Osmanlı’da Padişahın kibrini kırma tezahüratı

tarih   Bu gün çoğu yerde idareciler kendilerine yapılan eleştirileri hazmedememekte, olumlu eleştirileri bile kabul edip ders almamaktadırlar. Bu, koltuğun, makam ve mevkinin verdiği bir haldir. O artık gittiği her yerde ve konuşmasının her yerinde ellerin çırpılmasını, kendisi için tezahüratlar yapılmasını ister. Toprak ölçüsü bakımından İstanbul’un yarısı kadar küçük bir ülkeye hükmeden bir lider bile kibir ve gururda haddi aşmaktadır. Dünyaya hükmeden Osmanlı’da ise durum çok farklıydı.

   Şimdi Osmanlı’da padişahların nefsi nasıl kırılırdı ona bakalım..

   Günümüzde alkış, tezahürat için elleri birbirine çarparak yapılmaktadır. Osmanlı’da ise, alkış, sözle yapılırdı. Elleri çarparak yapılan alkış, Tanzimat’tan sonra moda olmuştur…

   Osmanlı Devleti’nde padişahlar ve devlet erkânının iştirak ettikleri bazı merasimler vardı. Bunların başında, tahta çıkma merasimi gelirdi. Bu merasimlerde orada bulunanlar padişaha biat ederlerdi. “Muayede” denilen bayram tebrikleri, “Selamlık” denilen Cuma namazları, “Mevlüd Alayları”, Ramazan-ı Şerif ayında Kadir gecesi için yapılan “Kadir Alayı” gibi hususi merasimler bunların başında gelirdi.

   Padişahlar, mubarek geceler (Berat, Kadir, Mevlid, Regaib geceleri gibi) haricinde iştirak ettikleri merasimlerde halkın alkışları ile karşılanırdı. Bu alkışlarda halk şu sözleri söylerlerdi:

-“Padişahım çok yaşa”
-“Gururlanma padişahım senden büyük Allah var”
-Saltanatına mağrur olma padişahım, senden büyük Allah var.”
-“Ömrünüz uzun, devletiniz daim olsun.”

   Çeşitli sebeplerle yapılan merasimlerde, padişahlara gururun ne kadar boş olduğunu, Hazreti Allah’ın katında herkesin müsavi olduğunu hatırlatmak, Osmanlı Devletin’de adet idi. Bu adet devletin son günlerine kadar gelmiştir…

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ