Duada tevessül “hakkı için, hürmeti için” istemek, duada aracı koymak
Allah’u Teâlâ: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide 35)
Allahu Teala’ya dua ederken aracı koymak, “şunun hürmetine” diyerek tevessül etmek caizdir. Bu konuda sizlere sahih kaynaklardan rivayetleri aktaracağız…
Enes Radıyallahu Anh’den den rivâyet edilmiştir ki: Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradıkları zaman Ömer İbnul Hattab, (Peygamber’in amcası) Abbas İbni Abdilmuttalib’i vesîle edinerek yağmur duası yapar ve duada “Ya Allah! bizler, peygamberimizi vesîle edinerek sana niyaz ettiğimizde bize yağmur ihsan ederdin. Peygamberimizin amcasını vesîle edinerek senden niyaz ediyoruz. Yağmur ihsan eyle” (Buhari, İstiska:3)
ÂMA SAHABE’YE RESULÜLLAH’IN ÖĞRETTİĞİ DUA
Âma bir adam Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gelerek: “Ya Resulallah! Allah’a dua et de benim gözlerimi açsın” dedi.
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de: “İstersen dua edeyim, fakat sabredersen o daha hayırlıdır.” buyurdu.
Adam: “Dua ediniz” dedi.
Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de adama, adab ve erkanına riayet ederek güzelce abdest alıp şu duayı okuyarak Allah’a yalvarmasını emretti:
“Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Bu hacetimin görülmesi için Rahmet Nebisi olan Peygamberin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ise Sana yöneliyorum. Ey Allah! Onu bana şefaatçi kıl.”
Adam bunu yapar yapmaz gözleri açılmış olarak geri döndü. (Tirmizi, Deavat: 119, no: 3578, 5/569; İbni Mace, İkamet: 189, no:1385, 1/441)
Bu hadis-i şerifi Tirmizi (Rahimehullah) “Sahih”inde, İbni Mace (Rahimehullah) “Sünen”inde, Hakim (Rahimehullah) “el-Müstedrek” adlı eserinde sahih senetle rivayet etmişlerdir.
Celaleddin es-Suyuti (Rahimehullah) da “El-Camiu’l-Kebir ve’s-Sağir”inde zikretmiştir.
Tevessülü inkar edenler “bu olay ancak Resulüllah hayattayken olmuştur” diyemezler. Zira bu duayı ashab-ı kiram ve tabi’iler Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in vefatından sonra da ihtiyaçlarının yerine getirilmesi için okumuşlardır.
Taberani ve Beyhaki (Rahimehumullah)ın rivayet ettiğine göre: bir adam Hazreti Osman (Radıyallahu anh)ın halifeliği sırasında bir ihtiyacı için durmadan gelip giderdi. Fakat hazreti Osman (Radıyallahu anh) ne onun işine bakardı, ne de onunla ilgilenirdi.
Adam bu halini bahsi geçen hadisin ravisi Huneyf oğlu Osman (Radıyallahu anh)a şikayet etti. O da adama: “Git güzel bir abdest al, sonra mescide gelerek namaz kıl ve: ‘Ey Allah! Ben sana yalvarıyorum. Rahmet Nebisi olan Senin Peygamberin Muhammed ile Sana yöneliyorum. Ey Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)! İhtiyacımın temini için seninle Rabbime yöneliyorum” de ve ihtiyaçlarını söyle” dedi.
Adam hemen gitti, kendisine denileni yaptı. Sonra halife hazreti Osman (Radıyallahu anh) ın kapısına gelince hemen kapıcı gelip adamın elinden tutarak hzreti Osman’ın huzuruna çıkardı.
Hazreti Osman (Radıyallahu anh) adamı yanına oturttu ve “ne ihtiyacın varsa söyle” dedi. Adam da halini anlattı. Hazreti Osman (Radıyallahu anh) da isteklerini hemen yerine getirtti ve “Bundan sonra da ne ihtiyacın olursa derhal bana haber ver” dedi. Adam Hazreti Osman’ın yanından çıktığı vakit İbni Huneyf (Radıyallahu anh) ile karşılaştı ve ona: “Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Sen bana o sözleri söyleyinceye kadar ihtiyaçlarıma bakmıyordu.” Dedi.
İbni Huneyf (Radıyallahu anh) da: “Yemin erdim ki o sözleri ben söylemedim. Fakat Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in yanına gözleri görmeyen bir ama gelerek halinden şikayet ettiğine şahit oldum.” Dedi ve daha önce geçen hadis-i şerifi zikretti. (Taberani, El-Mu’cemu’l-Kebir, no:8311, 9/31)
İşte bu Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in vefatından sonra yalpan tevessül ve nida (çağrı)dır.
Beyhaki ve ibni Şeybe (Rahimehullah)ın rivayetlerine göre Hazreti Ömer (Radıyallahu anh) ın hilafeti sırasındaki kuraklık ve kıtlık olmuştu. Ashabtan Haris oğlu Bilal (Radıyallahu anh) Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in kabrinin başına vararak: “Ya Resulallah! Ümmetin için Allah’dan yağmur iste, onlar helak olmak üzereler” dedi…
Görüldüğü üzere sahabeden Haris oğlu Bilal, Peygamber Efendimizin kabri başına giderek yağmur için Resulüllah’ı tevessül ederek dua etmiştir.
ADEM ALEYHİSSELAM PEYGAMBERİMİZLE TEVESSÜLÜ
Hafız Zehebi’nin “Hepsi hidayet ve nurdur” diye övdüğü Beyhaki (Rahimehullah)ın “Delailü’n-Nübüvve” adlı eserinde sahih senetle şöyle rivayet ediyor, Resulüllah Efendimiz şöyle buyuruyor:
“Adem (Aleyhisselam) hataya düştüğü zaman ‘Ya Rabbi! Muhammed hakkı için beni affetmeni senden diliyorum’ dedi.
Allahu Teala da: “Ey Adem! Muhammed’i henüz yaratmadığım halde sen onu nasıl bildin?” diye sordu.
Adem (Aleyhisselam) da: ‘Ya Rabbi! Beni yarattığımda başımı kaldırdım ki, Arş’ın sütunlarında: “La ilahe ilallah, MuhammedürRasulüllah” yazılı olduğunu gördüm. Senin ismine bitiştirdiğin kimsenin, muhakkak ki Senin en çok sevdiğin bir kimse olduğunu anladım’ dedi.
Allahu Teala’da: “Ey Adem! Doğru söyledin. O hakikaten yarattıklarım içinde en çok sevdiğimdir. Madem ki O’nun hakkı için benden affını istedin ben de seni affettim. Zaten o olmasaydı seni yaratmazdım.” buyurdu. (Hakim el-Müstedrek, no:4228, 2/672; Beyhaki, Delailü’n-Nübüvve 5/489)
RESULÜLLAH’IN KABRİNE DÖNEREK DUA ETMEK
Abbasi halifesi Mansur hacca gittiği zaman Resulüllah (Sallallahu Aleyhi v Sellem)in mezarını ziyarete vardığında orada bulunan İmam-ı Malik (Rahimehullah)a: ‘Ya Ebu Abdillah! Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in kabrine doğru mu, yoksa kıbleye dönüp de mi dua edeyim?’ dedi.
İmam-ı Malik (Rahimehullah) da Mansur’a: “Niçin yönünü O’ndan çevireceksin? Halbuki o senin de, baban Adem (Aleyhisselam)ın da Allah’a yakın olmanız için bir vesiledir.
Bilakis yönünü Resulüllah (Sallallahu Aleyhi v Sellem)e dön; O’nun şefaatini iste, çünkü Allah onun şefaatıyla seni affeder” dedikten sonra şu ayeti kerimeyi okudu:
“Eğer gerçekten onlar (günahlar işleyerek) nefislerine zulmettikleri zaman (senin huzurunda tevbe etmek üzere sağlığında veya vefatından sonra) sana gelseler ve Allah’tan (af ve) mağfiret dileseler, o Rasul de kendileri için bağışlanma talebinde bulunsa, elbette Allah’ı (tevbelerini çokça kabul eden bir) Tevvab ve (lütfuyla kendilerine çok acıyan bir) Rahim olarak bulurlar.” (Nisa Suresi 64’den)
Bu olayı İmam-ı Suyuti (Rahimehullah) ‘Şüfaü’s-Sik’âm’ adlı eserinde es-Seyyid Semhudi (Rahimehullah) ‘Hülesatu’l Vefa’ adlı eserinde el-Kastallani (Rahimehullah) ‘el-Mevahibü’l-Ledüniyye’sinde, İbni hacer (Rahimehullah) ‘El-Cevahirü’l-Münazzam’ında zikretmişlerdir.
YALVARANLAR HAKKI İÇİN
İbni Mace’nin sahih senetle Ebu Said el-Hudri (Radıyallahu anh)den rivayet ettiğine göre, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
“Her kim namaza gitmek üzere evinden çıkarken: ‘Ey Allah! Sana yalvaranlar hakkı için Sana yalvarıyorum, Sana yürümem hakkı için senden istiyorum. Ben ne bir kötülük, ne bir hakkı inkar edip insanları küçümsemek, ne bir riyakarlık, ne de bir şöhret maksadıyla dışarı çıkmış değilim.
Yalnız senin gazabından korunmak ve rızana kavuşmak maksadıyla çıktım. Senden, beni ateşten korumanı ve günahlarımı affetmeni istiyorum. Çünkü senden başka günahları affedici yoktur’ derse Allah bu duayı okuyana cemaliyle yönelir ve O’nun için yetmiş bin melek istiğfar eder.” (İbn-i Mace, Mesacid: 14, no: 778, 1/256)
Bu hadis-i şerifi Celaleddin es-Suyuti (Rahimehullah) “el-Camiu’l-Kebir” adlı eserinde zikretmiştir, bir çok imam bu hadisi namaza giderken okunması sünnet dualar arasında rivayet etmiştir. Bu hadis-i şerifi, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in müezzini Bilal (Radıyallahu anh)den naklen sahihinde İbn-i Sunni rivayet etmiştir. Hafız Ebu Nuaym (Rahimehullah) ve Beyhaki (Rahimehullah) da rivayet etmişlerdir.
SANA YALVARANLAR HAKKI İÇİN!
Burada önemli olan husus Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in duada edene tavsiye ettiği “Sana yalvaranlar hakkı için” ifadesidir.
Bu ifadesinden Resulüllah’ın tevessül için emir buyurduğu gerçeği gayet açık bir şekilde anlaşılmaktadır. İnkarcıların bu hususlar karşısında söyleyecekleri söz yoktur.
PEYGAMBERLERİN HAKKI İÇİN
Enes ibni Malik (Radıyallahu anh) derki: Hazreti Ali (Radıyallahu anh)ın anası olan Haşim oğlu Esed’in kızı Fatıma vefat ettiğinde Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)i büyüttüğü için Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun yanına giderek başı ucunda durmuş: “Allah sana rahmet eylesin. Ey öz anamdan sonraki anacığım” demiştir.
Ardından onu özen sözler söyledikten sonra kendi bürdesiyle kefenlenmesini ve kabrinin kazılmasını emretmiş, lahde kadar kazılınca Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendi eliyle kazmış ve toprakları dışarı çıkartmıştır.
Kazı işi bitince Resulüllah kabre girerek onu yere yatırmış ve şöyle duada bulunmuştur: “Ey dirilten ve öldüren, Kendisi hiç ölmeyen ve her zaman diri olan Allah! Anam Esed kızı Fatıma’yı bağışla. Peygamberinin ve benden önceki Peygamberler hakkı için onun mezarını genişlet. Çünkü sen acıyanların en merhametlisisin.” (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat, no:191, 1/153)
Bu hadis-i şerifi Taberani (Rahimehullah)ın “el-Kebir” ve “el-Evsat” adlı kitaplarında rivayet edilmiş olup, İbni Hibban ve el-Hakim (Rahimehullah)ın rivayet ettikleri uzun bir hadisin bir parçasıdır. (Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat, no:191, 1/153)
Yine bu hadisi ibni Ebi Şeybe (Rahimehullah) Cabir (Radıyallahu anh)den, İbni Abdilber (Rahimehullah) ibni Abbas (Radıyallahu anh)den, Ebu Nuaym (Rahimehullah) da Enes (Radıyallahu anh) dan rivayet etmişlerdir.
Görüldüğü üzere bizzat Peygamberimiz “Peygamberler hakkı için” diyerek dua etmektedir.
AHMED B. HANBEL’İN TEVESSÜLÜ
Tevessülü inkar eden bazı kişiler özellikle “selefi-vehhabi1 bazı akımlar Hanbeli olduklarını iddia ederler. Ahmed b. Hanbel ise zat ile tevessülü kabul edenlerdendir. Mezhebinin görüşü de bu yöndedir ve bu “Mensek” adlı eserde yazılmaktadır.
İmam Mirdavi “El-Hanbeli el-İnsafi fi ma’rifeti’r-râcih mine-l-hilaf” kitabında diyor ki: “Ahmed b. Hanbel dedi ki: Yağmur kesilince dua edene, peygamberle tevessülde bulunması müstehaptır. Demek ki peygamberin duasıyla tevessül eder.
İmam Ahmed’in oğlu Abdullah, babasının, Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in saçıyla tevessülde bulunduğunu; onu öptüğünü ve suyun içine daldırdığı kaptaki suyu şifa niyetiyle içtiğini söylemiştir. (ez-Zehebi, Siyeru A’lami’n-Nübel’a, XI, 212.)
İbni Teymiyye bile bu hususta yaptığı nakilde şöyle demiştir: “İmam Ahmed b. Hanbel’in, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in minberine el sürmeye ruhsat verdiğini, İbni Ömer, Said b. Müseyyeb ve Yahya b. Said (Radıyallahu anhum) gibi Medine-i Münevvere’nin büyük fakihlerinin bunu yaptıklarını” zikretmiştir. (İbni Teymiyye, İktizau’s-Sirati’l-Müstakim, s. 367)
Ebu Bekr el mevrazi kendisinin Mensek adlı kitabında nakletti ki, İmam Ahmed her ibadet ettiğinde peygamberle tevessül ederek şu sözleri söylerdi: “Ey Allah’ım ben sana senin Peygamberinle, Rahmet peygamberin Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile dönüyorum. Ben tüm ihtiyaçlarım için sana dönüyorum Ya Rab! Bu rivayet Hanbeli mezhebinin kitaplarında edeb ve dua başlığı ile fıkhi konusu gibi kaydedilmiştir.
İbni Muflihin Furu kitabı (cilt 1 sayfa 5950, cilt 2 sayfa 204). İmam el-Maverdinin İnsaf adlı kitabı (cilt 2 sayfa 456)
KULLARDAN HİMMET – İMDAD İSTEMEK
Utbe bin Gazvan (Radıyallahu anh)’dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurmaktadır:
“Sizin biriniz bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım dilerse:
‘Ey Allah’ın kulları bana yardım edin! Ey Allah’ın kulları bana imdad edin!’ Desin. Çünkü Allah’ın bizim göremediğiz kulları vardır.” (Taberani, el-Mu’cemu’l Kebir, No:290, 17/117; Haysemi, Mecme’u’zevaid, No: 17103, 10/188)
İbni Abbas (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir Hadis-i Şerifte Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz ki Allah’u Teâlâ’nın hafaza meleklerinin dışında yeryüzünde melekleri vardır ki, ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar.
Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse: ‘Ey Allah’ın kulları! (Bana) yardım edin’ diye seslensin.” (İbn-i Hacer El-Askalani, Muhtasar-u Zevaidi’l-Bezzar, No:2128, 2/420)
Abdullah ibn-i Mes’ud (Radıyallahu anh)den rivayet edilen diğer bir hadisi şerifte, Resulüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa: ‘Ey Allah’ın kulları hapsedin! Ey Alalh’ın kulları durdurun’ diye seslensin. Çünkü Allah’ın yeryüzünde hazır bulunan kulları vardır ki, kısa bir zaman içinde onu tutarlar.” (Ebu Ya’la, El-Müsned, No:5269, 9/177, İbni Hacer, el-Metaibu’l Aliye, No:3375, Taberani, El-Mu’cemu’l Kebir, No: 10518, 10/217, Deylemi, Müsnedü’l Firdevs, No: 1311, 1/330”
Bütün bu deliller gösteriyor ki, dua ederken araya vesile koymak caizdir. Bazı cahiller tevessülü inkar etmek için putlar hakkında inen ayetleri yanlış yorumlayarak tasavvuf ehli için kullanmaktadır. Bunun dışında getirebildikleri şeri bir delil yoktur…
www.ihvanlar.net