Şeyhi övme ve yüceltme zamanı değil Şeriat ve istikamet zamanı
Efendi Hazretlerimizin şu sözünü çok tekrar ederiz: “İstikametten kerametten evladır”
Şeyh, veli, evliya… Asrı saadetten sonra fitne zamanın insanları aldatan süsü artıp maddiyatçılık baş gösterip, zühd, takva arka plana atılıp ahiret unutulunca ümmet-i Muhammed’e bir lütuf olarak gönderilen Allah dostları, bu unutulan değerli tekrar hatırlatıp, insanları dünyanın geçici heva ve heveslerinden kurtarmaya, zamanla oluşan bid’atleri temizlemeye çalışmışlar, Peygamberimiz ve sahabelerinin tertemiz inancı olan Ehli sünnet akidesini günümüze taşımışlardır.
Allahu Teala’ya yakınlaşabilmek, rızasını kazanabilmek ve İslam’ı daha güzel yaşamak için bir Allah dostuna bende olan Müslümanlar yani dervişler bu gün maalesef bu istikametten çıkartılıyorlar.
GAVSIMIZ BÖYLE, GAVSIMIZ ŞÖYLE…
Hali hazırda bir çok hak tarikat mevcuttur. Bu tarikatların sohbet meclisleri bulunur. Ve günlük-haftalık olarak toplanarak tarikat sohbetleri yapılır, çaylar içilir, muhabbetler edilir.
Bu sohbet meclislerinde (istisnalar olmakla birlikte) maalesef bazı yanlışlara düşüldüğünü gözlemliyoruz. Sebep ise ilimden uzak kalınmasıdır.
Gördüğümüz kadarıyla insanlara konuşma yapanlar veya zikir halakasının başındaki kimseler her daim şeyhlerini övmekte, devamlı surette kerametlerinden, yüceliğinden ve büyüklüğünden bahsetmektedir.
Evet, Allah dostlarından bahsetmek bereket sebebidir ve dervişlerin muhabbet bağını kuvvetlendirir. Ancak şeyhi devamlı olarak övmenin, yüceltmenin hiçbir manası yoktur.
Hele bazı kardeşlerimiz, daha ilk tanıştığı ve tarikat yoluna davet ettiği kimselere “şeyhimizin şöyle kerameti var, böyle halleri var” gibi şeyle anlatması gerçekten büyük bir cehalet örneğidir.
İSLAM ANLATILMALI…
Değerli kardeşlerimiz! İster tarikat erbabı olsun ister olmasın artık her mecliste gündemimiz “İslam” ve “Ehli Sünnet” olmalıdır. Müslümanlara ilm-i hal ve akaid ilmi verilmelidir. İslamın ve Müslümanların gidişatı, kafirlerin planları ve bu planlara verilecek karşılıklar, yapılması gerekenler konuşulmalıdır. İslam ve tasavvuf düşmanlarına karşı ilmi çalışmalar yapılmalıdır.
Artık “şeyhimiz şöyle büyük, böyle kerameti var” deme vakti değil, “şeyhimiz İslam’ı şöyle yaşıyor, Resulüllah’a şöyle ittiba ediyorbiz de örnek alalım”, “Şeyhimizin şöyle halleri var” değil “şeyhimizin şöyle bir öğüdü var” deme vaktidir.
Dervişler, müritler, sofiler, ihvanlar… Eğer davaya bu şekilde sarılırsak İslami değerler ön plana çıkacak, Ümmet şuuru sağlanacak dolayısıyla İslam birliği kendi içerisinde vücut bulacaktır.
Eğer tarikata girmenizin gayesi İslam’ı daha iyi yaşamak ise takınacağımız tavır bu olmalıdır. Yok, eğer tarikata girmenizdeki gaye uçan bir şeyh görmek ise o halde zaten boşuna girmişsiniz demektir. Çünkü değerli kardeşlerimiz şeyh bir araçtır, amaç değildir. Asıl gaye, maksud “Allahu Teala”dır.
Necip Fazıl bu konuda ne güzel demiştir: “Uçakla Kafdağının tepesindeki billur saraya konduktan sonra tayyarede kalınmaz; köşke girilir.”
ALLAH DOSTLARINDAN BAHSEDİLİR
Allah dostlarından bahsedin, menkıbelerini ve sözlerini paylaşın. Bunlar muhabbetin ziyade olmasına sebeptir.
Ve lakin
Tabi olunan şeyhi övmekten asıl gaye unutuldu. Tarikatın amacına değil, şeyhin kerametine yoğunlaşılır oldu.
Bu sebeple İslam davası cihad ruhu unutuldu, tebliğ şuuru kalmadı.
Dervişlerin refleksleri zayıfladı. Dinine sövüldüğü zaman susan, şeyhine sövüldüğü zaman kükreyen tipler türedi.
Şeyhinin yüzlerce menkıbesini bilen buna mukabil Peygamberimizin hayatından habersiz dervişler türedi.
ŞUURLU OLALIM!
Gelin, şuurlu bir Müslüman, şuurlu bir ihvan, sofi, derviş olalım. Ne yaptığımızın farkına varalım. Yanlışlara, şeytanın tuzaklarına düşmeyelim…
www.ihvanlar.net