MEB SÜRYANİLERİN OSMANLIYA İHANETİNİ DERS KİTAPLARINDAN ÇIKARTTI
Böyle bir şey belki de sadece Türkiye’de yaşanıyordur. Yani birileri rahatsız oluyor diyerek tarih kitaplarını değiştirmek ancak bizim ülkemize has olan bir uygulamadır.
Süryaniler, Osmanlı’ya etmiş oldukları ihanetin tarih kitaplarında geçmesinden rahatsız olmuş ve Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşmüşler. MEB bakanı da hemen bu konuda bir çalışma başlatarak “isyan ve ihanet” konularını kitaplardan çıkartmış…
HABER ŞÖYLE:
Süryanilerle ilgili lise 10. sınıf tarih kitaplarında yer alan “olumsuz” ifadeler yeni eğitim öğretim yılındaki ders kitaplarından çıkarıldı.
Lise 10. sınıf tarih kitaplarında Süryanilerin 1. Dünya Savaşı’nda Ruslar ve İngilizlerle Osmanlı devletine karşı isyan ettikleri anlatılıyordu. Söz konusu ifadeler, Süryani toplumunu rahatsız etti.
Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı, bu ifadelerin ders kitaplarından çıkarılması için bakanlığa iki yıldır başvuruda bulunuyordu. Vakfın başkanı Sait Susin, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı ziyaretinde ders kitaplarıyla ilgili rahatsızlıklarını dile getirdi.
Bakan Avcı’nın konuyla ilgileneceğini söylemesinin ardından söz konusu ifadelere ilişkin çalışma başlatıldı. Süryani vatandaşlarla ilgili olumsuz bölümler yeni eğitim öğretim yılında ders kitaplarından çıkarıldı.
Süryaniler de bakanlığa yazdıkları teşekkür yazısıyla memnuniyetlerini dile getirdi.
HEM SAÇMALIK HEM İHANET!
Evet, doğru dürüst bir tarihin yazılmadığı ders kitaplarında sırf azınlıklar memnun olsun diye doğru olan kısımlar da değiştirilebiliyor ve çıkartılabiliyor.
Bu bir unutturma politakasıdır…. Yavru Vatan dediğimiz Kuzey Kıbrıs’ta da “rum” lara ait olumsuz bilgiler ders kitaplarından çıkartılıyor. Ama ne gariptir ki Rum tarafında ise gençler Türklere karşı büyük bir öfke ile yetiştiriliyor…
Bu şu demektir: Siz karşı tarafa saf duygularla yaklaştırılırken, o dişlerini bileyerek sizin üzerinize çullanmak için planlar yapıyor. Bir misalle bitirelim:
Aslan, yaşlandığı için, avını avlayıp, karnını doyuramaz olmuş. Böyle ne yapacağını kara kara düşünürken, bir de bakmış ki, karşısında bir tilki. Hemen, tilkiye derdini anlatarak, canının geyik beyni yemeyi istediğini söylemiş ve ardından:
“Haydi git ve ilk bulduğun geyiği kandırarak buraya getir. Siz içeriye girerken, ben kapının arkasından çıkıp, üzerine atlayarak parçalar yerim.” demiş.
Aslan, bu şekilde yalvarınca tilki de razı olmuş ve geyiği kandırıp getirmek için ormanın yolunu tutmuş. Az gitmiş, uz gitmiş, dere tepe düz gitmiş, aradan epeyce bir yol gittikten sonra ormanda geyiği yakalamış.
Tilki, geyiğe selâm verdikten sonra:
“Geyik kardeş, ormanlarımızın kralı aslan yaşlandı ve bize sözü geçmez oldu. Bu sebepten ormanların kralı olarak seni seçmek istiyor, beni de bu haberi sana getirmekle görevlendirdi. Daha önce, kurdu kral seçmek istiyordu ancak, kurdun bütün hayvanları yemesinden korktuğu için bu düşüncesinden vazgeçti.” demiş.
Tilki, geyiği ikna edebilmek için, bin bir çeşit yalan söylemiş. Sonunda da geyiği aslanın yanına gitmeye ikna etmiş. Bunlar yola çıkmışlar, gide gide aslanın mağarasına varmışlar. Aslan, bunların geldiğini görünce, kendini tutamamış ve ikisi de daha içeriye adımlarını atar atmaz, hemen geyiğin üzerine saldırmış.
Fakat geyik, bu saldırıyı çok ucuz atlatmış ve küçük birkaç çizikle ormanın yolunu tutmuş.
Aslan, yaptığı işe kendisi de şaşırmış ve yeniden tilkiye yalvarmaya başlamış. Tilki, epeyce bir nazlandıktan sonra aslanın ısrarına daha fazla dayanamamış ve yola çıkmış. Epeyce bir yol gittikten sonra da geyiği bulmuş:
“Geyik kardeş, beni aslan gönderdi. Seninle mağaranın kapısından içeriye girerken o, senin kulağına bir şey söylemek istemiş, sen de kaçmak isteyince kulağın çizilmiş.” demiş.
Geyik, önce inanmak istememişse de daha sonra tilkinin yalvarmalarına dayanamayarak oraya gitmeyi kabul etmiş. Bir süre sonra da ikisi birlikte yola çıkmışlar. Mağaraya yaklaştıklarında, aslan daha temkinli davranmış. Tamamen içeriye girdiklerinde, geyiğin üzerine atlayıp parçalamış, sonra da afiyetle yemeye başlamış. Tilki, bakmış ki, aslan geyiğin etini yemekle meşgul kendisini geyik ziyafetine davet eden filân yok, bunun üzerine aslanın dalgınlığından da yararlanarak geyiğin beynini çıkartıp yiyip bitirmiş.
Aslan, karını iyice doyurduktan sonra tilkiye:
“Hani geyiğin beyni?” diye sormuş.
Tilki:
“Bu geyiğin beyni olsaydı, ben onu iki kere kandırıp buraya getirebilir miydim?” demiş.
İşte bizlere bu geyik muamelesi yapmak istiyorlar. Birilerinin düşmanlığı, ihaneti, saldırganlığı bizlere unutturuluyor, yaldızlanıyor, süsleniyor.
Tarihten ders almak yerine onu silip değiştirmeye bile çalışıyoruz.
Eğer akıllanmaz, şuurlanmazsak akıbetimiz bu geyik gibi olacaktır Allah muhafaza…
Yüzyılın projeleri hayata geçiriliyor… Devletimiz kendi ayağına kurşun sıkıyor maalesef…
www.ihvanlar.net