Şefaat Ya Resulallah, Medet Ya Resulallah demek caiz mi?
“Şefaat Ya Resulüllah” “Medet Ya Resulüllah” demenin, Peygamberimizden ve ölmüş veli bir zattan himmet istemenin “şirk”, bunu yapanların “müşrik” olduğunu iddia eden “vehhabi (günümüzde selefi adı altında vehhabilik propagandası yapan)” akımlarına cevap vereceğiz…
İKİ BÜYÜK HALİFE
İşlerine gelince Hazreti Ömer’in çaput bağlanan bir ağacı kestirdiğini dillerine dolayanlar, onun tevessüle olan itikadını ve bu konudaki uygulamalarını hiç görmezler nedense.
Daha önce Hazreti Ömer (Radıyallahu anh)ın Peygamberimizin amcasıyla yağmur duasında nasıl tevessül ettiğini görmüştük:
Enes Radıyallahu Anh’den den rivâyet edilmiştir ki: Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman Ömer İbnul Hattab, (Peygamber’in amcası) Abbas İbni Abdilmuttalib’i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada “Ya Allah! bizler, peygamberimizi vesîle edinerek sana niyaz ettiğimizde bize yağmur ihsan ederdin. Peygamberimizin amcasını vesîle edinerek senden niyaz ediyoruz. Yağmur ihsan eyle” (Buhari, İstiska:3)
Bakın Hulefa-i Raşidin’den Hazreti Ebubekir ve Ömer (Radıyallahu anhuma) ne yapıyorlar:
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Hazreti Ebubekir (Radıyallahu anh) bu acı haberi duyduktan sonra, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)’in yanına gelerek yüzünü açtı, üzerine kapanarak hem öptü, hem ağladı ve: “Babam ve anam sana feda olsun; diri iken de, ne kadar tatlısın! Ya Muhammed! (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Rabbin katında bizleri hatırla ve her zaman senin kalbinde olalım.” (Ahmed B. Hanbel, Müsned, No: 25899, 10/44-45; ‘Iraki, Tahricü ehadisi’l-İhya, no: 4382, 9/382)
Ahmed b. Hanbelin aynı rivayetinde Kadı Iyaz’ın “Eş-Şifa” adlı eserinde, Kastlani’nin “el-Mevahib”inde, Gazali’nin “İhya”sında, İbnu’l Hac’ın “El-Medhal” eserinde Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) hakkında da buna benzer bir nakil yapılmıştır. O naklin son bölümü şöyledir:
“Ya Resulallah! Anam Babam sana feda olsun! Sen ki yaşadığın müddet az bir zaman olmasına rağmen sana tabi olanlar, yaşlı ve uzun ömürlü olan Nuh (Aleyhisselam)’a tabi olanlardan daha çoktur.”
Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer (Radıyallahu anhuma)’nın sözlerine dikkat edilirse Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)e tekrar tekrar çağrıda bulunmuştur.
KIZI FATIMA
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat ettiğinde sevgili kızı Hazreti Fatıma (Raıyallahu anha) yanına gelerek:
“Ey Rabbin davetine icabet eden babam! Ey Firdevs cenneti makamı olan babam! Ey Cibril’e ölümünü haber verdiğimiz babam!” (Buhari el-Mağazi: 78, no:4193, 4/1619)
Resulüllah’ın vefatından sonra “Medet” isteyerek bereketlenip şifa bulanlar da sahih kaynaklarda zikredilmektedir. Tabiî ki şifayı veren Allah’tır ve böyle itikat edilir. Resulüllah’ın hürmetine istenir.
Abdullah b. Ömer (Radıyallahu anh) bir kere ayağına kramp girmişti. Ona: “En sevdiğin insanı hatırla” dediler. O zaman: “Ya Muhammed” (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Buhari, el-Ebedü’l-Müfred, no:993, sh:262) diye çağırınca ayağı açıldı.
Ashab-ı kiram Müseyletü’l Kezzab ile savaştıklarında: “Vay Muhammed! Vay Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) diye çağırmayı adet edinmişlerdi. (İbni Kesir, El-Bidaye ve’n-Nihaye: 6/324)
Hafız İbni Kesir (Rahimehullah) ın naklettiğine göre, Yemame vakıasında Müslümanların şiarı (nişanı) “Ey Muhammed! Bize yardım et” sözleriydi. (İbni Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye:6/324)
Şafii ulemasından Allame Şihab er-Remli (Rahimehullah)’a: “Bazı insanlar zorluklarla karşılaştıklarında ‘Ya Resulallah, Ya Şeyh’ gibi nidalarla, peygamberlerden, velilerden, alimler ve Salihlerden istiğasede bulunuyor (meded dileniyor)lar, bu caiz midir? Bu zatların, vefatlarından sonra bir iğase (yardım ve destek) leri var mıdır?” diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
“Resullerin, nebilerin ve velilerin, vefatlarından sonra da yardımları vardır. Çünkü Peygamberlerin mucizeleri ve velilerin kerametleri ölümlerinden sonra kesilmez.
Zira birçok sağlam hadis-i şeriflerde varid olduğu üzere “Peygamberler kabirlerinde diridirler, namaz kılarlar.” (Ebu Ya’al, El Müsned, No: 3425,6/147; İbni Hacel, el-metaibul-aliye, No: 3452,3/269)
Dolayısıyla onların (peygamberlerin) yardım mucizelerinden sayılır. Şehitler de diridirler, gündüz gözüyle aşikare kafirlerle harbettikleri açıkça görülmüştür. Velilerin yardımı ise onların kerametidir.” (Fetave’r-Remli, İbni Hacer El-Haytemi’nin El-Fetave’l-Kübra’sının hamişi-, 4/382; El-Fetave’l-Hayriyye,- ibni Abidin’in el-Ukududdürriyye fi tenkihi’l Hamidiyyesinin hamişi-, 2/279-280; Tehanevi, Ahkamu’l Kuran, 3/67; nebhani, Şevahidü’l-Hak, sh:113)
Görüldüğü üzere Peygamberimizi kastederek “Şefaat Ya Resulallah” diyerek nida etmek meşrudur.
Böyle bir çağrıda bulunmak ne küfür, ne de şirk vardır. Çünkü böyle bir çağrıda, ne onun uluhiyetine ve ibadete layık olduğuna, ne de O’nun Allahu Teala’dan başka herhangi bir şeye tesir edeceğine dair bir inanç mevcut değildir.
ÂMA SAHABE’YE RESULÜLLAH’IN ÖĞRETTİĞİ DUA
Âma bir adam Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gelerek: “Ya Resulallah! Allah’a dua et de benim gözlerimi açsın” dedi.
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: “İstersen dua edeyim, fakat sabredersen o daha hayırlıdır.” buyurdu.
Adam: “Dua ediniz” dedi.
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de adama, adab ve erkanına riayet ederek güzelce abdest alıp şu duayı okuyarak Allah’a yalvarmasını emretti:
“Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Bu hacetimin görülmesi için Rahmet Nebisi olan Peygamberin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise Sana yöneliyorum. Ey Allah! Onu bana şefaatçi kıl.”
Adam bunu yapar yapmaz gözleri açılmış olarak geri döndü. (Tirmizi, Deavat: 119, no: 3578, 5/569; İbni Mace, İkamet: 189, no:1385, 1/441)
Bu hadis-i şerifi Tirmizi (Rahimehullah) “Sahih”inde, İbni Mace (Rahimehullah) “Sünen”inde, Hakim (Rahimehullah) “el-Müstedrek” adlı eserinde sahih senetle rivayet etmişlerdir.
Celaleddin es-Suyuti (Rahimehullah) da “El-Camiu’l-Kebir ve’s-Sağir”inde zikretmiştir.
Tevessülü inkar edenler “bu olay ancak Resulüllah hayattayken olmuştur”diyemezler. Zira bu duayı ashab-ı kiram ve tabi’iler Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra da ihtiyaçlarının yerine getirilmesi için okumuşlardır.
Taberani ve Beyhaki (Rahimehumullah)ın rivayet ettiğine göre: bir adam Hazreti Osman (Radıyallahu anh)ın halifeliği sırasında bir ihtiyacı için durmadan gelip giderdi. Fakat hazreti Osman (Radıyallahu anh) ne onun işine bakardı, ne de onunla ilgilenirdi.
Adam bu halini bahsi geçen hadisin ravisi Huneyf oğlu Osman (Radıyallahu anh)a şikayet etti. O da adama: “Git güzel bir abdest al, sonra mescide gelerek namaz kıl ve: ‘Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Rahmet Nebisi olan Senin Peygamberin Muhammed ile Sana yöneliyorum. Ey Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)! İhtiyacımın temini için seninle Rabbime yöneliyorum” de ve ihtiyaçlarını söyle” dedi.
Adam hemen gitti, kendisine denileni yaptı. Sonra halife hazreti Osman (Radıyallahu anh) ın kapısına gelince hemen kapıcı gelip adamın elinden tutarak hzreti Osman’ın huzuruna çıkardı.
Hazreti Osman (Radıyallahu anh) adamı yanına oturttu ve “ne ihtiyacın varsa söyle” dedi. Adam da halini anlattı. Hazreti Osman (Radıyallahu anh) da isteklerini hemen yerine getirtti ve “Bundan sonra da ne ihtiyacın olursa derhal bana haber ver” dedi. Adam Hazreti Osman’ın yanından çıktığı vakit İbni Huneyf (Radıyallahu anh) ile karşılaştı ve ona: “Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bana o sözleri söyleyinceye kadar ihtiyaçlarıma bakmıyordu.” Dedi.
İbni Huneyf (Radıyallahu anh) da: “Yemin erdim ki o sözleri ben söylemedim. Fakat Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gözleri görmeyen bir âma gelerek halinden şikayet ettiğine şahit oldum.” Dedi ve daha önce geçen hadis-i şerifi zikretti. (Taberani, El-Mu’cemu’l-Kebir, no:8311, 9/31)
İşte bu Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in vefatından sonra yalpan tevessül ve nida (çağrı)dır.
Beyhaki ve ibni Şeybe (Rahimehullah)ın rivayetlerine göre Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) ın hilafeti sırasındaki kuraklık ve kıtlık olmuştu. Ashabtan Haris oğlu Bilal (Radıyallahu anh) Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in kabrinin başına vararak: “Ya Resulallah! Ümmetin için Allah’dan yağmur iste, onlar helak olmak üzereler” dedi…
İngilizler tarafından kurulan ve görevi tarikatları tenkit etmek, Müslümanları şirkle suçlamak olan Vehhabililk yoluna batmış olanlar bu delillere ses çıkaramamakta, çürütememekte ve (kendi kafasına göre yorumladığı tefsir ilminden uzak ayet mealinden başka) karşı delil getirememektedirler. Batıl zail olmaya mahkumdur…
www.ihvanlar.net