Cami cemevi yanyana projesi Müslümanları bölme projesidir
Bildiğiniz gibi “dinler bahçesi” adı altında caminin yanına kilise ve havra koyan zihniyet şimdi de cami ve cemevi projesiyle “cami ve cem evi” adı altında iki ibadethane(!) yapıyor…
Bu projenin “birleştirici” ve “kardeşliği perçinleyici” bir proje olduğu söyleniyor…
Bu kişilere soracak birkaç sorumuz var. Bu sorular yapılan projenin aslında bölücülük faaliyeti olduğunu anlamanıza katkı sağlayacaktır.
Alevilik İslam’ın içerisinde olan bir mezhep midir?
a) Cevap evet ise;
İslam’da kaç türlü ibadethane vardır?
Müslümanların ibadethanesi tek değil midir?
İslam’da her mezhebin ayrı bir ibadethanesi mi vardır?
b) Cevap hayır ise;
Cami ile gayri Müslimlere ait olan bir ibadethaneyi neden yan yana koyuyorsunuz?
Müslümanlar “Müslüman olmayanlar ile” kardeş olmak zorunda mı?
Ayrı dinlerin mabetlerini yan yana koymak ayık kafa ile mi hazırlanmıştır?
Soruya her iki yönden de cevap veremezler… Çünkü “Müslümanlar” deseler islam’da iki mabet diye bir şey yok. Değiller de diyemezler…
Bu sefer “siz bölücüsünüz, biz hoşgörü için çalışıyoruz” diyerek saldırıya geçerler. Halbuki asıl bölücülüğü kendileri yapmaktadır.
Bakınız dünyaya, Ehli Sünnete en aykırı görüşler ileri süren ne kadar mezhep varsa mesela Şiiler, Vehhabiler ve diğerleri olsun. Hepsinin bir ibadethanesi vardır. O da mescitlerdir. Hiç Şianın ayrı, vehhabinin ayrı bir mabedinin olduğunu duydunuz mu? Hayır, duyamazsınız.
Peki, Alevilik İslam içerisinde olan bir mezhep ise onlar için ayrı bir mabet yapmak da neyin nesi?
Anlıyorsunuz değil mi? “Bir din, iki mabet!”
Bölücü kimmiş?
HIRİSTİYANLIĞA BENZETME ÇABASI!
Bildiğiniz gibi hristiyanlar üçe ana parçaya bölündüler. Protestanlar, Katolikler ve Ortodokslar… Bunlar inanç bakımından birbirleriyle savaş yapacak kadar zıt oldukları kadar ibadethaneleriyle de birbirlerinden ayrılıyorlar. Mesela;
“İstanbul Sent Antuan Katolik Kilisesi”
Samandag Rum Ortodoks Kilisesi
İstanbul Moda Protestan Kilisesi
Bunlar, üç mezhebin mabetlerde de nasıl ayrıştığına bir misaldir.
Şimdi aynısını Müslümanlara “Türkiye’den” yayılacak bir fitne olmak üzere yapmaya çalışıyorlar. Kurdurdukları batıl mezhepler ile Müslümanları fikirsel olarak derin bir uçuruma doğru iten Siyonizm mekanizması, işi ibadethanelerin ayrılmasına kadar götürmeyi planlıyor… İslamı Protestanlaştırma projesinin başka bir ayağıdır bu…
Ve eğer bu batıl maya tutarsa, İslam coğrafyasında bir çok mezhep için aynısını uygulamaya kalkacaklardır. Bundan hiç şüpheniz olmasın…
Hatırlayın, Mecliste cem evi isteyen Chp’ye ret cevabı gelince CHP’den Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün yaptığı karşı savunmada şöyle bir ifade kullanmıştı: “Örneğin Hıristiyanlıkta da Katolikler, Protestanlar gibi alt gruplar vardır. Ancak bunların dayandığı temel din Hıristiyanlıktır. Bir başka deyişle İslamiyette bazı yorum farklarının olması kişinin İslamiyetten ayrı olduğu anlamına gelmez.”
Görüldüğü üzere olay gayet aşikar ama bizim millet nasıl bir narkoz yemiş ki bunları fark edemiyor…
Bir de bunu “hoşgörü” kılıfına sokmazlar mı?
HOŞGÖRÜ OYUNU!
Bakın oyun şöyle başlıyor; Azınlık cemaat olarak bilinen herhangi guruba bağlı önemli bir kişiyi önce öldürüyorlar (ya da provokatif eylem yapıyorlar). Sonra medyayı ayağa kaldırıyorlar. Dış güçler baskı yapmaya başlıyor. Derken “hoşgörü süvarileri” sahneye çıkıyor ve birlikte yaşama projeleri hazırlıyorlar. Sonra o azınlık denen cemaat bu kapsamda başlıyor “hak ve özgürlük” taleplerine. Sonra başlanıyor tavizler verilmeye…
Bu arada solcular verilen tavizleri de beğenmeyip hep eleştiriyor. Eleştirinin dozu her zaman yüksek tutuluyor. Bunu gören sağcılar “sırf solcular eleştiriyor” diye verilen tavizlere sahip çıkıyor ve kendince de kılıflar bulmaya çalışıyor…
Dikkat ederseniz alevi açılımı da, birçok provokatif olayın ardından (kapılara yazılar yazılması gibi) başladı… Ermeni açılımları bir ermenin öldürülmesinin ardından hızlanırken, dinler arası diyalog oyunlarına da öldürülen rahiplerin bahane edildiğini görmüştük…
Oyunlar böyle değerli kardeşlerimiz… Hep aynı şekilde işlediği halde kimse farkına varamıyor. Bu sırları ifşa ettiğimiz için belki bizi de hedef tahtasına oturturlar ama bu oyunlara sessiz kalamayız…
DEVLETTE ÇATLAKLAR!
Bekir Bozdağ’ın “bu bir devlet projesi değildir” dediğini hatırlayacaksınız. Peki, temel atma töreninde Faruk Çelik’in ne işi vardı?
Diyanet, defalarca cem evlerinin ibadethane olmadığını beyan ettiği halde birilerinin din adına böyle bir adım atması karşısında neden sus-pus oldu?
Diyanet kadınları camiye çekmek için uğraşırken, Müslümanları bölmek ve ayrıştırmak için uğraşanlara karşı neden harekete geçemiyor?
“Alevileri başka yönlere çekmek isteyenler var” diyen Mehmet Görmez, bu çalışmaları neden görmezden geliyor?
SONUÇ
Son on yılda gavurların hayallerini zorlayan projeler kolaylıkla hayata geçirildi ve geçirilmeye devam ediyor. Cami-cemevi projesi de bu oyunların bir devamı ve hatta büyük olayların bir başlangıcı mahiyetindedir. Müslümanları birleştirme değil tam aksine bölme ve ayrıştırma projesidir. Bunu gayet açık ve net bir şekilde söyleyebiliriz…
www.ihvanlar.net