Elestü bi-Rabbiküm ne demektir?

Yüce Allah buyuruyor:
   Hani Rabbin Âdemoğullarından (yani) onların sırtlarından zürriyetlerini çıkardı ve onları nefislerine şâhit tutarak (bilinçlendirerek): “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” (demişti). Onlar da: Evet (Rabbimizsin) şâhit olduk dediler. (Bu şâhitlik) kıyâmet gününde biz bundan gâfildik dememeniz içindir. (A’raf – 172 )

   Hz. Âdem farklı topraklardan (elementlerden) yaratıldığı için bedeninde farklı hücreler, farklı dokular, farklı organlar, farklı sistemler, farklı kromozomlar, farklı genler ve farklı DNA’lar vardı. Çünkü O’nun neslinden farklı ırklar, farklı bireyler gelecek ve insanlar doğal olarak farklı genlere yani farklı karakterlere ve farklı kişiliklere sahip olacaklardı.

   Yüce Allah Hz. Âdem’in sırtından kıyâmete kadar gelecek olan neslini zerrecikler (genler) halinde çıkarıp bilinçlendirdi ve kendi nefisleri (kimlikleri) üzerine şâhit tutarak,
   “Ben sizin Rabbiniz değil miyim? Sizi ben yaratmadım mı?” dedi.
Onlar: “Kaalû belâ” yani “Evet, Sen bizim Rabbimizsin” dediler.

   Eski dönemlerde kaleler, surlar, saraylar ve köşkler taşlardan yapıldığı gibi insanlar da hücre denilen küçücük yapı taşlarından yaratılmaktadır.

   Hücreler, canlı varlıklarda canlılık özelliği taşıyan ve bağımsız bir hayata
sahip olan en küçük yapı taşlarıdır. Alyuvarlar hariç, her hücrenin bir çekirdeği vardır. Çekirdek, hücrenin beyni, yönetim merkezi ve insanın aslı, yani yapısal ve kalıtsal kişiliğidir. Hücrelerin çekirdeklerinde protein ve DNA moleküllerinden yapılmış 46 adet kromozom ve kromozomların üzerinde de kolyelere dizilmiş inci tanecikleri gibi genler vardır.

   Genler, her canlının hem kendine (kişiliğine) hem de türüne ait bütün psikolojik özellikleri taşır ve bunları kalıtsal olarak nesilden nesile aktarır. Sonsuz ve sınırsız kudret sahibi olan Allah, kıyâmete kadar yaratacağı bütün insanların fiziksel yapılarını, karakterlerini ve psikolojik özelliklerini bu genlerde kodladı. İşte insanların aslı, özü bu genlerdir ve “Kaalû Belâ” yani “Evet, Sen bizim Rabbimizsin” diyenler de bu genlerdir.

   Beynimizdeki sinir hücrelerini bilinçlendirerek bizi akıllı varlıklar yapan Allah, genlerimizi de bilinçlendirerek Elestü bi- Rabbiküm sınavına tabi tuttu ve onlardan Kaalû Belâ sözünü aldı.
   Mikroplardan fillere ve balinalara kadar bütün canlılar genlerine yüklenen program doğrultusunda yaşama zorunluluğunda olduğu gibi, insanlar da genlerine yüklenen program doğrultusunda yaşama zorunluluğundadır. Aksi halde doğal dengeleri bozulur ve tatminsizlikten bunalıma girerler. Yüce Allah insanların genlerine Elestü bi- Rabbiküm programını yüklediğinden, insanlar dinsiz yaşayamaz ve son İlâhi kitab olan Kur’an’ın dışında sapık ideolojilerle tatmin olamazlar.

   Kur’an, kıyâmete kadar gelecek olan bütün çağları kapsayan ve her çağın insanına İlâhi mesajlar veren son İlâhi kitaptır. Bizler de çağımızla ve özellikle kıyâmetin alâmetleri ile ilgili mesajları iyi algılayalım ve Elestü bi- Rabbiküm programı doğrultusunda yaşayalım.

   Asr-ı Saadet’te yaşayan sahabelerin îmanı mûcizelerle kuvvetlendiği gibi, çağımızda yaşayan müslümanların îmanı da bilimsel âyetlerin şifrelerinin çözülmesi ile kuvvetlenmektedir.

   İşte Hz. Âdem’in sırtından çıkan zerreciklere bir de bu açıdan bakalım ve son İlâhi kitab olan Kur’an’dan bilimsel açıdan da yararlanalım.

Ahmet Tomor Hocaefendi – www.ihvanlar.net

PAYLAŞ