ayakların nasır bağladığı dönemde yaşanmış bir olaydır.
Hazreti Ömer’e gelin olma şerefine nail olan hanım ne diyor: “Ömer’in bunu yasakladığını bilmiyor musun?”
Neden önce “Allah bundan razı değildir” demiyor da Hazreti Ömer Radıyallahu anhın yasağından bahsediyor? Veya bu mubareke kadın, hazreti Ömer’den çekindiği için “şirke” mi düşmüştür?
Elbette hayır..
İşte böylece bir mürit de şeyhinden çekindiği için veya bir talebe hocasından çekindiği için bu gibi ithamlara maruz bırakılamaz.
Cahiller azıcık ilim okusa, araştırsa belki bu gibi hatalara düşmeyecekler ama yapacak bir şey yok… Onlar düşünmüyorsa biz ne yapabiliriz ki…
İşte fırsat! Bu cahiller, Mü’minleri şirkle suçladıkları için acil tövbe etmelidirler. Çünkü şirkle suçlanan kişi bundan beri ise suçlayan kişi kâfir olur…
www.ihvanlar.net