KABI DOLU OLANLAR

   Ali bin Vehb bir gün talebeleriyle otururken, Magribli Abdurrahmân isminde bir kimse geldi. Torbasından çıkardığı bir gümüş külçeyi Ali bin Vehb’in önüne koyup; “Efendim! Bu gümüşü, fakirlere dağıtmanız için size getirdim. Uygun gördüğünüz kimselere verebilirsiniz!” dedi.

   Ali bin Vehb de; “Fakir kim varsa, birer bakır tabakla buraya gelsin!” diye o kasabada oturanlara haber gönderdi. Herkesin yanlarında getirdiği tabakları, gümüş külçenin etrâfına koydurdu. Sonra kendisi ayağa kalkıp yürüyünce, gelen kapların bir kısmı altın, bir kısmı gümüş ile doldu. İki kaba ise hiçbir şey dolmadı. Gelen gümüş külçeden hiç eksilme olmadı. Herkes tabağını alıp götürünce, Magribli Abdurrahmân bu işin hikmetini sordu.

   Ali bin Vehb; “Kabı altın ile dolanlar günâhı az olup, Allahü teâlânı sevdiği evliyâya muhabbeti olan kimselerdi. Tabağı gümüş ile dolanlar, günahlar diğerlerine göre biraz daha çok olanlardır. Tabağına hiçbir şey dolmayanlar da, âlimlere evliyâya muhabbet beslemeyen ve onları sevmeyen kimselerdi. Ey Abdurrahmân Görüyorsun, bizim altına, gümüşe ihtiyâcımız yok. Allahü teâlâ bunların hepsini bize ihsân etti. Fakat biz, âhıreti dünyâya tercih ettik. Getirdiğini geri al!” buyurdu.

PAYLAŞ
Etiketler